"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dilekçesinde özetle; davalı erkeğin, müvekkiline psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, evden kovduğunu, hakaret ettiğini, ekonomik şiddet uyguladığını, ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, ilgisiz olduğunu, hasta olan çocuğu hastaneye götürmediğini, çantasından habersizce para alarak zor duruma soktuğunu, her şikayetini müvekkilinin annesini arayarak dile getirdiğini, evin anahtarını değiştirdiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, kas hastası olan çocuğu müvekkilinin babasının tedaviye götürdüğünü ve herhangi bir mağduriyete sebep olmadığını, müvekkilinin çocuklarının yanında sigara içmediğini, annelik görevini layıkıyla yerine getirdiğini beyan etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; iddiaları kabul etmediğini, herhangi bir kusurunun olmadığını, davacı kadının evi terk ettiğini, hasta olan çocuğu evi terk ederek mağdur ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, evde sigara içtiğini, gece geç vakitlere kadar televizyon izlediğini, çocukları ihmal ettiğini, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek ikinci cevap dilekçesinde özetle; rahatsızlanması neticesinde davacı kadının evi terk ederek 12 yıl süren evliliği sona erdirdiğini, iddiaların aksine birlik görevlerini eksiksiz yerine getirdiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin davacı kadın ile yaşadığı sorunları davacı kadının annesine ve babasına anlatarak davacı kadına psikolojik şiddet uyguladığı, müşterek çocuk ...'in yüzme kursuna ''orada mahrem var'' diyerek götürmediği, müşterek çocuk ...'in hastane işleri ile ilgilenmediği, dinlenen davalı erkek tanıklarının beyanlarına göre davacı kadının gece geç saatlere kadar yatmadığı ve çocuklarını ihmal ettiği hususlarının sabit olduğu, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların bu aşamaya gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasından, davacı kadının aylık gelirinin olmadığı, ailesinin desteği ile geçimini sağladığı, davalı erkeğin ise serbest olarak çalıştığı ve aylık 2.000,00 TL gelirinin olduğu, oturduğu evin kendisine ait olduğu, davacının boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından tarafların sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu olması sebebiyle davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, müşterek çocukların annesiyle yaşadığı ortam ve düzene alışması, davalının velâyet talebinin olmaması, davacı annenin velâyete engel durumunun olmaması hususları göz önüne alınarak ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ... olmasına kadar devam edeceği, küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabileceği, müşterek çocuklar yararına harcanmak üzere davacı lehine uygun miktarda tedbir ve iştirak nafakası hükmedildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 250,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 350,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı kadının tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğu, müvekkili ve çocuklar yararına hüküm altına alınan nafakalar ve müvekkili yararına hükmedilen tazminatların düşük olduğu, talepleri doğrultusunda nafaka ve tazminata hükmedilmesi gerektiği belirterek, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı ve reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2. İlk Derece Mahkemesinin 02.03.2022 tarihli ek kararı ile gerekçeli kararın davacı vekili Avukat ...'a 22.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili Avukat ... tarafından 01.03.2022 tarihinde yasal süre geçtikten sonra istinaf talebinde bulunulduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinin süresinde olmadığı gerekçesi ile başvurunun süre yönünden reddine karar verilmiştir.
3. Davacı kadın vekili Avukat ... tarafından yasal süre içerisinde ek karara karşı sunulan istinaf dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın davacı vekili sıfatı ile tebliğ edildiği Avukat ...'ın askere gitmesi nedeni ile adli yardım görevinin sonlandırıldığı, yeni görevlendirme ile kendisinin görevlendirildiği, Avukat ...'a yapılan tebligatın geçersiz olduğu ve tarafınca yasal sürede hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu belirtilerek ek karar kaldırılması talep edilerek istinaf yoluna başvurulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre, kadını ilk temsil eden Av. ...'ın 30.10.2020 tarihli dilekçesi ile ... Barosu Adli Yardım Komisyonundan, eldeki dosyadaki adli yardım görevlendirilmesinin iadesine ilişkin talepte bulunduğu, Baro tarafından da 30.10.2020 günü kadının davasını takip için yeniden görevlendirme yapıldığı ve Av. ...'in kadının vekili olarak ve yargılamaya katıldığı, duruşmalara katılarak davayı takip ettiği, Av. ...'e gerekçeli kararın 23.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, vekilin esasa ilişkin istinaf dilekçesini 01.03.2022 günü verdiği, istinaf başvurusunun süresinde olduğu, bu nedenle mahkemenin istinaf başvurusunun süresinde olmadığından bahisle reddine ilişkin 02.03.2022 tarihli ek kararın kaldırılması gerektiği gerekçesi ile istinaf başvurusun süre yönünden reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
2.Davacı kadın vekilinin asıl hüküm yönünden istinaf başvurusuna ilişkin talepleri yönünden yapılan incelemede; İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlar dışında kadının vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanları ile ispatlanan erkeğin, kadına karşı şiddet ve hakaret kusurlarının erkeğe yüklenmesi gerektiği, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylar erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, bu kapsamda davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca maddî ve manevî tazminat koşulları oluştuğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve hakkaniyet ilkesine göre, müşterek çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kusur belirlemesine ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, davacı kadın yararına aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, 25.000,00 maddî, 25.000,00 manevî tazminata, ortak çocuklar için aylık 500,00'er TL iştirak nafakasına, davacı kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurularının kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, müvekkiline kusur izafe edilemeyeceği, maddî ve manevî tazminatın yetersiz olduğu, davalarının tümden kabulü gerektiği belirtilerek, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurularının kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, davacı kadının daha ağır kusurlu olduğu, nafaka ve tazminatların fahiş olduğu, bu kadar yüksek nafaka ve tazminata hükmedilmesinin hiç bir somut gerekçesi olmadığı belirtilerek, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi ile davacı kadın yararına nafaka ve tazminat, ortak çocuklar yararına nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci, 182 inci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkeğe yüklenen hakaret kusuruna esas tanık beyanlarının duyumun aktarımında ibaret olup, kusur değerlendirmesine esas alınamayacağının, buna karşın mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre yine de davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda daha ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Arzu' ya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin Nuh'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.