"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2121 E., 2022/2190 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/279 E., 2022/576 K.
Taraflar arasındaki asıl, karşı ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her üç davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı-davalı ... ve vekili Avukat ... ile karşı taraf davalı-davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, evliliğin kendisine yüklediği sorumluluklardan kaçındığını, öfke kontrolü olmadığını ve en ufak olayda öfkesini kadına yönelttiğini, kadına ağza alınmayacak sinkaflı küfürler ve hakaretler ettiğini, defalarca darp ettiğini, bu tavırları ortak çocukların yanında yapmaktan çekinmediğini, çocuklara kadını kötülediğini ve onların gözünden düşürmeye çalıştığını, güvenmediğini, işi gereği seyahate çıktığında görüntülü olarak aradığını, saatte bir telefon ile aradığını, aşırı kıskanç ve şüpheli tutum ile yaklaştığını, hastaneye gittiğinde bile takip ettiğini, dava açılmadan yaklaşık üç hafta önce hiçbir sebep yokken tartışma çıkarttığını ve kadına hakaretler ederek ve istemediğini söyleyerek evden kovduğunu, darp etmek için üzerine yürüdüğünü, kadının canını zor kurtararak karakola gidip şikayetçi olduğunu, uzaklaştırma kararı verildiğini, erkeğin üçüncü evliliği olduğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava ile birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, kadının ailesinin erkeği aşağı gördüklerini, evlenmeden önceki evliliklerini birbirlerini anlattıklarını, bu konunun yaklaşık 8 yıl önce konuşulduğunu ve aşıldığını, birlikte bir çok sosyal aktiviteye katılmasına rağmen, kadının her zaman memnuniyetsiz olduğunu, iddialarla erkeği karalamaya çalıştığını, kadını merak ederek aramasının darlama olarak nitelendirilemeyeceğini, kadını takip ettiği yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, kendisini sürekli üstün gördüğünü, erkeği ve ailesini aşağıladığını, her fırsatta kendisine denk olmadığını dile getirdiğini, kadının fevri hareketleri, agresif aşağılayıcı ve memnuniyetsiz tavırları nedeniyle evlilik birliğinin müvekkili açısından çekilmez hal aldığını, kadının babasının tarafların evlilik birliğine müdahalede bulunduğunu, kadının ise bu duruma sessiz kaldığını, sürekli evi terk ettiğini, ortak çocukları silah olarak kullandığını, evi terk ettikten sonra geri dönmek için evin tapusunun devrini şart koşarak evliliği ticaret addettiğini, yıllardır ortada duran telefonunu saklamaya başladığını, şüpheli ve tedirgin hareketleri nedeniyle müvekkilinin güveninin sarsıldığını, sevmediğini söylediğini, Ankara'ya yerleşeceğini söylediğini, bireysel planlar yapmaya başladığını, eski kocası ile kıyasladığını, ekonomik olarak ihtiyacı olmadığını söylediğini belirterek asıl davanın reddine, karşı ve birleşen davanın kabulüne, karşı davada evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, birleşen davada öncelikle zina olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ispatlanmadığından erkeğin birleşen davadaki zinaya dayalı boşanma talebinin reddine, erkeğin kadına hakaret ettiği, sen ne bilirsin ki diyerek aşağıladığı, kadının da erkeği ve ailesini eğitimsizsiniz, cahilsiniz, annen cahil, baban cahil diyerek aşağıladığı, Hüseyin isimli bir kişiyle gönül ilişkisi yaşayıp sadakatsiz davrandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle, asıl, karşı ve birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, uzman raporları ve üstün menfaatleri uyarınca ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 800,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, yasal koşulları oluştuğundan erkek lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının evlilikte kusurunun olmadığını, fiziki ve psikolojik şiddet gördüğü, hakaretlere maruz kaldığı hususunun sabit olduğunu, bu nedenle tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, erkeğin tanıklarının duyuma dayalı beyanlarına itibar edildiğini ileri sürerek erkeğin davalarının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminat taleplerinin reddi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin kusurunun olmadığını, kadının erkeği bir yıldan fazla zamandır aldattığının sabit olduğunu, velâyette çocukların beyanlarının esas alınmadığını, kadının çocukların beyanını etkilemek için onlara baskı yaptığını, velâyet kararının doğru olmadığını, aldatması nedeniyle kadının tam kusurlu olduğunu, erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu, zinaya dayalı boşanma davasının kabulü gerektiğini ileri sürerek kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, velâyet ile reddedilen zinaya dayalı boşanma davası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle erkeğin bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulüne, yeniden hüküm kurulmak suretiyle erkek lehine yasal faiziyle birlikte 70.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata, dosyada biri uzman biri heyet olmak üzere iki sosyal inceleme raporunun alındığı, her ne kadar ortak çocukların üstün menfaati gözetilerek velâyetlerinin anneye verilmesine karar verilmiş ise de; ortak çocukların 07.02.2022 tarihli duruşmada alınan beyanlarında annelerinin kendilerine duruşma öncesinde baskı yaptığını "Hakime şunları deyin bunları deyin" diye sıkıştırdığını, babasının sadece "Mahkemeye çıkacaksınız" dediğini, babaları ile uzun süre kalmak istediklerini, anne ile tatillerde görüşmek istediklerine ilişkin beyanları göz önüne alındığında ortak çocukların velâyetlerinin annelerine verilmesini istedikleri, bu nedenle erkeğin velâyete yönelik istinaf talebinin kabulüne İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle çocukların talepleri göz önüne alınarak çocuklarının velâyetlerinin babaya verilmesine, ortak çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine hükmedilen ayrı ayrı aylık 800,00 TL tedbir nafakasının hüküm kesinleşinceye kadar devamına, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, kadının tüm, erkeğin ise sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davalarının kabulü, kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, tazminat taleplerinin reddi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadına kusur yüklenmesinin ve erkeğin davalarının kabulüne karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, nafakalar, tazminatlar, velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri;Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı- davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Velâyet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke “çocuğun üstün yararı"dır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir. Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Anne ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 2 nci ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerinin alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine de karar verilmesi mümkündür. Velâyet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin dahi göz önünde bulundurulması gerekir.
3.Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların ortak ikiz çocukları 27.12.2013 doğumlu ... ve ...'ün velâyetinin babaya verilmesine karar verilmiş, karar davacı-davalı anne vekili tarafından velâyet yönünden de temyiz edilmiştir. 17.07.2020 tarihli uzman raporunda; çocukların yaşları itibarıyla anne bakım ve şefkatine ihtiyaçları olduğu bir dönemde olmaları ve anne ile yaşama konusunda çocukların ikisinin de istekli olmasından dolayı bireysel görüşmeler, gözlemler ve dosya incelemesi sonucunda edinilen tüm bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin çocukların yüksek yararına olacağının bildirildiği, çocukların 07.02.2022 tarihli duruşmada daha uzun süre babalarıyla kalmayı, tatillerde de anne ile görüşmeyi istediklerini belirttikleri, bunun üzerine İlk Derece Mahkemesince alınan 07.03.2022 tarihli uzman heyet raporunda; çocuklardan ...'in "...şu an 8 yaşında olduğu...derslerinin iyi olduğunu, derslerine annesinin yardım ettiğini, babasının bazen hiç yaptırmadığını, bazen az yaptırdığını, annesi ve kardeşiyle yaşadığını...annesinin yanında daha rahat olduğunu, babasının yanında daha çok film izleyip oyun oynadıklarını, ihtiyaçları ile ikisinin de ilgilendiğini, babasının kendilerini sıkıştırdığını ve 'beni seçeceksiniz' dediğini...annesinin yanında yaşamak istediğini, annesinin kendilerine iyi baktığını, okulu değişmezse babasında da kalabileceğini, babasıyla da görüşmek istediğini, kardeşiyle bir arada olmak istediğini ve ayrılmak istemediğini, annesi ile güzel vakit geçirdiklerini, babasına gittiklerinde annesine 'o' ile başlayan küfürler ettiğini, annesi ile kalmanın kendisi için daha iyi olacağını" beyan ettiği, çocuklardan ...'ün "...şu an 8 yaşında olduğu...derslerinin iyi olduğunu, derslerine annesinin de babasının da yardım ettiğini, annesi ve kardeşiyle birlikte yaşadığını...babasının yanında daha rahat hissettiğini, güzel vakit geçirdiğini, annesinin yanında daha az telefon ile ilgilenip oyun oynadığını, annesinin de güzel bir anne olduğunu, ihtiyaçları ile ikisinin ilgilendiğini, sıkıntılarını önce babasına anlattığını, onu kendisine daha yakın bulduğunu, annesine daha az anlattığını, babası da annesi de 'nerede rahatsınız orada kalın' dediklerini...babasıyla kalmak istediğini...annesinin önceki görüşmede 'beni seçin' diye sıkıştırdığını, o yüzden annesini seçtiğini, annesiyle de görüşmek istediğini" beyan ettiği, heyetçe yapılan değerlendirmede; ortak çocukların yaşları gereği olaylara ilişkin farkındalıklarının çok olmadığı ancak süreçten ayrı tutulmadıkları için etkilendikleri, sakin yapıda çocuklar oldukları ancak her iki ebeveynleri arasında arada kalmışlık hissi yaşadıkları... ortak çocukların anneleri ile iki yıl gibi bir sürede kurulu bir düzen içerisinde oldukları, bu düzenden memnun oldukları, eğitimlerine devam ettikleri ve başarılı çocuklar oldukları, ebeveynlerini sevdikleri ve bariz bir olumsuzluk bildirmediklerinin görüldüğü, mevcut düzenin devam ederek ve çocukların tarafların birbirine duydukları öfkeden uzak tutulması üzere velâyetlerinin anneye verilmesinin üstün yararlarına uygun olacağı bildirilmiştir.
4.Yapılan incelemede; ortak çocukların fiilen anne yanında yaşadıkları ve eğitimlerine anne yanında devam ettikleri, alıştıkları ve benimsedikleri sosyal çevreden ayrılmalarının çocukların bedensel ve ruhsal gelişimine olumsuz etkileri olabileceği, alınan sosyal inceleme raporlarında ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin uygun olduğunun belirtildiği ve ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine engel dosya kapsamına yansıyan olumsuz bir durumun mevcut olmadığı, çocukların alışılmış düzeninin de değiştirilmemesinin gerektiği göz önüne alındığında ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına uygun olduğu anlaşılmış olup Bölge Adliye Mahkemesince üstün yararları gereğince velâyetlerinin anneye verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocukların velâyeti yönünden davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı-davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'den alınarak ...'e verilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.