Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10483 E. 2023/1167 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Reddedilen ilk boşanma davasından sonra taraflar arasında ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme, daha önce reddedilen boşanma davası sonrasında erkeğin ortak konuta geldiğine ve davalı ile aynı odada kaldığına dair tanık beyanlarının bulunması nedeniyle ortak hayatın yeniden kurulduğu gerekçesiyle, davacı erkeğin boşanma talebinin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararını onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davacı erkek tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; ... 5. Aile Mahkemesinin 2017/511 Esasında erkeğin açtığı dava sonrasında evlilik birliği devam ettiğinden davanın reddi kararının 15.04.2011 tarihinde kesinleştiğini, 8 yıldır ortak hayatın yeniden kurulmadığını, erkeğe atfı kabil kusur bulunmadığını, kadının açtığı tedbir nafakası davasında erkeğin ayrı yaşadığı, kendisine bakmadığını ileri sürdüğünü iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının evine sıklıkla gelerek tarafların evlilik birliğinin gerektiği şekilde beraber olduklarını, darp, hakaret ve aşağılanmalara maruz kaldığını, sorumluluklarını yerine getirmediğini, eşine ekonomik şiddet uyguladığını, onur kırıcı söylemlerde bulunduğunu, çocuk istemeyerek anne olmasına engel olduğunu belirterek davanın reddine, boşanma halinde kadın yararına aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, mal rejiminin tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile reddedilen boşanma davasından sonra tarafların bir daha bir araya gelmediği, ayrı yaşadıkları gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, mükerrerlik nedeniyle kadının tedbir nafakası talebinin reddine, usulüne uygun karşı dava olmadığından kadının maddî ve manevî tazminat talepleri ve mal rejiminin tasfiyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddolunan boşanma davası sonrasında erkeğin eve gelip gittiğinin tanık beyanlarıyla ispat edildiğini, erkeğin ağır kusurlu olduğunu, tedbir nafakası taleplerinin karşılanmadığını, karşı dava yönünden harç için süre verilmediğini belirterek davanın reddine, karşı dava ve maddî talepleri yönünden kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile daha önce erkek tarafından açılan ... 5. Aile Mahkemesi'nin 2007/511 Esas, 2009/511 Karar sayılı kararı ile boşanma davasının reddedildiği, bu kararın 18.03.2011 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihinden sonra açılan dava ile arasında üç yıldan fazla bir sürenin geçtiği sabit ise de reddedilen dava sonrasında erkeğin ortak konuta geldiği, davalı ile aynı odada kaldığı tanık beyanları ile anlaşıldığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu; davalı kadın vekilinin cevap dilekçesinde her ne kadar karşı davanın kabulü ile boşanmaya tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminat ile mal rejiminin tasfiyesine yönelik taleplerde bulunmuş ise de usulüne uygun harç yatırmadığı gibi aynı vekil 16.09.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında imzalı beyanı ile kadının boşanmak istemediğini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, karşı davadan hüküm duruşması olan 08.03.2022 tarihine kadar 12 celse boyunca bahsetmediği, dolayısıyla usulüne uygun açılmış bir karşı davanın bulunmadığı, bu nedenle eksik harcın tamamlanması için süre verilmemesinin doğru olduğu, maddî ve manevî tazminat talepleri için ayrıca bir dava açılmasına gerek olmadığı, bu taleplerin boşanma davasının feri niteliğinde talepler olduğu, ayrıca harca tabi olmadığı, bu nedenle Mahkemenin usulüne uygun karşı dava olmadığından kadının maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararının hatalı olduğu, kadın yararına ... 9. Aile Mahkemesinin 2011/505 Esas, 2013/970 Esas sayılı nafaka davasında nafakaya hükmedildiğinden ayrıca tedbir nafakasına hükmedilmemesi yerinde olduğu gerekçesi ile erkeğin davasının kabulüne, talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararına yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle erkeğin davasının reddine, sair yönlerden istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın tarafından açılan ve kabul edilen tedbir nafakası davasında ileri sürülen ve kabul edilen gerekçesinde tarafların reddedilen ilk boşanma davasından sonra bir araya gelmediklerine ilişkin olduğunu ve bu kararın kesinleştiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde yer alan tanık beyanlarının incelenmesinde tanıkların tarafların bir araya geldiğini beyan etmediklerini, birlikte yaşamın yeniden kurulmasının bu olmadığını ileri sürülerek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında daha önce görülen ve reddedilen boşanma davasından sonra ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı, bir araya gelip gelmedikleri, davanın reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.