"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma ve birleşen ortak çocukla geçici kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava ve birleşen davaya karşı sunduğu cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2008 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, hakaret ve tehdit ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası, 750,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağının aynen veya bedelinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı itirazları olduğunu, erkek tarafından kişisel ilişki kurulması yönünde dava açıldığını, ilgili davanın henüz derdest olması sebebiyle derdestlik itirazları da olduğunu, kadının, psikolojik rahatsızlığı olduğunu ve dava ehliyeti olmadığını, kadının, birlik görevlerini ihmâl ettiğini, çocuk sahibi olmak istemediğini, ailesi ile görüşmesini istemediğini, hakaret ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2008 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, kadının ortak konutu terk ettiğini, ortak çocuk ...'ün annesinin yanında olduğunu, ortak çocuğun baba ile kişisel ilişki kurulmasının engellendiğini, diğer iki ortak çocuğun ise baba yanında olduğunu ve kardeşleri ile görüşemediklerini iddia ederek ortak çocuk ... ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocuklar ... ve Harun ...'in fiilen baba yanında kalıyor olmaları, eğitim durumları, alıştıkları ortam değerlendirildiğinde velâyetlerinin babaya verilmesine, ortak çocuklar ... ve Harun ... ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, her ne kadar ortak çocuk ...'in dava açıldığı tarih itibariyle anne yanında kalıyor olsa da kardeşlerin birbirinden ayrılmaması gerektiği, ortak çocuk ...'in kardeşlerini seviyor olması, anne yanında geçirdiği sağlık sorunları dikkate alındığından ortak çocuk ...'in de velâyetinin babaya verilmesine ve ortak çocukla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi sebebiyle kadının iştirak nafakası talebinin reddine, kadının, çalışmadığı anlaşıldığından kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakası, 700,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesi bir arada değerlendirildiğinde kadın yararına 20.500,00 TL maddî tazminat, 20.000,00 TL manevî tazminat, birleşen dava yönünden ise ortak çocuk ...'in fiilen anne yanında kaldığı, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasının ortak çocuğun üstün yararı gereği olacağından birleşen davanın kabulü ile ortak çocuk ... ile baba arasında boşanma davasının kesinleşmesine kadar olmak üzere her ayın 1. ve 3. hafta sonları cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 17.00'a kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan 3. günü saat 17.00'a kadar, her yıl Temmuz ayının 1. günü saat 10.00'dan 31. günü saat 17.00'a kadar baba tarafından teslim alınmak ve masraflarını karşılamak suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, süre bitiminde küçüğün anneye teslimine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesine ve boşanma kararına bir itirazları olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarlarının, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile kusur durumu birlikte değerlendirildiğinde az olduğu, ortak çocuk ...'in velâyetinin anneye verilmesi ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; tazminatlar, nafakalar ve ortak çocuk ...'in velâyeti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin hatalı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu, bu nedenle kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin hatalı olduğu, erkek yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, hükmedilen nafaka miktarlarının fazla olduğu belirtilerek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadın vekilinin tazminatlara ve yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen kısımlar yönünden kaldırılmasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 30.000,00 TL maddî tazminat, 40.000,00 TL manevî tazminata, davacı-davalı kadın vekilinin sair yönlere ilişkin, davalı-davacı erkek vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle birlikte tazminatlar, nafakalar ve ortak çocuk ...'in velâyeti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı- davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin kısmen kabul kararının hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle birlikte kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, maddî tazminat, manevî tazminat, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, tedbir nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk Muhammet yönünden yapılan velâyet düzenlemesinin isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 335 inci ve devam maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 50 nci maddesi, 51 inci maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir (6100 sayılı Kanunu'nun 26 ncı maddesi). Davacı-davalı kadın, dava dilekçesinde kendisi için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir. Usulüne uygun yapılmış bir ıslah talebi de bulunmamaktadır. Bölge Adliye Mahkemesince talep aşılarak kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4.Velâyet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun üstün yararıdır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12 inci ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ıncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince 2016 doğumlu ...'in velâyeti, kardeşlerin ayrılmaması gerektiği, ortak çocuğun baba yanında olan kardeşlerini seviyor olduğu, anne yanında geçirdiği sağlık sorunları olduğu gerekçesiyle babaya bırakılmış ise de, sosyal inceleme raporundaki ortak çocuk ...'in beyanında, annesinin yanında kaldığı, babası ve kardeşlerini sevdiği ve telefon ile görüştüklerini belirttiği, raporun sonuç kısmında uzman görüşünde ise ortak çocuk ...'in anne sevgisine muhtaç olduğu, çocuğun öz bakım ve becerilerinin anne tarafından kazandırılmış olduğu, anne ile ortak çocuk arasında güçlü bir bağ kurulduğu, annenin velâyet görevini üstlenebilecek niteliklere sahip olduğu ve velâyetin anneye verilmesinin uygun olduğu hususunun belirtildiği, annenin velâyeti almasına engel bir sebebinin olmaması karşısında ve yargılama sürecinde anne yanında kalan ortak çocuk ...'in velâyetinin annesine verilmesi çocuğun üstün yararına uygun olduğu halde hatalı değerlendirme sonucu velâyetin babaya verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ve ortak çocuk ...'in velâyeti yönünden BOZULMASINA,
2.Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Sedat'a geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.