Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10388 E. 2024/2164 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, yargılama ve ispat kurallarına ve özellikle ortak çocuklardan birinin dava tarihinde ergin olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1947 E., 2022/2805 K.

DAVA TARİHİ : 23.12.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/877 E., 2022/137 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmikle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının psikolojik sorunları olduğunu, tedaviyi yarım bıraktığını, müvekkilini aşağıladığını, müvekkili hastalandığında "eyvah ölmedi, can veremedi yatalak olup başıma kalacak" dediğini, evde davacı ve çocuklarla aynı masada yemek yemek istemediğini, kendisinin ölmesi için dua etmelerini müvekkil ve çocuklardan istediğini, evde bulunduğu sürelerde müvekkilin ne yaptığını takip ettiğini, davalının ablasının oğlunun üniversiteyi kazandığınla "neden arıyorsun, o senin hiçbir şeyin olmuyor” diyerek müvekkilin oğlu yaşındaki çocuk için imalı sözler söylediğini, davacıya "ayı gibisin, zayıfla diyerek" müvekkilin dış görünüşüyle alay ettiğini ve kendine güvensiz ve depresif bir hal içerisinde yaşamasına, bunalıma sürüklenmesine sebep olduğunu, "Allah'ın Kavaklısı, sen Ermenisin, Hristiyansın" diyerek sürekli kendince aşağılamaya çalıştığını ve çocukların evde durmasını istemeyerek sürekli annesine ve abisine gitmesini istemediğini, davacının annesini, babasını, ailesinden kimseyi eve misafir olarak kabul etmediğini, müvekkilin babasını gördüğünde tüylerinin diken diken olduğunu söylediğini, müvekkilin babasına isim taktığını, müvekkilin babasına "anakonda" dediğini, davalı yanın toplum içerisinde müvekkili sürekli kötülediğini, küçük düşürdüğünü, davacının demlediği çayı dahi içmeyip, döküp yenisini demlediğini, davacıya "benden neden boşanmıyorsun?, boşan, nafaka alma ,çocukları sen al, evin yarısını bana ver." şeklinde sürekli baskı yaptığını, kız çocuğu ...'ya "senin başın açık, seni yanımda dolaştırmaktan utanıyorum, başını ört benimle öyle getebilirsin." demesi ve bunların küçük çocuk Umut'un önünde cereyan etmesinin de çocukların da psikolojisini bozduğunu, davalının müvekkilin işini ve gelirini küçümsediğini, müvekkilin maaş kartının davalıda olduğunu, davalı yanın maddî hiçbir borç külfeti altına girmek istemediğini, evin faturalarını dahi kendi üzerine almak istemediğini, davalı yanın kendi gelirini ise nereye kullanıldığını davacı tarafından hiç bilinmediğini, müvekkilini baskı ve tehditlerde bulunduğunu, müvekkili ölerek kurtulacağı düşüncesi ile intihara kalkıştığını, bir kutu antidepresan ilacı tek seferde içmeye çalışırken çocukları tarafından son anda zorla durdurulduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin psikolojik tedavi gördüğünü, bu tedavisi doğrultusunda ilaç kullandığını, bu tedavi ve ilaçların kullanımının olağan bir süreç olduğunu, ilerleyen süreçte müvekkilin bilincini yitirecek noktaya geldiğini, müvekkilin ilaçların dozunun fazlalığı sebebiyle duyularını yönlendirmekte zorlandığını, her gece terler içinde uyandığını, ablası müvekkili her aradığında davacı tarafından uykuda olduğunun söylendiğini ve sürecin sonunda ablaları aileleriyle birlikte ziyarete geldiklerinde müvekkilin konuşmakta ve davranışlarını yönlendirme konusunda zorluk çektiğine tanıklık ettiklerini, davacı eşin bu olaylar sırasında eş olmaktan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkilini yalnızlaştırdığını, düzenli olarak doktorla görüşüp ilaç dozlarının arttırılmasını sağladığını, müvekkilin ve davacı aile giderlerini paylaşmış bulunduğunu, müvekkilin ev, gıda, harçlık, pazar, market ve eğitim giderlerini karşıladığını, tarafların rıza ile giderlere katıldıklarını, davacı eş tarafından müvekkiline psikolojik şiddet uygulandığını, davacı eşin kendi psikolojik durumunu ve şiddete eğilimini müvekkilin ‘sen de tedavi olursan ilaçları alırım.’ teklifi ile kabul ettiğini, ayrıca defalarca pek kötü muamelede bulunduğunu “senin gibi baba mı olur, delisin, hastasın” diyerek hakaret ettiğini, davalının tekrar tekrar müvekkiline hakaret eylemlerinde bulunması müvekkilinin onurunun kırılmasına, evlilik birliğini sürdürmesinin kendisinden beklenemeyecek düzeye gelmesine sebebiyet verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin kadını aşağıladığı, aile ortamında davacıyı, davacının kızkardeşi ile kıyaslayarak aşağılayıcı tarzda cümle kurduğu, davacının babasına anakonda diyerek hakaret ettiği, davacının ailesinin ölmesini istediği, davacının ailesini evlerinde istemediği, davalının hastalığı nedeniyle tedavi olmayı bıraktığı, davacının yaptıklarını ve davacıyı beğenmediği, davacı ve çocukları bırakacağını söylediği hususlarını ispat ettiği, ispat edilen hususlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, devamında taraflar ve toplum açısından korunmaya değer bir yarar kalmadığı anlaşılmakla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığının tespitine, ortak çocukların ayrılık sürecinde davacı kadın ile birlikte yaşadığı, yaşantısından memnun olduklarını beyan ettikleri, velâyetlerinin annesine verilmesini istedikleri, alınan sosyal inceleme raporuna göre velâyetin anneye verilmesinin uygun olduğunun belirtildiği görülmekle ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocukların bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağının kanunda düzenlendiği, bu açıdan velâyet kendisine verilmeyen babanın çocukların ihtiyaçları için maddî gücü oranında nafaka vermesi gerektiği anlaşıldığından ortak çocuklar lehine uygun tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine, tarafların boşanma davası ile ayrılık sürecine girdiği, ayrı yaşayan davacı kadın lehine uygun tedbir nafakasına hükmedilmesine, davacı kadının çalıştığı, belli düzeyde gelirinin bulunduğu, kendi evinde oturduğu anlaşılmakla davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı kadının boşanma ile mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedeleneceği ve en azından eşinin maddî desteğini yitireceği anlaşılmakla davacı kadın lehine uygun maddî tazminata hükmedilmesine, davalı erkeğin davacı kadını aşağılaması, davacı kadını beğenmediğini söylemesi, davacıya psikolojik baskı yapması hususları davacı kadının kişilik haklarını ihlal niteliğinde olduğundan davacı kadın lehine uygun manevî tazminata hükmedilmesine, boşanmaya sebep olan olaylarda davacının kusuru bulunmadığı, davalının kusurlu bulunduğu tespit edildiğinden davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin redddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, ortak çocuk Umut'un velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, ortak çocuk Umut'un velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ve tazminatlara hükmedilme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile ortak çocuk Umut'un velâyeti, tedbir ve iştirak nafakaları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ortak çocuk Umut'un inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'den alınarak Yaşar'a, 17.100 TL vekâlet ücretinin Yaşar'dan alınarak Halime'ye verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.