"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiklerini, bu evlilikten müşterek çocuklarının bulunmadığını, davalının müvekkilini ailesiyle birlikte yaşamaya zorladığını, eve çok geç saatlerde geldiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkiline harçlık vermediğini, ihtiyaçlarının kayınvalidesi tarafından karşılandığını, müvekkilini ekonomik yönden kaynana ve kayınbabasına bağımlı hale getirdiğini, anne ve babasının evliliğe müdahalesine engel olmadığı gibi onların sözüyle hareket ettiğini, agresif davrandığını, sürekli bağırdığını, müvekkiline karşı kırıcı sözler söylediğini, müvekkilini başka kadınlarla aldattığını, müvekkilinin buna ilişkin mesajları erkeğin telefonunda yakaladığını, davalının babasının sözüyle müvekkiline telefon kullandırtmadığını, müvekkilini dışarıya çıkarmadığını, üzerinde psikolojik baskı kurduğunu, asla söz hakkı tanımadığını, müvekkilin ailesiyle görüşmesini sorun haline getirdiğini, çok fazla alkol kullandığını, eve sabaha karşı gelip gündüzü de uyuyarak geçirdiğini, düzenli çalışmadığını, müvekkiline yalan söylediğini, müvekkiline ilgisiz olduğunu ve fiziksel şiddet uyguladığını en sonunda dayanamayarak baba evine döndüğünü, bu süre boyunca da arayıp sormadığını beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL de manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap (karşı dava) ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davacının müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit içerek sözler sarf ettiğini, beddua ettiğini, sürekli istemeden evlendiğini söylediğini, müvekkili istemesine rağmen davacı kadının çocuk istemediğini, sahte sosyal medya hesapları üzerinden müvekkilini tuzağa düşürmeye çalıştığını, sürekli mutsuz ve asık suratlı olduğunu sürekli ailesinin evine gitmek istediğini, müvekkilinin annesin hitaben yok size çocuk falan dediğini, müvekkiline hitaben sana orospu çoksa bana da koca çok dediğini, sürekli huzursuzluk ve tartışma çıkardığını, seni abimlere dövdürtürüm, vurdurturum diyerek müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkilinin annesi hakkında arızalı, kız kardeşi hakkında da zilli şeklinde bahsettiğini, ters cevaplar vermek suretiyle eşiyle diyaloğa girmekten dahi kaçındığını, müvekkilini sebepsiz yere dışarı çıkması için teşvik ettiğini, senin dışarıda görüşeceklerin vardır, ne duruyorsun hadi dışarı çık, seni orospular bekliyordur, onlara git şeklinde cümlelerle müvekkilini evinin dışında bir hayata yönlendirmek istediğini, asılsız ithamlarla müvekkilinin gururunu incittiğini, davacı- karşı davalı kadının kendi annesine yazmış olduğu bir mektupta intihar etmeye meyilli olduğunu gözler önüne serdiğini, tüm hatanın kendisinde olduğunu ve iyi bir eş olamadığını kendi yazmış olduğu mektupta beyan ve ikrar ettiğini, evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları sonucu fiilen sona erdiğini beyanla, asıl davanın reddini, karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL de manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanık beyanları, tarafların anlatımları, ekonomik ve sosyal durum araştırmaları ile tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 2017 yılında evlendiği, davalı erkeğin eve çok geç saatlerde geldiği, kadına şiddet uyguladığı, tarafların evinin geçimini erkeğin ailesinin sağladığı, erkeğin başka kadınlarla mesajlaşmak suretiyle güven sarsıcı davranış içerisine girdiği, kadının tek başına dışarı çıkmasını kısıtladığı, her ne kadar kadına telefon kullandırtmadığı iddia edilmiş ise de kadının mesaj kayıtlarının dosya içerisinde olduğu ve kullandığının görüldüğü; davacı kadının ise erkeğin ailesine soğuk davrandığı, davalıya sana dışarda kadın çoksa bana da koca çok dediği, davalıyla isteyerek evlilik yapmadığını başka kişiler yanında söylediği, davalı erkeğe, erkeğin anne ve kızkardeşine hakaret ettiği, şiddet uygulamak amaçlı erkeğin üzerine yürüdüğü ve aile içi tartışmalarına kendi ailesini dahil ettiği, hal böyle olmakla tarafların evlilik birliğinin temelinden çökmesinde davacı kadın ve karşı davacı erkeğin eşit kusurlu olduğu kanaatine varılmakla her iki davanın da kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu bulunmakla maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, boşanma davası açmakla ayrı yaşama hakkı kazanan kadın yararına dava tarihinden itibaren uygun miktarda tedbir nafakasına ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve kusuru daha ağır olmayan kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, aynı miktar üzerinden nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamı ile her ay erkekten alınarak, kadına verilmesine, kadının fazlaya ilişkin nafaka talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı -davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında tüm kusurun kadın da olduğunu, kadının bunu kendi annesine yazmış olduğu ve taraflarınca da dosyaya delil olarak sunulan el yazısı mektupta beyan ve ikrar ettiğini, bu mektubun bir nevi itiraf niteliğinde olduğunu, yanılgılı eşit kusur tayini nedeniyle tazminat taleplerinin reddi kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine yanılgılı eşit kusur tayini nedeniyle kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile kadın lehine hükmedilen nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davacı -karşı davalı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı tarafın istinaf taleplerinin reddi gerektiğini, erkek tanıklarının gerçeği gizleme müvekkilini kusurlu gösterme çabalarının dikkate alınmaması gerektiğini, taraflar arsındaki anlaşmazlığın temel sebebinin, davalı-karşı-davacının gece hayatının olması, başka kadınlarla mesajlaşması, sürekli evine geç gelmesi, geldiğinde alkollü ve bunun sonucu sinirli davranışları, müvekkiline şiddet uygulaması, yine bu gece hayatının neticesi olarak düzenli bir işte çalışmaması, gelirinin olmayışı ve geçimlerinin davalı -karşı davacının ailesi tarafından karşılanıyor olması ve bunun sonucu olarak yaşanan tartışmalar olduğunu, tüm bu hususların yargılama aşamasında taraflarınca ispatlandığını ve mahkemenin karar gerekçesinde de yer aldığını, erkeğin tüm bu davranışları karşısında müvekkilin göstermiş olduğu tepkilerin müvekkiline kusur olarak yüklenemeyeceğini, erkeğin bu koşullarda dava açma hakkı bulunmayıp; açtığı karşı davanın hem boşanma hem de tazminat yönünden tümden reddi gerektiğini, tazminat taleplerinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, lehine hükmedilen nafaka tutarlarının da paranın satın alma gücü karşısında yetersiz kaldığını beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile lehine hükmedilen nafakaların miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden davalı-karşı davacı erkeğe yüklenen kusurlardan eve geç saatte gelme, kadını dışarı çıkma konusunda kısıtlama kusurlarının gerçekleştiği, erkeğe yüklenen kusurlardan kadına fiziksel şiddet uygulama hususunda tanık Zarife'nin beyanının zaman unsuru içermeyen soyut anlatım olduğu, evin geçimini sağlamama hususunda tanık Sefa'nın beyanının kadından duyuma dayalı olduğu, tanık Zarife'nin beyanın ise sebep ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak, soyut izahlardan ibaret olduğu, güven sarsıcı davranışta bulunma kusuruna ilişkin tanık Zarife'nin beyanının kadından duyuma dayalı olduğu, bu durumda erkeğe yüklenen kadına fiziksel şiddet uygulama, evin geçimini sağlamama ve güven sarsıcı davranışta bulunma kusurlarının hatalı olduğu ve erkeğin kusurlarından çıkarılması gerektiği, erkeğin gerçekleşen kusurlarının yanında ayrıca olağanın dışında ve tarafların sosyal hayatlarını etkileyecek düzeyde alkol alma, kadına karşı kırıcı söz sarf etme ve kadının telefon kullanmasını kısıtlama kusurlarının da gerçekleştiği, kadına yüklenen istemeden evlendiğini söyleme, erkeğe ve erkeğin ailesine hakaret etme, erkeğin üzerine yürüme, sana dışarıda kadın çoksa bana da koca çok deme kusurlarının gerçekleştiği, vakıa olarak dayanılmamış olması nedeniyle kadına yüklenen erkeğin ailesine soğuk davranma kusurunun ve aile içinde yaşanan sorunlara kök ailesini dahil etme kusurlarının hatalı olduğu, anılan iki kusurun kadının kusurlarından çıkarılması gerektiği, kadının gerçekleşen kusurlarının yanında sürekli tartışma çıkarma kusurunu da işlediği, gerçekleşen olaylarda tarafların yine de eşit kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve miktarının yerinde olduğu, tarafların tazminat taleplerinin reddi kararının yerinde olduğu, boşanma ile kadının yoksulluğa düşeceğinin ekonomik ve sosyal durum tutanağıyla sabit olmasına, yapılan yargılama neticesinde tarafların eşit kusurlu bulunmasına göre kadın yararına yoksulluk nafakası takdirinde bir isabetsizlik yok ise de, tarafların evlilikte geçirdikleri süre, müşterek çocukların bulunmaması ve yaşları itibariyle yeniden evlenme ihtimallerinin yüksek olması hususları dikkate alındığında kadın yararına toplu yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin isabetsiz bulunduğu gerekçesiyle; kadın vekilinin karşı davanın kabulüne, tedbir nafakasının miktarına ve tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf taleplerinin, erkek vekilinin ise kusur belirlemesi dışındaki tüm istinaf taleplerinin esastan reddine, tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile kusur oranı değişmemekle birlikte kusura ilişkin gerekçenin vakıalar yönünden açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadın vekilinin yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasından ilgili bendin kaldırılarak yerine yeniden hüküm tesisine; boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere 18.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında tüm kusurun kadın da olduğunu, kadının bunu kendi annesine yazmış olduğu ve taraflarınca da dosyaya delil olarak sunulan el yazısı mektupta beyan ve ikrar ettiğini, bu mektubun bir nevi itiraf niteliğinde olduğunu, yanılgılı eşit kusur tayini nedeniyle tazminat taleplerinin reddi kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine yanılgılı eşit kusur tayini nedeniyle kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile kadın yararına hükmedilen nafakalar yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
2.Davacı-davalı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; davalı -karşı davacı tarafın temyiz taleplerinin reddi gerektiğini, erkek tanıklarının gerçeği gizleme müvekkilini kusurlu gösterme çabalarının dikkate alınmaması gerektiğini, taraflar arsındaki anlaşmazlığın temel sebebinin, davalı-karşı-davacının gece hayatının olması, başka kadınlarla mesajlaşması, sürekli evine geç gelmesi, geldiğinde alkollü ve bunun sonucu sinirli davranışları, müvekkiline şiddet uygulaması, yine bu gece hayatının neticesi olarak düzenli bir işte çalışmaması, gelirinin olmayışı ve geçimlerinin davalı -karşı davacının ailesi tarafından karşılanıyor olması ve bunun sonucu olarak yaşanan tartışmalar olduğunu, tüm bu hususların yargılama aşamasında taraflarınca ispatlandığını ve mahkemenin karar gerekçesinde de yer aldığını, erkeğin tüm bu davranışları karşısında müvekkilin göstermiş olduğu tepkilerin müvekkiline kusur olarak yüklenemeyeceğini, tazminat taleplerinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, lehine hükmedilen nafaka tutarlarının da paranın satın alma gücü karşısında yetersiz kaldığını beyanla, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, taraflar yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.