Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10475 E. 2023/2405 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Nişanın bozulması nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında, davacıların maddi tazminat talebinin kabul koşullarının oluşup oluşmadığı ve mahkemenin bozma kararına uygun hüküm verip vermediği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararında ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak teşkil eden hususların yeniden incelenemeyeceği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/238 E., 2022/551 K.

DAVACILAR : 1-... 2-... vekilleri Av. ...

DAVA TARİHİ : 01.10.2019

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen maddî ve manevî tazminat (nişanın bozulması nedeni ile) davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kesinleşen yönlerden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacıların maddî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davaclar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinden Şule ile davalı ... Arif'in ... süren bir arkadaşlık evresinden sonra ilişkilerini resmiyete çevirmek istediklerini, bunun üzerine davalı kendi anne-babasına durumu ilettiğini, neden olduğunu bilmemekle birlikte davalının annesi daha ilk baştan itibaren müvekkil Şule ile oğlu olan davalının evlenmesini istemediğini ve bu duruma karşı çıktığını, fakat davalının, ailesini ikna etmesiyle taraflar evlilik kararı alındığını, davalının bir yıl süren askerlik vazifesini yaptıktan sonra geri geldiğinde kız isteme ve söz törenleri, devamında da nişan töreninin yapıldığını, Yargıtay'ın kriter olarak aradığı geleneksel anlamda bir nişan merasiminin gerçekleştiğini, bu merasim sonrasında müvekkili Şule ile davalının yaşadıkları çevrede nişanlı olarak bilindiklerini, davalı ... Arif'in, müvekkilin ailesi tarafından bir evlat olarak benimsendiğini, sürekli olarak müvekkil ve ailesinin evine gelip-gitmeye başladığını, davalı ile müvekkil Şule, nişanın üzerinden çok geçmeden düğün yapmak isteseler de davalının annesi acele etmemelerini, maddî olarak toparlanmalan gerektiğini söyleyerek düğünün nişandan bir yıl sonra yapılmasını istediğini, davalı ile Şule için düğün günü alındıktan bir süre sonra, davalının ağabeyi de bir bayanla tanışıp evlenmeye karar verdiğini, daha önce maddî imkansızlıktan bahsederek davalı ile Şule'nin düğününü erteleyen davalının ailesinin, diğer oğulları için, müvekkil Şule ve davalının düğünlerinin yapılacağı tarihten üç hafta sonrasına düğün günü alarak aynı yıl ve aynı ... içerisinde üç hafta arayla peş peşe iki düğün yapmayı kararlaştırdıklarını, aslında sırf bu durumun dahi davalı ve ailesinin evlilik töreninin olmaması/yapılmaması için önceden bir hazırlık içinde olduklarını kanıtladığını, davalının, annesinin sahibi olduğu okulda çalıştığı için ve ekonomik olarak annesine bağlı olduğunu, kendisi, evliliği ve benzeri her konuda annesinin müdahalesine sessiz kalmak durumunda kaldığını, davalının annesinin kendi yanında çalışan oğluna çalışması karşılığı hak ettiği ücreti dahi vermeyip, bilerek ve isteyerek tarafların düğün konusunda maddî anlamda bunalmalarına sebep olduğunu, tüm maddî ve manevî olumsuzluklara rağmen müvekkili Şule ve davalının evlilik birlikteliğini sağlamak için eşyalarını almaya başladıklarını, bir takım eşyalarını aldıklarını, düğün yerini tuttuklarını, davetiyelerin bile basıldığını, düğün merasiminden bir kaç gün önce taraflar arasında ki sorunlar nedeni ile düğün merasiminin iptal edildiğini, müvekkili Şule'nin bu durumdan dolayı psikolojik olarak çok etkilendiğini beyanla; müvekkil Şule ve babası olan diğer müvekkil Mustafa'nın uğramış oldukları maddî zarara karşılık, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 30.000,00 TL maddî tazminatın ve davacılardan müvekkili Şule için 50.000,00 TL manevî tazminatın zarar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından açılan davayı kabul etmediğini, davacı ... ile ilkokuldan beri ... olduklarını, bu arkadaşlıklarını son iki yılda ise birlikteliğe döndürdüklerini ve davacı ile 2018 Aralık ayında nişanlandıklarını, nişan merasiminden sonra birbirlerini daha ... tanımaya ve birbirlerine karşı tutum ve davranışlarını tartışmaya başladıklarını, davacıların iddia ettiği gibi ailesinin Şule'ye karşı hiç bir olumsuz davranışı olmadığını, hatta bir keresinde davacılardan Mustafa'nın kızı Şule için " Bu kız deli git başkası ile uğraş, senin başka işin yok mu" ifadesini kullandığını, gerek söz gerekse nişan merasiminde ailesi ile birlikte üzerine düşün herşeyi maddî ve manevî eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacı ...'nin bir keresinde annesine hitaben "Annen hayatımda gördüğüm en pislik insan" şeklinde söz sarf ettiğini, kendisinin bu söze karşı tepki veremediğini, tüm psikolojisinin bozulduğunu, Şule'nin kendisine tasma taktığını düşündüğünü ve her istediğini yaptırmak istediğini anladığını, yaşanan olumsuzluklar sonrasında düğün merasiminin iptaline karar verdiğini, kendisinin maddî olarak davacılardan daha fazla zarara uğradığını beyanla; açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02.02.2021 tarihli ve 2019/320 Esas, 2021/80 Karar sayılı kararı ile, davacılar vekili her ne kadar davacı ... ile davalı arasındaki nişanın haksız yere bozulduğunu iddia etmiş ise de dinlenen davacı tanıklarının davalının veya davalının ailesinin nişanın bozulmasına yönelik haksız hareketlerinden bahsetmedikleri, davacıların dava dilekçesinde iddia ettiği hususları ispatlayamadığı, buna karşılık dinlenilen davalı tanıklarının beyanlarında ise davacı ...'nin sürekli olarak davalıyı arayarak istediklerini yaptırmaya çalıştığını, davacının kıskanç bir insan olduğunu beyan ettikleri, davacı ...'nin davalının annesine hakaret ettiğinin davalı tanığına diğer davacı tarafından beyan edilmesi hususu da bir bütün olarak değerlendirildiğinde nişanın bozulmasında davalı erkeğe atfedilecek bir kusurun olmadığı, davacı ...'nin ise kusurlu olduğu, nişanın bozulmasının, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratacağı ve menfaat ihlaline neden olacağı bir gerçek ise de, sırf nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğramış olma durumunun manevî tazminata hükmedilmesi için yeterli olmadığı, doğal olan üzüntü ve menfaat ihlalinin manevî tazminata esas alınamayacağı, zira, manevî tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olmasının ve bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerektiği, davacı ...'nin manevî tazminat talebinin, nişanın kendi kusuru nedeni ile bozulduğu ve nişanın bozulmasından dolayı kişilik haklarının fahiş olarak zarara uğradığının usulünce ispat edilememesi nedeni ile reddinin gerektiği, davacıların maddî tazminat talebinin ise davacıların maddî zarar olarak talep ettiği eşyaların bir kısmının kendisinde bulunması, bilirkişi raporu ile faturası sunulan eşyaların mutad giderlerden olması ve davalı tarafın kusurunun da ispat edilememesi nedeni ile masraflarının istenemeyeceği anlaşılmakla, davacıların maddî tazminat taleplerinin de reddi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili tarafından; Mahkemece verilen davanın reddi kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.09.2021 tarih ve 2021/1108 Esas, 2021/2379 Karar sayılı kararıyla; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacıların istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ SÜREÇ

A.Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen 20.09.2021 tarihli ve 2021/1108 Esas, 2021/2379 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar tarafından; Mahkemece verilen davanın reddi kararı yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin, 17.01.2022 tarihli ve 2021/9662 Esas, 2022/32 Karar sayılı ilamı ile; davacıların dava dilekçesinde nişan nedeniyle yapılan harcamaların, çeyiz harcamaları, eşya satın alınması, damat için takım elbise, düğün töreni için tutulan salonun kirası, düğünde yenilecek yemek için yapılan masraflar olduğunu beyan ettikleri, uğramış oldukları maddî zarara karşılık olmak üzere fazlaya dair haklarını saklı tutarak 30.000,00 TL maddî tazminat talep etttikleri, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacıların istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, kararın davacılar tarafından temyiz edildiği, Anayasa’nın 141 ... maddesinin üçüncü fıkrasında bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağının belirtildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinde de kararın kapsayacağı hususların ayrıntılı biçimde belirtildiği, bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince davacıların yapılan harcamalara ilişkin talebinin, eşyaların bir kısmının davacı tarafta bulunması, bir kısmının mutat giderlerden olması ve davalının kusurunun da ispat edilmemesi nedeniyle reddedildiğini, Mahkeme kararında, davacı tarafta bulunan eşyaların hangisi olduğunun ve hangi harcamaların mutat gider olarak sayıldığının açıkça belirtilmediği, hükmün bu yönüyle yeterli gerekçeden yoksun olduğunu, Mahkemece davacıların talep ettiği kalemlerin ayrı ayrı değerlendirilerek temyiz denetimine elverişli şekilde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle maddî tazminat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre davacıların maddî tazminat taleplerine yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin onanmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma sonrası yapılan yargılamada davacılar vekilinin 20.06.2022 tarihli beyan dilekçesi ile 30.06.2022 tarihli celsedeki beyanı dikkate alındığında, davacıların maddî tazminat taleplerinin esasen düğün masrafını kapsadığı, bunun da; bozma ilamından önce dosyaya sunulan bilirkişi raporundan da sabit olduğu üzere 27.540,00 TL düğün yemeği masrafı, 450,00 TL davetiye masrafı, 572,03 TL nişan nedeniyle kiralanan salon kirası ile yine karşı tarafta kalan damat bohçası, banyo takımı, kıyafet, takım elbise, damat ayakkabısı, damat saati, sehpa ve vestiyerden ibaret olduğu, damada takılan saatin fiyatına ve modeline ilişkin her hangi bir tespitin dosya arasında bulunmadığından davacının saat ile ilgili ispatlamayan talebinin reddi gerektiği, yine damat bohçası, banyo takımı, kıyafet, takım elbise, damat ayakkabısı ile ilgili giderlerinin nişan ve düğün için yapılan mutat giderlerden olduğu ve davalı tarafın kusurunun da dosya kapsamında ispat edilemediğinden bu eşyalar yönünden de talebin reddi gerektiği, taraflar arasında nişan merasiminin yapıldığı, nişanın bozulmasında davalının kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafın nişan salonu kirasına ilişkin talebinin de reddi gerektiği, davacının vestiyere yönelik talebinin de dosya kapsamında ispatlanamadığı, davacının düğün yemeği ve düğün salonuna ve düğün davetiyesine yönelik tazminat taleplerine yönelik incelemede de düğünün olmaması nedeniyle masrafların ilgili yerlerden talep edilebileceği ve düğününün olmamasında davalının kusurunun bulunmadığı, kaldı ki davetiye bastırmanın düğün için mutat giderlerden olduğu gerekçesiyle; bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davacının talep etmiş olduğu damat bohçası, banyo takımı, kıyafet, takım elbise, damat ayakkabısı, damat saati, vestiyer ve düğün yemeği masrafı, davetiye masrafı, nişan salon kirası masrafı talebi yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yargılama esnasında ileri sürmüş oldukları tüm yazılı ve sözlü beyanlarının temyiz incelemesi esnasında da göz önünde bulundurulmasını istediklerini, nişan, davalı tarafından haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğunu ve nişanın bozulmasında davalı tarafın kusurlu olduğunu, nişanın bozulması halinde istenebilecek maddî tazminatın, ... sorumluluğuna dayanan olumsuz zarardan oluşmakta olup, buradaki olumsuz zarar sorumluluğu, aile hukuku sözleşmesinden kaynaklandığından, borçlar hukukundan farklılıklar arz ettiğini, müvekkil ve ailesinin (babası) örf ve adetler ile tarafların sosyo-ekonomik durumlarına göre makul olan harcamalar yaptıklarını, bu harcamaların karşı tarafça karşılanması gerektiğinde şüphe bulunmadığını, son bir gün kala düğün yapılmaktan vazgeçilmiş olmasının, müvekkilin yakınları ve uzaktan gelen arkadaşları nezdinde ... düşürüldüğünü, manevî tazminat taleplerinin reddinin de ... olmadığını, davalı ... Arif'in babası ... ... tarafından müvekkil aleyhine Fatsa 2.Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi'nin 2020/281 Esas sayılı dosyasında 20.07.2020 tarihli dava dilekçesi ile nişan hediyelerinin iadesi istemi ile dava açılmış olup halihazırda söz konusu dosyanın derdest olduğunu, temyiz incelemesine konu eldeki dava ile, davalının babası tarafından Fatsa 2.Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi'nin 2020/281 Esas sayılı dosyası nezdinde açılmış olan bahse konu bu davanın birleştirilerek birlikte görülmesi gerektiğini beyanla hükme karşı tamamı yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe:

1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme

Dava, kadın ve babası tarafından, eski nişanlı erkek aleyhine hak düşürücü süre içerisinde açılan nişan bozulmasından kaynaklı maddî ve manevî tazminat istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; davacıların maddî tazminat talebinin kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, Mahkemece bozma gereği yerine getirilmek suretiyle hüküm verilip verilmediği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2.İlgili hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı, 120 nci, 122 ... ve 123 üncü maddesi hükümleri ile 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.