"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2159 E., 2022/2196 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 21.01.2015
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Boğazlıyan 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2015/144 E., 2022/219 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden bu yönden hüküm kurulmasına, diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının sadakatsiz olduğunu, müvekkilinin aile dostu olan İ. K. ile gayri meşru ilişki içine girdiğini, zina ettiklerini, müvekkiline ''Ben seni istemiyorum, ben senin değilim.'' gibi kelimeleri kullanarak sürekli evi terk ettiğini, lüzumsuz harcamalar yaptığını, hakaret ve tehdit ettiğini, İ. K. adlı kişi ile karı koca gibi yaşamaya başladığını iddia ederek haysiyetsiz hayat sürme, zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenleri ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesine, ortak çocuğun soybağının araştırılarak soybağının reddi davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı erkek vekili süresinde verdiği birleşen davaya cevap dilekçesinde; davalı-davacı kadının iddialarının asılsız olduğunu, davalı-davacı kadının sadakatsiz olduğunu iddia ederek boşanma davasının kabulüne, davalı-davacı kadının diğer taleplerinin reddine, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı kadından alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesi ile özetle; davalı erkeğin müvekkiline evlendikten kısa süre sonra hakaret etmeye başladığını, şiddet uyguladığını, çok fazla alkol aldığını, rızası dışında ilişkiye zorladığını, son iki yıldır maddi katkıda bulunmadığını, komşuları ile ilişkisi olduğunu, müvekkilini arayarak artık para göndermeyeceğini, bir sevgilisi olduğunu söylediğini, müvekkilinin boşanma isteğini kabul etmeyince etrafa haysiyetsiz bir kadın olduğunu söyleyeceğini, onu rezil edeceğini söyleyerek tehdit ettiğini iddia ederek zina ve şiddetli geçimsizlik nedenleri ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile davacı kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin 2018/110 Esas 2020/257 Karar sayılı kararı ile; çocuk Muhammed E. S.'nın babasının davacı erkek olmadığının tespitine karar verildiği ve kararın istinaf ve temyiz aşamasından onanarak kesinleştiği, çocuğun doğum tarihinin 01.08.2004 olduğu, buna göre zina yönünden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma talebinin şartlarının oluşmadığı, soybağının reddi dava dosyası ve tanık beyanları dikkate alındığında davalı kadının sadakat yükümlüğüne aykırı davranışları nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 185 inci maddesinde yer alan evlilik birliğinin mutluluğunu sağlama ve eşine sadık kalmak yükümlülüğünü ihlal ettiği, evlilik birliğini ve ortak hayatı sürdürmesini diğer eşten beklenmeyecek derecede temelinden sarstığı, tanık ...'in davalı kadın ile ilişki içerisinde olduğu belirtildiğinden ve bunun yanında diğer tanıkların beyanları ile soybağının reddi dava dosyası nazara alınarak tanık İsmal'in beyanlarına itibar edilmediği, birleşen dosyada; zina nedenine dayalı boşanma talebinin kanıtlanmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma talebinin ise davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu gerekçeleri ile davacı-davalı erkeğin zina nedenine dayalı boşanma talebinin hak düşürücü süre nedeni ile reddine, haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma talebinin şartlar oluşmadığından reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma talebinin kabulü ile 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, birleşen dosyada davalı-davacı kadının zina nedenine dayalı boşanma davası ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının reddine, çocuğun soybağının reddine ilişkin karar kesinleşmiş olduğundan velayet hususunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafakası ve manevi tazminat taleplerinin reddine, maddi tazminat talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada boşanma talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davacı-davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı-davacı kadın vekili; Mahkemece asıl davanın zina nedeni ile ve haysiyetsiz hayat sürmek nedeni ile iddia edilen boşanma sebeplerinin ayrı ayrı reddedilmesine rağmen karşı davada taraflarına vekalet ücretine hükmedilmediğini, Mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma talebinin kabulüne karar verilmesine rağmen tamamen zina nedeni ile karar verilmiş gibi değerlendirildiğini, müvekkili için ağır bir karar olduğunu, müvekkilinin tam kusurlu bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili lehine yoksulluk nafakası ve tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı-davalı erkek vekili; dosya kapsamından davalı-davacı kadının zina yaptığının sabit olduğunu, soy bağının reddi davasında çocuğun davacı-davalı erkekten olmadığının tespit edildiğini, davalı-davacı kadının zinada bulunduğu, halen de sadakatsiz bir şekilde yaşantısına devam ettiğini, bu nedenlerle davacı-davalı erkek yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken talebin reddinin hatalı olduğunu belirterek manevi tazminat yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa (6100 sayılı Kanun) uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, zina hukuki nedenine dayalı asıl boşanma davasının hak düşürücü süre nedeniyle, haysiyetsiz hayat sürme hukuki nedenine dayalı boşanma davasının şartları oluşmadığından reddine, birleşen zina hukuki nedenine ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davalarının reddine karar verilmesinde herhangi bir hata olmadığı, kadının tam kusurlu olduğundan yoksulluk nafakası ve maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde davacı-davalı erkek yararına 50.000,00 TL manevi tazminat hükmedilmesi gerektiği gerekçeleri ile davacı-davalı erkeğin zinaya ve haysiyetsiz yaşam sürmeye dayalı boşanma davalarına yönelik istinaf başvuru talebi ile, davalı birleşen davacı kadının tüm istinaf başvuru taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, davacı-davalı erkeğin reddedilen manevi tazminat talebine yönelik istinaf başvuru talebinin kabulü ile İlk Derece Mahekemesinin 15 nolu bendinin hükümden çıkarılmasına, davacı-davalı erkeğin manevi tazminat talebinin kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı-davacı kadın vekili; mahkemece asıl davanın zina nedeni ile ve haysiyetsiz hayat sürmek nedeni ile iddia edilen boşanma sebeplerinin ayrı ayrı reddedilmesine rağmen karşı davada taraflarına vekalet ücretine hükmedilmediğini, mahkemece evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma talebinin kabulüne karar verilmesine rağmen tamamen zina nedeni ile karar verilmiş gibi değerlendirildiğini, müvekkili için ağır bir karar olduğunu, müvekkilinin tam kusurlu bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili lehine yoksulluk nafakası ve tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kendi davasının reddi, kusur belirlemesi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, aleyhine hükmedilen manevi tazminat ve vekalet ücreti yönünden bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı-davalı erkek vekili; davalı-davacı kadının zinasının sabit olduğunu, soy bağının reddi davasında çocuğun davacı-davalı erkekten olmadığının tespit edildiğini belirterek kararın boşanma nedeni yönünden kaldırılmasına ve zina nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı-davalı erkek tarafından açılan zinaya dayalı boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği, davacı-davalı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin davanın kabulünün doğru olup olmadığı, davalı-davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabul edilip edilmeyeceği, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, davacı-davalı erkek yararına manevî tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı-davacı kadının manevî tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddedilmesinin doğru olup olmadığı ve reddedilen davalar yönünden ayrıca vekâlet ücreti hükmedilip hükmedilmeyeceği, istinaf yoluna başvurulmayan bir yön konusunda Bölge Adliye Mahkemesince inceleme yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 161, 163, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı-davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davacı-davalı erkek vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesi ile sadece manevi tazminat talebinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş ancak Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı erkeğin zinaya ve haysiyetsiz yaşam sürmeye dayalı boşanma davalarının reddi hususunda da istinaf başvurusu varmış gibi değerlendirme yapılarak davacı-davalı erkeğin zinaya ve haysiyetsiz yaşam sürmeye dayalı boşanma davalarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı erkeğin zinaya ve haysiyetsiz yaşam sürmeye dayalı davalarına yönelik istinaf başvurusu yokken Bölge Adliye Mahkemesince bu husus incelenerek başvurunun bu yönden esastan reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-davacı kadının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı-davalı erkeğin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan ''Davacı-birleşen dosya davalısı erkeğin zinaya ve haysiyetsiz yaşam sürmeye dayalı boşanma davalarına yönelik istinaf başvuru talebi ile'' kelimelerinin çıkarılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ye yükletilmesine,
Peşin harcın istek halinde yatıran İdris'e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.