"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1849 E., 2022/1818 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 03.07.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/352 E., 2021/933 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası takdirine yer olmadığına, davacı-davalı kadın yararına tedbir nafakası takdirine, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkeğin tazminat talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin, kadının hastalığı ile ilgilenmediğini, kadını hor görüp başkaları yanında küçük düşürdüğünü, kadının altınlarının bozdurularak tarla alındığını, erkeğin, kardeşine kadına sormadan kefil olması üzerine, erkeğin kardeşinin borçları ödeyemeyerek taraflara ait tarlalara haciz konulduğunu, cinsel şiddet uyguladığını, talebin kadın tarafından reddedildiği zamanlarda kadına hakaret ettiğini, onu tehdit ettiğini, müşterek çocuğu alarak evi terk ettiğini, kadına iftira attığını, fiziksel ve duygusal şiddet uyguladığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın lehine 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminat ile 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde; kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, erkeğin 2019 yılında ameliyat olduğunu, hastane çıkışı kadının erkeği eve almadığını, erkekten tarlaların ve evin tapusunu üzerine yapmasını eve almak için şart koştuğunu, erkeğin tapuları kadına devretmeyince kadının köyü terk edip gittiğini, arayı düzeltmek isteyenlere de boşanmak istediğini söylediğini, erkeğin kadını araması üzerine kadının evlendiğini söyleyerek bir daha aranmak istemediğini belirttiğini ileri sürerek kadın tarafından açılan davanın reddine, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek birleşen dava dilekçesinde; cevap dilekçesindeki iddiaları aynen tekrarla ve kadının müşterek çocukla ilgilenmediği iddiası ile kadının davasının reddine, birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, eşinin sağlık sorunları ile ilgilenmediği, kadının ise eşinin ameliyatı sonrası eşiyle ilgilenmediği, evin ve tarlaların tapusunu kadının üzerine yapmasını şart koşup müşterek konuta almayacağını söylediği ve fiili ayrılık döneminde müşterek çocuğa bakmayarak baba yanına gönderdiği, gerçekleşen kusur durumuna göre davacı-davalı kadının ağır, davalı-davacı erkeğin ise az kusurlu olduğundan bahisle asıl ve birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci maddeleri uyarınca tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası takdirine yer olmadığına, davacı-davalı kadın yararına 400,00 TL tedbir nafakası takdirine, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, erkeğin tazminat talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, erkeğin ameliyatından sonra tarafların beraber yaşamaya devam ettiğini, erkeğin 2019 yılının Ağustos ayında cinsel birliktelik talebi nedeniyle kavga çıkararak köydeki evden ayrıldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu belirterek erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince belirlenen kusurların dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu, erkeğin davasının kabulü, kadının tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin koşulların oluştuğu ve tedbir nafakası miktarının uygun olduğu gerekçesi ile davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının b bendinin 1 inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla, erkeğin ameliyat olduktan sonra tarafların hem köydeki hem şehirdeki evde beraber yaşadıklarını, tanık beyanlarının bir kısmının kadının tarlaları kendi üzerine geçirmeyi şart koştuğunu diğer kısmının ise kadının tarlaların satılarak oğluna iş kurmasını şart koştuğunu beyan ettiklerini, böylelikle tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, tarlaların ipotekli olması nedeniyle kadının tarlalar üzerinde bir işlem yapamayacağını bildiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu ileri sürerek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadının kusurlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, erkeğin davasının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadının tazminat ve yoksulluk nafakasına ilişkin taleplerinin kabulüne ilişkin şartların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.