"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1191 E., 2022/2341 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/739 E., 2021/100 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların ortak üç çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin davalı erkeğin evli bir bayandan çocuğu olduğunu öğrendiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkili ile hiç konuşmadığını, her gün alkol aldığını ve eve konuşulamayacak kadar şarhoş geldiğini, herhangi bir işte çalışmamasına rağmen gayrimenkul zengini olan davalı erkeğin bankalardan kredi kullanarak mal varlığını tehlikeye attığını, müvekkilinin, davalı erkeğin davranışlarına dayanamayarak babasının evine taşınmak zorunda kaldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 750,00 TL tebdir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000 TL manevî, 20.000 TL maddî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek davaya cevap vermemiş, yargılama aşamasındaki beyanında ise, eşini ve çocuklarını sevdiğini, boşanmak istemediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin başka kadınla ilişkisi olduğu ve çocuğu bulunduğu, evinin, eşinin ve çocuklarının maddî ihtiyaçlarını yeterince karşılamadığı, eşi ve çocuklarıyla manevî olarak da ilgilenmediği, sık alkol kullandığı, davacı kadının kusurlu olduğunun usulünce ileri sürülüp ispatlanamadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalı erkeğin sabit olan eylemleri nedeniyle temelinden sarsıldığı ve davacı kadın için çekilmez hale geldiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanma yüzünden beklenen ve mevcut menfaatlerinin zarar gördüğü ve davalı erkeğin tam kusur teşkil eden eylemlerinin kadının kişilik hakkına saldırı teşkil ettiğinin değerlendirildiği, davacı kadın yararına tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, zarar gören menfaatin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi dikkate alınmak suretiyle maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kusuru bulunmayan davacı kadının çalışmadığı, herhangi bir gelirinin tespit edilemediği, tam kusurlu davalı erkeğin ise çiftçilik yaptığı dikkate alındığında davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların yaşları, evliliğin fiilen devam ettiği süre göz önüne alınarak kadın lehine yoksuluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, sosyal inceleme rapordaki tespit ve değerlendirmeler ile çocukların sosyal inceleme sürecinde velâyet konusunda alınan görüşleri birlikte değerlendirildiğinde çocukların velâyetinin annelerine verilmesinin ... menfaatlerine olacağı, çocuklarla davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasının çocukların menfaatine uygun olacağı, velâyet kendisine bırakılmayan eşin, çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranınında katılmak zorunda olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilerek baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklardan Muammer lehine aylık 350,00 TL, Zümranur lehine aylık 250,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, müvekkilinin davacı kadından daha kusurlu olduğuna ilişkin delil bulunmadığını, tanık beyanlarının yanlı olduğunu, çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, müvekkilinin hükmedilen nafaka ve tazminatları ödeme gücünün bulunmadığını, davacı kadının kusursuz olmadığını, müvekkili aleyhinde tazminata hükmedilmesini gerektirecek bir kusurunun bulunmadığını, miktarlarının yüksek olduğunu, ayrıca uygun bir tazminata karar verilmesi gerektiğini, reddedilen nafaka ve tazminat miktarları için lehlerine vekâlet ücreti verilmediğini beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat, miktarları, lehlerine vekâlet ücreti verilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) ... fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, müvekkilinin davacı kadından daha kusurlu olduğuna ilişkin delil bulunmadığını, tanık beyanlarının yanlı olduğunu, çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, müvekkilinin hükmedilen nafaka ve tazminatları ödeme gücünün bulunmadığını, davacı kadının kusursuz olmadığını ve müvekkili aleyhinde tazminata hükmedilmesini gerektirecek bir kusurunun bulunmadığını, miktarlarının yüksek olduğunu, ayrıca uygun bir tazminata karar verilmesi gerektiğini, reddedilen nafaka ve tazminat miktarları için lehlerine vekâlet ücreti verilmediğini beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat, miktarları, lehlerine vekâlet ücreti verilmemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafındanaçılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabul şartlarının oluşup oluşmadığı, velâyet düzenlemesi, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatın verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yüksek olup olmadığı, boşanmanın fer'isi niteliğindeki iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddedilen kısımları yönünden vekâlet ücreti verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... ve 176 ncı maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu ve 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 127 nci ve 129 uncu maddesi, 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 ... maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.