Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11249 E. 2023/2554 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliği içerisinde edinilen mallara ilişkin katılma alacağı davasında, davalı erkeğin anne ve babasından devraldığı malların edinilmiş mal olup olmadığı ve davacı kadının bu mallara katkı payı bulunup bulunmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin anne ve babasından devraldığı malların, miras paylaşımı niteliğinde olduğu ve edinilmiş mal sayılamayacağı, davacı kadının da bu mallara katkısının ispatlanamadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2014/661 E., 2022/196 K.

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin kazandığı tüm gelirleri davalının hesabına yatırdığını, davalının özellikle 2002 yılından sonra edindiği taşınmazlarının bulunduğunu, davalının adına kayıtlı dört adet taşınmazın bulunduğunu ileri sürerek katkı payı alacağını saklı tutarak, katılma alacağı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

2.Davacı vekili 20.09.2012 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolmadığını, davanın boşanma davası ile birlikte açıldığını ve harcının yatırıldığını, kaldı ki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan davaların belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu, eksik harcın hesaplama yapılmasının mümkün olduğundan tamamlanacağını, tefrik için yenileme dilekçesinin gerekmediğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; taşınmazların edinilmiş mal olmadığını, müvekkilinin miras yoluyla edindiği taşınmazlar olduğunu, müvekkilinin anne ve babasının malların aile arasında paylaştırılması şeklinde taşınmazların sadece kuru mülkiyetlerinin edinildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı erkek vekili tefrikten sonra 13.06.2012 tarihinde sonra sunduğu cevap dilekçesinde; tefrikten sonra davacının ayrı bir dilekçesi vermesi gerektiğini, davacının ayrı yenileme dilekçesi vermediğini, zamanaşımının dolduğunu, taşınmazların edinilmiş mal olmadığını, müvekkilinin miras yoluyla edindiği taşınmazlar olduğunu, müvekkilinin anne ve babasının malların aile arasında paylaştırılması şeklinde taşınmazların sadece kuru mülkiyetlerinin edinildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

1.Dava, boşanma davası ile birlikte açılmış olup boşanma dava dosyasından 10.11.2010 tarihinde tefrik edilmiştir.

2.Mahkemenin 04.12.2021 tarihli ve 2012/280 Esas ve 2012/844 Karar sayılı kararı ile, boşanma kararının 20.01.2011 tarihinde kesinleştiği, 10.11.2010 tarihinde tefrik edilen edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin davanın tefrik işlemleri yapılarak 11.05.2012 tarihinde yenilendiği, davanın bir yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 11.05.2012 tarihinde açıldığı, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde mal rejiminden kaynaklı davaların açılması gerektiği, tefrik edilen davanın boşanmanın kesinleşmesinden itibaren bir yıl geçtikten sonra 20.01.2012 tarihine kadar yenilenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19.12.2013 tarihli ve 2013/5859 Esas, 2013/19482 Karar sayılı ilamı ile, davanın boşanma dava dilekçesiyle birlikte ve talep tutarından harcı yatırılmak suretiyle açıldığı, Sarıyer Aile Mahkemesinin 2008/939 Esas sayılı dosyasında 10.11.2010 tarihli yargılama oturumunda mal rejiminin tasfiyesine ilişkin isteğin tefrikine karar verildiği, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra tefrik işlemleri gerçekleştirilerek yeni dosya numarasını aldığı, dava tarihinin tefrik işlemlerinin gerçekleştirildiği tarih değil, mal rejimine ilişkin isteğin dile getirildiği ve harcının yatırıldığı boşanma davasının açıldığı 08.10.2008 tarihi olduğu; davanın katılma alacağı istemine ilişkin ve zamanaşımı süresinin de on yıl olduğu belirtilerek kararın bozulmasına, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 2542 parsel 1 nolu bağımsız bölümün 1/2 hissesinin 18.08.1992 tarihinde davalı erkek adına evlenmeden önce satın alındığı, davalı erkeğin kişisel malı olduğu; 4433 ada 6 parsel 6 nolu bağımsız bölümün davalı erkeğin annesi adına 05.03.1980 tarihinde satın alındığı, daha sonra 08.10.2002 tarihinde intifa hakkı annede kalmak üzere davalı erkeğe satış yoluyla devredildiği; 2542 parsel 1 nolu bağımsız bölümün davalı erkeğin babası adına 02.07.1987 tarihinde satın alındığı, daha sonra 31.05.2007 tarihinde intifa hakkı babada kalmak üzere davalı erkeğe satış yoluyla devredildiği; 1155 ada 65 parsel 17 nolu bağımsız bölümün kooperatif adına kayıtlı iken 27.05.1997 tarihinde yapılan tahsis işlemi bağımsız bölümün davalı erkeğin anne ve babası adına kaydedildiği, daha sonra 23.12.2002 tarihinde intifa hakkı anne ve babada kalmak üzere davalı erkeğe satış yoluyla devredildiği; kooperatif kayıtlarına ulaşılamadığı, davalı erkeğin anne ve babası tarafından yapılan devirlerin bağış olmayıp bedeli ödenerek satın alındığının davacı kadının ... ve inandırıcı delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; karşılıklı güvene dayanan ve ... boyu süreceği düşünülen evlilik birliği içerisinde tarafların aralarında yaptıkları yatırımlarla ilgili resmi yazılı sözleşmeler yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin nişanlandıkları dönemden evlilik birliğinin devamı süresince üst düzey yönetici olarak çalıştığını, tüm kazancını davalıya verdiğini dosyadaki tanık anlatımları ve banka kayıtlarıyla da ispatlandığını, müvekkilinin eşine duyduğu ... ile hareket ettiğini, ... niyetinin davalı tarafından suiistimal edildiğini ve evlilik süresince davalı tarafından müvekkili adına kayıtlı bir mal bırakılmamak saikiyle hareket edilerek edinilen tüm mal varlığının davalı adına tescil edilmiş olduğunu, Mahkemece eksik inceleme neticesinde adalete ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini; dosyada dinlenen tüm tanıkların taraflar arasında evlilik öncesi Sarıyer'deki evin birlikte alındığının açık ve net olarak ifade edildiğini, Mahkemece tanık beyanlarının soyut beyanlar olması nedeniyle dikkate alınmayacağı belirtilmiş ise de, evlilik ilişkisinin niteliği gereği tanık beyanlarının önemle dikkate alınmasını gerektiğini, tanık beyanlarından da görüleceği üzere müvekkilinin birlikte oldukları süre boyunca birliğin gerektirdiği şekilde ... duygusuyla hareket ederek tüm kazancını davalıya gönderdiğini, taşınmazın alımına ve diğer tüm giderlere davalıdan çok daha yüksek oranda katkısı olduğunu, davalının dahi taşınmazın alındığı tarihte müvekkil ile davalı adına alındığını açık olarak kabul ettiğini; davalının annesinin ısrarları ile anne ve baba adına tescil ettirildiğini; kooperatif kayıtlarına ulaşılamadığından müvekkili ve davalının kooperatife hissedar oldukları ve taşınmazın üyelere tahsis işlemi yapılmadan önceki dönemi tapu kayıtlarında görülmediğini, ancak davalının kooperatif kaydının taraflar adına yapıldığını kabul ettiğini; 09.05.1997 tarihindeki vekâletnamenin haklılıklarının ispatı olduğunu; dosyada mevcut banka kayıtları ile 2000 yılından itibaren müvekkilinin yıllar içinde davalıya gönderdiği paraların toplam karşılığı 252.000,00 USD olduğunun sabit olduğunu, 2000 yılından önce müvekkili tarafından elden verilen paralarda bu rakam içinde olmadığını, banka hesapları ve tanık beyanları ile müvekkilinin evlendikleri günden itibaren tüm gelirini davalı eşine verdiğinin sabit olduğunu; müvekkilinin evli kaldığı onca yıl içinde üzerine kayıtlı tek bir gayrimenkul ya da menkul mal varlığı olmadığını, müvekkil tarafından davalının banka hesaplarına evlilik birliği süresince gönderilen ve evlilik birliği giderlerini aşacak şekilde adeta davalının zenginleşmesine sebep olan ödemelerin dosyada ki rapor doğrultusunda yalnızca aile ihtiyaçları için yapılan ödemeler olarak değerlendirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu; müvekkilinin alınan taşınmazlara hiçbir katkısının olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 2002 yılından sonra alınan taşınmazların davalının kişisel malı olduğu yönündeki Mahkeme kararı hakkaniyete ve usule aykırı olduğunu; dosya kapsamındaki raporların da dayanaktan yoksun olduğunu, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, itirazları doğrultusunda yeniden bir rapor alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmalık, kişisel mal-edinilmiş mal ayrımı ve ispatı ile talep edilen alacağın niteliği noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 ... maddesi, 438 ... maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 ... maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 ... maddesi, 235 ... maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 ... maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, davacının dava dilekçesinde katkı payı alacağı hakkı saklı kalmak üzere sadece katılma alacağı isteminde bulunduğu, 01.01.2002 tarihinden sonra davalı erkek adına edinilen taşınmazlar her ne kadar kanuni karine gereğince edinilmiş mal ise de, tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davalının anne-babasının çocuklarına malvarlıklarını devrederek ölmeden önce mirası paylaştırdıklarının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.