Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10529 E. 2023/1207 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminat taleplerinin yerindeliği hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, delillerin ve hukuki durumun doğru değerlendirildiği gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 25.06.2012 tarihinde evlendiklerini, ortak bir çocuklarının olduğunu, evin, eşinin ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının sürekli olarak müvekkilinin ailesinden maddî yardım talebinde bulunduğunu, bu durumu alışkanlık haline getirdiğini, davacının akrabaları olan kız çocukları ve kardeşlerine karşı tacizde bulunduğunu ve bu durumu çekinmeden ifade ettiğini, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalının bu davranışları nedeniyle müvekkilinin evden ayrıldığını, dönmesi için tehdit ettiğini, davalının beyanlarının gerçek olmadığını ve yaptıklarının normalleştirilmeye çalışıldığını, ıslah dilekçesi ile de davalının müvekkilini istemediği şekilde cinsel ilişkiye zorladığını, davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, müvekkili yararına 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde; davacının iddialarını kabul etmediklerini, beyanların gerçeği yansıtmadığını, mesajların ayrıştırılarak sunulduğunu, müvekkilinin boşanmak istemediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacının kız kardeşine ilgisinin olduğu, kız kardeşine tacizde bulunduğu, davacıyı kız kardeşinin söz nişan törenine göndermediği, ailesinden maddî yardım talebinde bulunmasını istediği, davalının rızası dışında ters ilişkiye zorladığı, davalının bu davranışları nedeniyle davacının çocuğu ile birlikte evden ayrıldığı, davalının davacıyı eve dönmesi için tehdit ettiği, davalının kusurlu davranışları nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için daha önce takdir edilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 400,00 TL ye çıkarılmasına ve karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının ıslah dilekçesi ile tanık olarak dinlenen annesinin beyanları arasında çelişki bulunduğunu ve adli tıp raporu ile cinsel yönden zorlamanın olmadığının sabit olduğunu, iddia edilen kusurların gerçekleşmediğini ve ispatlanmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarına müvekkilinin sosyal ve ekonomik durumu değerlendirilmeden karar verildiğini, miktarlarını da yüksek olduğunu, maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını ve miktarlarının yüksek olduğunu beyanla, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, velâyete ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, ortak çocuk ve kadın yararına tedbir nafakasına ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatların miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davacının ıslah dilekçesi ile tanık olarak dinlenen annesinin beyanları arasında çelişki bulunduğunu ve adli tıp raporu ile cinsel yönden zorlamanın olmadığının sabit olduğunu, iddia edilen kusurların gerçekleşmediğini ve ispatlanmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarına müvekkilinin sosyal ve ekonomik durumu değerlendirilmeden karar verildiğini, miktarlarını da yüksek olduğunu, maddî ve manevî tazminat şartlarının oluşmadığını ve miktarlarının yüksek olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, kusur tespiti, boşanma, tedbir, iştirak, yoksulluk nafakaları ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davalının kusurlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, davanın kabulü, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 190 ıncı maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.