Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10678 E. 2023/1408 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesinin ve hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçeleri değerlendirilerek, usul ve kanuna uygun bulunan karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1833 E., 2022/1920 K.

DAVA TARİHİ : 15.08.2017

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/20 E., 2022/16 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının içki içerek sürekli müvekkilini aşağıladığını, hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, aldattığını, müvekkilini ve ailesini öldürmekle tehdit ettiğini, düğünde müvekkiline takılan takıları bağkur borcu için bozdurarak iade etmediğini, evlilik birliğinin davalının kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığını belirterek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, müvekkiline düğünde takılan 2 metre altın zincir, 8 adet 22 ayar bilezik, 1 adet altın set takımının müvekkiline aynen iadesine, olmadığı takdirde şimdilik 100.00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; yaşanan kavgaların davacının kusurlu davranışları nedeniyle gerçekleştiğini, davacının psikolojik rahatsızlığı bulunduğunu ve sürekli sakinleştirici kullandığını, müvekkiline sürekli aile bireylerinin yanında dahi hakaret edip aşağıladığını, fiili saldırıda bulunduğunu, asılsız iddialarla sürekli müvekkilini suçladığını, çocuklarına da şiddet uyguladığını, çocuklarla ilgilenmediğini, evi terk ederken iki çocuğunu bırakarak gittiğini, müvekkilinin nadiren düşük seviyede alkol kullandığını, ziynetlerin davacının izni ile bozdurulduğunu belirterek tarafların boşanmalarına müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 21.10.2019 tarih ve 2017/810 Esas, 2019/802 Karar sayılı kararı ile erkeğin kadına yönelik küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu, şiddet uyguladığı, bağımsız konut sağlamadığı, fiili ayrılık döneminde kadının ailesinin evine gidip kardeşlerini ölümle tehdit ettiği, kadının ise, müşterek çocuklara şiddet uyguladığı, erkeğe, müşterek çocuklara ve erkeğin ailesine sürekli hakaretlerde bulunduğu, erkek ile ilgilenmediği, davalı ile husumetleri bulunduğunu beyan eden tanıklar Z.Ç. ve K.Ç.'ın beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacının, davalının sürekli alkol kullandığı ve eve geç saatlerde geldiği iddiasını ispat edemediği, yine davacının davalıya ütü ile saldırarak şiddet uyguladığına yönelik tanık beyanları var ise de, tarafların bu olaydan sonra uzun süre birlikte yaşadıkları, affedilmiş yahut en azından hoşgörü ile karşılanmış bu hususun hükme esas alınamayacağı, bu hali ile evlilik birliğinin devamının taraflardan beklenemeyeceği ve temelinden sarsıldığı, birliğin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, müşterek çocuk küçük ... ...'nin velâyetinin anneye, baba yanında bulunan küçükler ... ... ve Mete'nin velâyetlerinin babaya verilmesine, anne yanında bulunan müşterek küçük ... için 275,00 TL tedbir ve 300,00 TL iştirak nafakasına, yasal koşulları oluşmadığından kadının tazminat taleplerinin reddine, kadının düzenli ve sabit bir geliri varken kendi isteği ile işinden ayrılmış olması nedeniyle tarafların sosyal ekonomik koşulları da nazara alındığında boşanma ile yoksulluğa düştüğünün kabul edilemeyeceği anlaşılmakla tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadınının ziynet alacağı yönünden, tanık beyanları, davalının yeminli beyanı ile sabit olduğu üzere davacıya ait ziynetlerin davalı tarafça kullanıldığı, davacı tarafa iade edilmediği anlaşılmakla kuyumcu bilirkişi raporu da nazara alınarak talep edilen ziynetlerin aynen iadesine olmadığı takdirde taleple bağlı kalınarak 100,00 TL bedelinin iadesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri ile kısmen kabul edilen ziynet alacağı davası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 26.11.2021 tarih ve 2019/2411 Esas, 2021/1830 Karar sayılı kararı ile davacı tarafından takıların aynen iadesi talep edildiği halde, aynen iadeye konu takıların bilirkişi tarafından hesaplanan toplam bedelleri üzerinden nispi harç alınması gerekirken, maktu harç alınarak ve eksik nispi harç tamamlatılmadan yargılamaya devam ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacının ziynet alacağına yönelik istinaf talebinin kabulüne, diğer istinaf nedenleri bu aşamada incelenmesizin İlk Derece Mahkemesinin kararının tamamının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu, şiddet uyguladığı, bağımsız konut sağlamadığı, fiili ayrılık döneminde kadının ailesinin evine gidip kardeşlerini ölümle tehdit ettiği, kadının ise, müşterek çocuklara şiddet uyguladığı, erkeğe, müşterek çocuklara ve erkeğin ailesine sürekli olarak hakaretlerde bulunduğu, eşi ile ilgilenmediği, davalı ile husumetleri bulunduğunu beyan eden tanıklar Z.Ç ve K.Ç.'ın beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacının, davalının sürekli alkol kullandığı ve eve geç saatlerde geldiği iddiasını ispat edemediği, yine davacının davalıya ütü ile saldırarak şiddet uyguladığına yönelik tanık beyanları var ise de, tarafların bu olaydan sonra uzun süre birlikte yaşadıkları, affedilmiş yahut en azından hoşgörü ile karşılanmış bu hususun hükme esas alınamayacağı, sair iddiaların ispat edilemediği, bu hali ile evlilik birliğinin devamının taraflardan beklenemeyeceği ve temelinden sarsıldığı, birliğin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, müşterek çocuk küçük ... ...'nin velâyetinin anneye, baba yanında bulunan küçükler ... ... ve Mete'nin velâyetlerinin babaya verilmesine, anne yanında bulunan müşterek küçük ... için aylık 275,00 TL tedbir ve 300,00 TL iştirak nafakasına, yasal koşulları oluşmadığından kadının tazminat taleplerinin reddine, kadının düzenli ve sabit bir geliri varken kendi isteği ile işinden ayrılmış olması nedeniyle tarafların sosyal ekonomik koşulları da nazara alındığında boşanma ile yoksulluğa düştüğünün kabul edilemeyeceği anlaşılmakla tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadınının ziynet alacağı yönünden, tanık beyanları, davalının yeminli beyanı ile sabit olduğu üzere davacıya ait ziynetlerin davalı tarafça kullanıldığı, davacı tarafa iade edilmediği anlaşılmakla kuyumcu bilirkişi raporu da nazara alınarak talep edilen ziynetlerin aynen iadesine olmadığı takdirde taleple bağlı kalınarak 100,00 TL bedelinin iadesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı erkek daha ağır kusurlu kabul edildiği halde, kendi lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmemesinin doğru olmadığını, İlk Derece Mahkemesince tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası ile ziynet alacağı yönünden verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve nafaka talepleri, iştirak nafakasının miktarı ile kısmen kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf etmiştir.

2. Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin, boşanma, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine yönelik kararına bir itirazları olmadığını, müşterek çocuk ... ...'nin velâyetinin karşı tarafa verilmesinin doğru olmadığını, davacı tarafa iki kez vekâlet ücretine karar verilmesinin de usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararı velâyet ve vekâlet ücreti yönünden istinaf etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2022 tarihli ve 2022/1833 Esas, 2022/1920 Karar sayılı kararıyla; taraflarca iddia ve ispat edilip, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, kadının erkeğe, çocuklarına ve erkeğin ailesine hakaret ettiği, eşi ile ilgilenmediği, çocuklara iyi davranmadığı, erkeğin ise eşine şiddet uyguladığı, kadının kardeşlerini tehdit ettiği, kadına yönelik küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu, bağımsız konut açmadığı, belirtilen kusurlar dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin ağır, davacı kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu bulunmalarının isabetli olmadığı ve tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, davacı kadın yararına uygun bir miktarda tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerekirken, tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf taleplerinin kabulü ile bu yönlerden yeniden hüküm kurulmak suretiyle erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğunun tespitine, kadın lehine aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kadının diğer istinaf talepleri ile erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın doğru olduğunu, kadının ağır kusurlu olduğunu ve Bölge Adliye Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin ve bu kusur belirlemesine ile kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yine kadının babasının ölümü nedeniyle sosyal güvenlik kurumundan aylık aldığını, ev temizliğine de gittiğini, önceki işinden istifa ettiğini, kendisinin aylık gelirinin kısmi çalıştığı için yetersiz olduğunu, tazminat miktarlarını ödeyecek gücü olmadığını belirterek kararı kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine nafakalara ve tazminatlara hükmedilme koşullarının bulunup bulunmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.