"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/107 E., 2022/1557 K.
DAVA TARİHİ : 21.02.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/156 E., 2021/164 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan redddine, kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; anlaşmalı olarak boşanma konusunda anlaşmalarına rağmen işi yokuşa sürdüğünü, çocuk sahibi olamamalarını ısrarla problem haline getirdiğini, bu nedenle suçladığını, eleştirip hakaret ettiğini, ısrarlar neticesinde tüp bebek ve aşılama tedavisi gördüklerini, eşinin çocuğunun olmamasını takıntı haline getirdiğini, ağır itham ve iftiralarda bulunduğunu, hayatında başka kadın olduğu iftirası attığını, çevresinde onur ve itibarına zarar verdiğini, cinsel hayatlarının kalmadığını, birliktelikten kaçındığını, küçük düşürücü sözler söylediğini, erkekliğine ağır sözler söylediğini, anne ve babasını ziyaret dahi etmediğini, kardeşini ceza evinden çıkarmak için hukuk dışı talepleri konusunda baskı yaptığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadını evden çıkarttığını, evin kilidini değiştirerek alt katta annesinin kullandığı dairede oturmaya mecbur bıraktığını, sonrasında dairenin aboneliklerini kapattırarak tabiri caizse kadını sokağa attığını, evden kovarak boşanma konusunda baskı yaptığını, evliliğin ilk senelerinde geçen olaylara dayanarak boşanma talep edilemeyeceğini, erkeğin öncesinde odasını ayırdığını, anne ve babasının bakımının uzun süredir kadın tarafından yapıldığını, rahatsızlıklarıyla ilgilendiğini, vefatlarından sonra da erkeğin tutum ve tavırlarının değiştiğini, evlilik birliği içinde edinilen ve müteahhide verilen taşınmazı bir arkadaşı adına tescil ettiğini, sosyal ortamlarda kadını ilk eşi olarak tanıttığını, başka kadın ile mesajlaştığını ileri sürerek davanın reddine, kadın yararına aylık 6.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal faiziyle 500.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının eşini aşağıladığı, adam mısın, insan mısın gibi şahsiyetine yönelik onur kırıcı söylemlerde bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararın hükmedilen tedbir nafakasının dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak karar tarihi itibari ile kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağını, ortak kullanılan tablete gelen maillerle aldatıldığının sabit olduğunu, erkeğin ekonomik şiddet uyguladığını, evi ... zorladığını, eve geç geldiğinin sabit olduğunu, davanın kabulü, tedbir nafakasının kaldırılması, yoksulluk nafakası talebinin reddi, kadın lehine tazminata hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine, aksi halde kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadına yüklenilen kusurların dosya kapsamında ispatlandığı, bu nedenle erkeğin davasının kabulünün doğru olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin davanın kabulüne yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince davanın kabulü ile kadına yüklenilen kusurlar yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince, kadına yüklenen kusurların gerçekleştiği, erkeğin de müşterek konutun aboneliklerine iptal ettirerek kadını evden ayrılmaya zorladığı, ihtarname göndererek kadını anlaşmalı boşanmaya zorladığı, ekonomik şiddet uyguladığı, güven sarsıcı yazışmalar yaptığına ilişkin vakıaların, dinlenilen tutarlı ve somut tanık anlatımları, ihtarname ve yazışma içerikleri ile kanıtlandığı bu nedenle bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenilmesi gerektiği, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarının niteliğine göre de, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının hafif, erkeğin ise ağır derecede kusurlu olduğu, bu nedenle kusurun gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, erkeğin kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin boşanma nedeniyle zedeleneceği, çalışmayan ve düzenli gelire sahip olmayan kadının ihtiyaç içerisinde olduğu ve boşanma sonrasında yoksul duruma düşeceği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasının hatalı olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihinden 07.11.2019 tarihine kadar aylık 3.000,00 TL, 07.11.2019 tarihinden itibaren boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile birlikte kadın yararına 50.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadın yararına 80.000,00 TL maddî ve 80.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Dava erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının tam kusurlu olduğunun ispatlandığı, erkeğe kusur olarak yüklenilen fiillerden sonra birlikte yaşamın devam ettiği dolayısıyla affedilen vakıaların kusur olarak yüklenilemeyeceğini, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka şartlarının oluşmadığı gibi miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürülerek; kararın kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tüm dosya kapsamından erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı, ortak kullanılan tablete gelen maillerle aldatıldığının sabit olduğunu, evden kovduğu, sokağa attığı, boşanmaya zorladığının anlaşıldığı bu nedenle davasının reddine karar verilmesi gerektiği, kadına yüklenilen kusurların ise gerekçesinin olmadığı, kadının boşanmaya neden olan kusurunun ispatlanmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte az kusurlu bulunması halinde itiraz hakkının değerlendirilmediği, tedbir nafakasının miktarının az olduğu gibi, yoksulluk nafakasının da toplu verilmesinin hatalı olduğu gibi tedbir nafakasına kıyaslandığında 25 yıllık evliliğe karşı 3 yıllık bir süreye karşılık geldiğini, erkeğin anne ve babasına baktığı için çalışma ortamından uzaklaştığı ve artık çalışamaz hale geldiği, erkeğin belirlenen kusurlarına göre tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, az kusurlu bulunması halinde davaya itiraz hakının değerlendirilmesinin doğru olup olmadığı, davanın kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat nafaka miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde hiçbir geliri olmadığını belirterek boşanma sonucunda aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince kadın tam kusurlu bulunarak nafaka talebinin reddine karar verilmiş, hükmün kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, hükmün kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kusurların gerçekleştiği, erkeğin de müşterek konutun aboneliklerini iptal ettirerek kadını evden ayrılmaya zorladığı, ihtarname göndererek kadını anlaşmalı boşanmaya zorladığı, ekonomik şiddet uyguladığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerçekleşen kusur durumuna göre de erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek kadının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüyle davalı kadın yararına toptan 50.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuştur. 4721 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince yoksulluk nafakasının, toptan veya durumun gereklerine göre aylık irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, kusurun niteliği, evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücü ve isteklerinin göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Somut olayda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evliliğin süresi dikkate alındığında yoksulluk nafakası yükümlüsünün, yoksulluk nafakasını uygun miktarda ve aylık irat şeklinde ödemesi yönünde hüküm kurulması gerekirken, yeterli gerekçe ve gerektirici sebepler gösterilmeksizin nafakanın toptan ödenmesine karar verilmesi somut olay bakımından isabetli bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası ile maddî tazminat yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.