Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10926 E. 2023/2343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasının kabul şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur durumu, velayet, iştirak nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerin takdirine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/237 E., 2022/2018 K.

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Osmaniye 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/587 E., 2020/476 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının Osmaniye Aile Mahkemesinin 2015/622 Esas 2015/1122 Karar sayılı dosyası ile açmış olduğu evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının reddedildiğini, kararın 08.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, boşanma davasının reddedilmesine rağmen tarafların evliliklerini fiili olarak bitirdiklerini, uzunca bir süredir ayrı yaşadıklarını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk için 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, reddedilen boşanma davasının kesinleşmiş olmasının dava şartı olduğunu, davacı kadının eşi aleyhine açtığı boşanma ve kişisel eşyanın iadesi davasının açtığını, mahkemenin davanın kabulüne karar verdiğini, davalı yanın kararı temyiz ettiğini, temyiz sonucunda kararın Yargıtayca bozulduğunu, bozma sonrası yapılan yargılamada davanın reddine karar verildiğini, bu kararın da davacı yan tarafından temyiz edildiğini, boşanma, ziynet ve çeyiz eşyası alacağı başlıklı dava türü gösterilen Yargıtay ilamı ile onadığını, bu onama kararından sonra Aile Mahkemesi hükmü boşanma yönünden kesinleştirdiğini, boşanma yönünden kesinleştirmenin usule uygun olmadığını, onama kararından sonra yargılamanın devam ettiğini, kişisel eşyanın iadesine ilişkin davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu kararın 08.05.2018 tarihinde kesinleştiğini, eylemli ayrılık nedeniyle boşanma davasının açılması için gerekli üç yıllık sürenin 08.05.2018 tarihinde başlayacağını, kesinleşmeden itibaren 3 yıllık sürenin dolmadığını, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasında davalı erkeğe yüklenebilecek hiçbir kusurun gerçekleşmediğini, ortak hayatın davacının kusuru nedeniyle kurulamadığını, açıklanan nedenle davanın reddine, boşanma kararı verilmesi halinde erkek için 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velayetinin davalıya verilmesine, ortak çocuk için aylık 700,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından açılan eldeki davaya dayanak olarak açılan boşanma davasının Osmaniye Aile Mahkemesinin 2015/622 Esas, 2015/1122 Karar, 11.12.2015 tarihli sayılı ilamıyla reddedildiğini, kararın 08.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, bu kesinleşme tarihinden itibaren tarafların bir araya gelmediklerini, evlilik birliğinin yeniden kurulmadığını, böylece 3 yıldan fazla süre geçtiğini, tarafların halen ayrı yaşadıklarını, affedilen kusurların sonradan dava konusu edilemeyeceğinden dayanak davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini, ayrılık süresinde de tarafların birbirine karşı herhangi bir kusur atfetmediğini, bu nedenle dayanak davayı açan davacı kadının ayrılığın oluşmasında tam kusurlu olduğunu belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda kadının kusurlu olduğu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak tarafların ortak çocuğunun velayetinin belirlendiği, çocuğun ihtiyaçları, tarafların ekonomik durumu, velayet kendisine verilmeyen tarafın ödeme gücü ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak iştirak nafakasının belirlendiği, tarafların ekonomik sosyal durumu, kusur durumu değerlendirilerek tazminata hükmedildiği gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca ortak hayat yeniden kurulamayarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına 4.500,00 TL maddî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, erkek lehine verilen maddî tazminat, iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, davanın kabulünün hatalı olduğunu, velayet düzenlemesini, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminatın reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; davalı erkek lehine takdir edilen maddî tazminatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, retle sonuçlanan davadan sonra tarafların bir araya gelme niyetleri ile hareket etmediklerinin ortada olduğunu, mahkemece önceki dosyadaki kusur durumu dikkate alınarak kadın aleyhine maddî-manevî tazminata karar verildiğini, ilk boşanma dava dosyasında affedenin kadın olduğunu, kadının affetmesinin kendisini kusurlu hale getirmeyeceğini, amacın evlilik birliğine bir şans dava vermek olduğunu, asıl olanın geçmiş dönemdeki erkeğin kusurlu davranışları olduğu belirterek somut olay açısından tarafların eşit kusurlu olduğu hususu kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, kusur belirlemesi, erkek lehine verilen maddî tazminat, iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, eylemli ayrılık nedeniyle boşanma davasının açılması için gerekli üç yıllık sürenin 08.05.2018 yılında başladığını, üç yıllık süre dolmadan dava açıldığını ve dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, kadının tam kusurlu olduğunu, maddî tazminat az olduğunu ve manevî tazminatın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ortak çocuğu baba yanında daha mutlu olduğunu, çocuğun baskı altında kaldığını ileri sürerek boşanma,velayet,iştirak nafakası, maddî tazminatın azlığı ve manevî tazminatın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince açılan fiili ayrılık nedeniyle boşanma davasının kabulü yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, erkek yararına maddî tazminata hükmedilmesi ve manevî tazminatın reddi yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velayet ve iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu, 370 ... ve 371 ... maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci, 51 ..., 52 nci ve 58 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.