"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2018/510 E. ve 2018/538 K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, kararın 22.01.2019 tarihinde kesinleştiğini, taraflar arasında evlilik birliği boyunca yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğunu, boşanma kararında ve boşanma protokolünde, tarafların mal rejiminden kaynaklı hak ve alacaklarının tespitinin yapılmadığını, davacının mal rejiminden kaynaklı hiçbir alacağından feragat etmediğini ve davalı ile anlaşmaya varılmadığını, davacının mal rejiminden kaynaklanan alacaklarının davalı tarafından da bugüne kadar ödenmediğini, evlilik birliği boyunca tarafların birikimlerinin davalı tarafça haksız şekilde kendi uhdesinde tuttulduğunu, tarafların boşanmalarına ilişkin kararda tasfiyeye ilişkin bir hüküm bulunmadığını iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL katılma alacağının boşanma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davacının taleplerinin dürüstlük kurallarına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında, davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak talebi olmadığını beyan ettiğini ve bu doğrultudaki mahkeme kararının kesinleştiğini iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmanın ferileri; velâyet, nafaka, maddî tazminat, manevî tazminat olsa da tarafların anlaşmalı boşanma davasında mal rejimi ve kişisel eşya alacaklarına ilişkin hususlarında düzenlenmesini talep etmeleri halinde mahkemece verilmiş olan anlaşmalı boşanmaya ilişkin hükmün bu hususlar yönünden de kesin delil niteliğinde olacağı, taraflar arasında görülen boşanma dava dosyasının incelenmesinde; tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak kişisel eşya, değer artış payı, katılım alacağı talebi bulunmadığı ve bu kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, işbu davanın görülebilmesi için daha önce açılmış ve kesin hükme bağlanmamış olan bir karar bulunmamasının gerekli olduğu, ancak dava konusu talep ile ilgili tarafları ve konusu aynı daha önceden görülmüş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunduğu anlaşıldığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, davanın görülmesine engel kesin hüküm söz konusu olmadığı, anlaşmalı boşanma ilamının hüküm kısmında katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı, mal rejiminden doğan alacak, ziynet eşyası ve sair hak ve alacak talepleri olmadığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesine veya katılma alacağına ilişkin verilen bir karar olmadığı, kesin hüküm nedeniyle davanın reddinin hatalı olduğu, taraflar arasında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir protokol olmadığı, davacının mal rejimi alacağından feragat etmediği ya da davalı ile sulh olmadığı, boşanma kararında boşanmanın mali sonuçları ve mal rejiminin tasfiyesinin hükme bağlanmadığı, boşanma davasının görülmesinin ve protokolün hazırlanması aşamalarının tamamen davalının kontrol ve tasarrufu altında gerçekleştirildiği, kararda hükmedilen karşı taraf yararına vekâlet ücretinin de avukatlık asgari ücret tarifesine aykırı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların boşanmalarına ilişkin ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2018/501 E., 2018/538 K. sayılı kesinleşen kararıyla protokolün ve ilaveten duruşmada alınan beyanların tarafların hür iradesiyle imzalandığı, protokol hükümlerinin ve alınan beyanların boşanma kararında yer aldığı, mal rejiminin tasfiyesi bakımından protokol ve mahkeme huzurunda bildirilen beyanlar ile taraflar arasında düzenleme yapıldığı hususunda tereddüt bulunmadığı, davacı tarafından boşanma davasında mal rejimine ilişkin beyanda bulunulduğu, mahkeme içi ikrarla taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili düzenleme yapıldığı, 4721 sayılı Kanunu'nun 2 inci maddesinde "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz", 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 29 uncu maddesinde de “Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar.” şeklindeki düzenlemeler karşısında mahkemece yazılı gerekçe ile karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi karar tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesi nazara alınarak aleyhe vekâlet ücreti takdirinde de bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf itirazının esastan reddine dair verilen kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tarafların arasındaki mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine yöneliktir. Uyuşmazlık, ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2018/501 E., 2018/538 K. sayılı ilamında mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme yapılıp yapılmadığı ve bu hükmün, dava konusu talep ile ilgili kesin hüküm teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanunu'nun 2 inci maddesi, 166 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası, 202 inci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 inci maddesi, 225 inci maddesi, 6100 sayılı Kanunu'nun 29 uncu maddesi, 114 üncü maddesi, 369 uncu maddesi, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmanın fer'îleri; velâyet, nafaka, maddî tazminat, manevî tazminat olsa da tarafların anlaşmalı boşanma davasında mal rejimi ve kişisel eşya alacaklarına ilişkin hususlarında düzenlenmesini talep etmeleri halinde mahkemece verilmiş olan anlaşmalı boşanmaya ilişkin hükmün bu hususlar yönünden de kesin delil niteliğinde olacağı, taraflar arasında görülen boşanma dava dosyasının incelenmesinde; tarafların birbirlerinden karşılıklı olarak kişisel eşya, değer artış payı, katılım alacağı talebi bulunmadığı ve bu kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, işbu davanın görülebilmesi için daha önce açılmış ve kesin hükme bağlanmamış olan bir karar bulunmamasının gerekli olduğu, ancak dava konusu talep ile ilgili tarafları ve konusu aynı daha önceden görülmüş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararının bulunduğu anlaşıldığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmişse de somut olayda; tarafların kesinleşen mahkeme kararı ile boşandıkları, taraflar arasındaki mal rejiminin boşanma davasının açıldığı tarihte sona erdiği, tarafların ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 22.01.2019 tarihinde kesinleşen kararıyla boşanma konusunda anlaştıkları, taraflar arasında düzenlenen 10.10.2018 havale tarihli protokolün ikinci maddesinde ve yine tarafların mahkemece yapılan 10.10.2018 tarihli celsede alınan beyanlarında; katkı payı, eşya, katılma alacağı talepleri olmadıkları şeklinde beyanda bulundukları, bu beyanların kendilerini bağlayacağı, tek taraflı bu beyanlardan dönülemeyeceği, tarafların boşanmalarına ilişkin kararda da tarafların bu beyanlarının yazılı olduğu, 4721 sayılı Kanunu'nun 2 inci maddesi ve 6100 sayılı Kanunu'nun 29 uncu maddesi hükümleri gereği davacının imzalı beyanının mal rejiminden kaynaklanan haklardan feragat anlamına gelecek şekilde yorumlanmaması gerektiği şeklindeki iddiasının açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabulü gerektiği ve belirtilen nedenle davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken usulden reddine karar verilmesi doğru değil ise de hüküm sonucu itibariyle doğru olduğundan ve yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin ve hükmünün değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanunu'nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere; davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibariyle doğru olan İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birinci bendinin hükümden tamamen çıkartılmasına, yerine "Davacının davasının esastan reddine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün ve gerekçenin bu yönden DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.