Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10439 E. 2023/1173 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat ile ziynet alacağının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi tazminat miktarlarının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde yetersiz bulunması nedeniyle, bu hususlarda bozulmasına, ziynet alacağına ilişkin temyiz taleplerinin reddine ve kararın diğer kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2014 E., 2022/1179 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ... Odaba

DAVA TARİHİ : 05.12.2017-12.01.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/976 E., 2019/783 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddine, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen ziynet alacağının reddedilen toplam miktarı 2.812,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.094,06 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle kadının ziynet alacağının reddedilen bölümüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Erkeğin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; katılma yoluyla temyizin asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlı olduğu, kadının temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği, bu nedenle erkeğin katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmadığı anlaşıldığından erkeğin ziynet alacağına yönelik katılma yolu ile temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Tarafların gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının kendisinden habersiz sürekli ablasının evine gittiğini ve uzun sürelerle orada kaldığını, ablasının zengin hayatına imrendiğini, kadının lüks taleplerini karşılamak için kardeşleri dahil çok borcunun oluştuğunu, tutumlu olmasını söylemesine rağmen yaşadığı krizi umursamadığını, erkeğin psikolojik destek aldığında ilgilenmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadını sebepsiz yere evden kovduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bıraktığını, sürekli hakaret ve küfür ettiğini, müşterek çocukları cezalandırdığını,sorumluluklarını yerine getirmediğini, henüz reşit olmamış çocuklarını evlendirmek istediğini, çocuklarına bir başkası ile evlenmek istediği söylediğini, kadının babası yoğun bakımdayken dahi 8 ay boyunca evden çık kirayı ödemeyeceğim, nereye gidersen git ne yaparsan yap diyerek tehdit ettiğini, senin midende cin var diyerek çeşitli yağlar sürdüğünü, çoçuklara biz ayrılacağız, annenizle anlaşamıyoruz ama ben başkasıyla evleneceğim dediğini, çocuklar tepki gösterince annenizle karı-koca ilişkimiz yok diye cevap verdiğini, kadını müşterek çocuklarının önünde küçük düşürdüğünü, müşterek çocukların psikolojilerini alt üst ettiğini ileri sürerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı ve 337 nci maddeleri gereğince adli yardım talebinin kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadına öküz öldü ortaklık bitti dediği, benim cebimdeki parayı sen mi alıyorsun kim alıyor, zehir zıkkım olsun şeklinde söylemleri olduğu, kadının ise sık sık evden ayrılıp ablasının yanında kaldığı, her iki tarafın da evliliğin gereklerinde ihmali olduğu, ancak tarafların eylemi değerlendirildiğinde taraflar arasındaki mevcut evlilik birliğinin erkeğin ağır kusurlu, kadının daha hafif kusurlu tutum ve davranışları sebebiyle temelinden sarsıldığı gerekçesiyle ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince davaların kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 3.500,00 TL tedbir nafakasının aylık 2.000,00 TL 'ye indirilmesine ve kesinleşmeden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminat ile 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyalarının aynen iadesi talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusurunun bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, kadının davasının kabulü ile lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca miktarlarının fahiş olduğunu belirterek,kararın kadının davasının kabulü ve fer'îleri yönünden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; delillerin değerlendirilmesinde ve kusur belirlemesinde hataya düşüldüğünü, erkeğin davası ve tüm taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının erkeğin ekonomik durumu karşısında çok az olduğunu, tedbir nafakasının indirilmesinin hatalı olduğunu, ziynet eşyası taleplerinin reddi gerekçesini kabul etmediklerini, erkeğin ziynet eşyalarını kadından habersiz kasadan aldığını, kasayı açık görüp sorduğunda geri vereceğini söyleyerek oyaladığını, bu hususların tanık beyanları ile sabit olduğunu, erkek tarafından sunulan fotoğraflarda kadının üzerindeki takılar ile düğünde takılan takıların farklı olduğunun görüleceğini, ayrıca fotoğraftaki takıların kadının annesi ve kız kardeşine ait olduğunu, bu nedenle ziynet eşyası taleplerinin reddine karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın erkeğin davasının kabulü, ziynet alacağının reddi, tazminat ve nafaka miktarları yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kadının erkeğe sen adam değilsin, bakamıyorsun şeklinde aşağıladığı, sık sık evden ayrılarak ablasına gittiği ve uzun süre kaldığı, erkeğin ise tartışmalar sırasında kadına deli kadın, aşağılık diyerek hakaret ettiği, benim cebimdeki parayı sen mi alıyorsun, kim alıyor, zehir zıkkım olsun tarzında söylemleri olduğu, erkeğin müşterek çocuklarına ben evlenmek istiyorum, annenizle anlaşmalı boşanmak istiyorum dediği, kayınvalidesine öküz öldü, ortaklık bozuldu dediği, kadını evden kovduğu,belirlenen kusurlara göre erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu; müşterek çocuk 09.01.2003 doğumlu Beyza’nın 09.01.2021 tarihinde ... olduğu, ... olduğu tarih itibariyle tedbir nafakasının kendiliğinden kalkacağı ile iştirak nafakasının konusun kalmadığı; mahkemece kadın yararına dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 3.500,00 TL tedbir nafakasının, hangi tarihten itibaren indirilerek aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına karar verildiği açık ve net olmadığı gibi, aylık 3.500,00 TL tedbir nafakası miktarının fazla olduğu; kadının boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile günün ekonomik koşulları ile 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi gereğince hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu; kadın vekili karşı dava dilekçesinde, ziynet eşyalarının erkek tarafından haberi olmaksızın alındığını, iade edeceğini söylediğini, ancak iade etmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesini talep etmiş, 20.09.2019 tarihli ıslah dilekçesinde ise dava dilekçesinde 5.000,00 TL olan ziynet eşyası taleplerini 107.632,00 TL arttırarak, 112.632,00TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ettiği, erkek vekilinin de ziynetleri erkeğin almadığını,kadında olduğunu, kadının ziynet eşyalarını düğünlerde taktığını buna ilişkin fotoğraf sunduklarını ileri sürdüğünü, erkek tanığı ..., 1,5 yıl önce oğlunun düğününde kadının üzerinde ziynet eşyalarını gördüğü beyanlarına karşın kadın tanıkları, kadının düğünlerde taktığı takıların annesi ve kızkardeşine ait olduğunu, ziynet eşyalarının erkek tarafından alındığını, geri vereceğini söylediğini ancak geri vermediğini beyan ettiği gerekçesi ile kusurlu davranışlarına, iştirak nafakası, tazminat miktarları ile ziynet alacağına yönelik tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle gerekçede belirtilen ziynet eşyası talebinin kısmen kabulüne, tarafların müşterek çocuğu 09.01.2003 doğumlu Beyza için tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren ... olduğu 09.01.2021 tarihine kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, iştirak nafakası konusuz kaldığından iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kusur gerekçesinin düzeltilmesine ve kadın yararına 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, İlk Derece Mahkemesince tarafların kusur derecelerinin tespitinin, buna bağlı olarak davaların kabulüne karar verilmesinin doğru olduğu; kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşmesi, mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde bir yanlışlık olmadığı gibi yoksulluk nafakası miktarı da hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile tarafların sair 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı - davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; delillerin değerlendirmesinde ve kusur belirlemesinde hata yapıldığını, erkek tanıklarının soyut beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, sebepsiz yere konuttan kovduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bıraktığını, sürekli hakaret ve küfür ettiğini, müşterek çocukları cezalandırdığını,sorumluluklarını yerine getirmediğini, henüz reşit olmamış çocuklarını evlendirmek istediğini, çocuklarına bir başkası ile evlenmek istediği söylediğini, erkeğin tam kusurlu olduğunu, erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğu ile ziynet alacağının kısmen reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gibi gerekçesinin de olmadığını kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı - davalı erkek vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadının tam kusurlu olduğu, kadının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, kadının tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, ziynet alacağının kabulünün hatalı olduğunu kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürülerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabulü, kadın yararına tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci ve 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Kanun’un 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki (2) , (3) nolu paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Taraf vekillerinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı REDDİNE,

2. Yukarıda (2), (3) üncü paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası, maddî tazminat miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

3. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının ...'a yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Meliha'ya iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.