Logo

2. Hukuk Dairesi2022/4833 E. 2023/2074 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun belirlenmesi, tazminat ve nafaka miktarları, ziynet alacağı ve vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına ve usule uygun olduğu değerlendirilerek, davalı erkeğin boşanma davasına ilişkin temyiz talebi reddedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1704 E., 2022/411 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekilleri Av. ... vd.

DAVA TARİHİ : 31.05.2018 - 25.06.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kilis Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/218 E., 2020/21 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı karşı davacı kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 02.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen 02.05.2023 günde taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen ziynet alacağının toplam miktarı 104.872,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı karşı davalı erkeğin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Davacı karşı davalı erkeğin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı karşı davacı kadın ile müvekkilinin karakterlerinin huylarının uymadığını, davalı karşı davacı kadının ağır takıntı rahatsızlığının bulunduğunu, sohbet esnasında söylenen sözlere dahi farklı anlamlar yükleyerek müvekkiline bağırdığını, ağır sözler söylediğini, hakaret ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin müvekkiline evlilik süresince fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilinin elinden altınlarını aldığını, sürekli evden kovduğunu, evde tek başına bıraktığını, baba evine bıraktığını, hakaret ettiğini, annesinin ve babaannesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığını, müvekkilinin ailesini istemediğini, davacı karşı davalı erkeğin ortak çocuk ile ilgilenmediğini, müvekkilini kandırıp baba evine gönderdiğini, geri almaya gelmediğini, evliliğin birinci ayında müvekkilinin altınlarının elinden alındığını, davacı karşı davalı erkeğin annesine teslim edildiğini iddia ederek, davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine, tarafların 4721 sayılı Türk Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini, fazlaya ilişkin hakkı saklı olarak ziynet bedeli olarak şimdilik 1.000,00 TL'nin davacı karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili 07.10.2019 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere bilirkişi raporunda belirtilen 104.872,00 TL ziynet bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalı erkekten alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı karşı davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, babaannesinin aile birliğine müdahalesine izin verdiği, eşine değer vermediği hususlarının sabit olduğu, buna karşın davalı karşı davacı kadına yönelik takıntı rahatsızlığı olduğu iddiasının tanık anlatımları ile somut olarak desteklenmediği gibi Adli Tıp Kurumundan alınan rapor uyarınca davalı karşı davacı kadının rahatsızlığının bulunmadığının belirlendiği, davacı karşı davalı erkeğin tanık beyanlarında geçen davalı karşı davacı kadının yemek yapamadığı, çocuğa bakamadığına ilişkin kusura ise davacı karşı davalı erkek tarafından dayanılmadığı, davacı karşı davalı erkeğin diğer iddialarının da ispatlamadığı gerekçesi ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı karşı davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davalı karşı davacı ziynet alacağı davası yönünden ise; davalı karşı davacı kadının tanıklarının, davalı karşı davacı kadın en son eve geldiğinde ziynetlerin üzerinde olmadığını, barışma görüşmelerinde karşı tarafın altınları vermediklerini, zaten sahip çıkamıyordu dediklerini, erkeğin zincir var verelim, 50.000,00 TL verelim dilekçesini versin dediğini ifade ettiklerini, davacı karşı davalı erkeğin tanığı ...'in de altınların çeşitli sebeplerle satıldığını, hatta en son altın kemerin davacı karşı davalı erkeğin annesinden alıp satıldığını beyan ettiğini belirterek, ziynet eşyalarının davalı karşı davacı kadında olmadığının ispatlandığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu Şükran...'nın velayetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, davalı karşı davacı kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir ve 500,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı karşı davacı kadın yararına 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata, davalı karşı davacı kadının ziynet alacağı davasının kabulü ile 104.872,00 TL'nin ıslah tarihi olan 07.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının takıntı hastalığının bulunduğunu, müvekkilini sevmediğini her konuşmasında beyan ettiğini, intihar etmeye meyilli olduğunu, bu hususların tanık beyanları ile ispat edildiğini, davalı karşı davacı kadının altınları giderken yanında götürdüğünü, dava konusu edilen ziynet kadar düğünde ziynet takılmadığını, davalı karşı davacı kadının birinci dereceden akrabalarının yanlı tanık beyanları kapsamında hüküm kurulduğunu, karşı tarafın iddia ettiği şekilde ziynetlerin bozdurulup ev ve araba alınması durumunda ise taraflar arasında görülen derdest mal rejimi davasında bu malların yarısının davalı karşı davacı kadına verilerek mükerrer ödemeye sebep verileceğini, mahkemece davalı karşı davacı kadının nafaka ve tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen reddedilen kısım için vekalet ücretine hükmedilmediğini, müvekkilinin hiç bir kusurunun ispatlanmadığını, nafaka ve tazminat kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, miktarların fahiş olduğunu belirtilerek, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar, vekalet ücreti ile ziynet alacağı davası yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı İlk Derece Mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davalı davacı kadın yararına tazminat ve nafaka, ortak çocuk için hükmedilen nafakanın koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile fer'î taleplerinin kabulü ve reddi halinde ayrı vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi ve 182 ... maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 352 nci ve 362 nci maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkeğin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı karşı davalı erkeğin ziynet alacağına yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davacı karşı davalı erkeğin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.