Logo

2. Hukuk Dairesi2022/5010 E. 2023/620 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile erkek yararına tazminata hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı davaların kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri ve iştirak nafakası yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

İlk Derece Mahkemesince, kadının davasında verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı-davalı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı-davalı ... vekili Av. Sümeyra Kaya ve karşı taraf davalı-davacı ... vekili Av. ....geldiler. Gelenlerin sözlü açıklaması dinlendi işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek davacı-davalı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan diğer yönlere ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, tarafların sürekli kavga ettiğini, davalı davacı kadının müvekkiline karşı agresif davranışlar sergilediğini, küfür ve hakaret ettiğini, evlilik birliği devam ederken başka erkeklerle görüştüğünü, hatta eski nişanlısı ile görüştüğünü, 1.5 yıl süren evlilik hayatında sürekli ayrılıklar yaşandığını, bu durumun davalı davacı kadının ilgisiz ve sorumsuz tavırlarından kaynaklandığını, davalı davacı kadının sürekli annesinin evine gittiğini, doğum yaptıktan sonra sürekli olarak annesinin yanında kaldığını, evlilik birliği boyunca davalı davacı kadının müvekkiline karşı tehdit, hakaret ve iftira niteliğinde davranışlarda bulunduğunu, günde 3 paket sigara içtiğini, hiçbir sebep yokken ortak haneden ayrıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, davalı-davacı kadının iddialarının asılsız olduğunu, davalı davacı kadının kendi ailesine dahi saygısızca davrandığını, insanları aşağılayan, agresif ve insanları küçük gören kişilik özelliklerine sahip olduğunu, müvekkilinin maaşının büyük bir kısmını davalı davacı kadının sigara parasına harcadığını beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, davacı-davalı erkeğin kendisini darp ettiğini, küfür ve hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, eski nişanlısı ile iletişim halinde olduğunu ancak bunun arkadaşlık ilişkisini aşmadığını, sadakatsizliğin söz konusu olmadığını, asıl sadakatsiz olanın davacı davalı erkek olduğunu belirterek ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafkasına, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, davacı davalı erkeğin müvekkilinin rızası hilafına tüm ziynetlerini sattığını, evin kirasını ödemediğini, bu nedenle ortak hanenin tahliye edildiğini, müvekkilinin istememesine rağmen ortak evin davacı-davalı erkeğin annesinin evine çok yakın bir yere taşındığını, taşınılan bu evin gecekondu niteliğinde olduğunu, dolaplar dahi olmayan, taş zemini bulunan ıssız bir bina olduğunu, davacı-davalı erkeğin evin temel geçim masraflarını karşılamaması nedeniyle 5 aylık hamile olan müvekkilinin annesinin yanına gitmek zorunda kaldığını, bir süre sonra geri dönmesine rağmen davacı davalı erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin sezeryan ile doğum yapmak zorunda olduğu hususunun doktorlarca beyan edilmesine rağmen, davacı-davalı erkeğin bunu kabul etmemesi nedeniyle, müvekkilinin doğum yapabilmek amacıyla annesinin evine gittiğini, doğum masraflarının müvekkilinin ailesi tarafından karşılandığını, davacı davalı erkeğin doğuma gelmediği gibi müvekkiline "orada kal gelme" dediğini, çocuk doğduktan sonra da müvekkili ve çocuk ile ilgilenmediğini, maddî manevî destek olmadığını, müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, kapının önüne koyduğunu, başka bir kadın ile aldattığını, tehdit ve hakaret ettiğini, müvekkilinin ailesine de hakaret ettiğini, borçlandığını, evden kovduğunu, müvekkilini ve ortak çocuğu istemediğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara yıllık artış uygulanmasına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davalı-davacı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu belirterek, birleşen davadaki iddialarını tekrarla açtıkları davanın kabulü ile davacı-davalı erkeğin davasının reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı erkeğin, amcasının oğlunun vefatı sebebi ile ...'e giden eşine bir daha gelme dediği, icra takibine sebep olacak şekilde borçlandığı, davalı-davacı kadının ise ekonomik durumlarına rağmen günlük bir paketten fazla olmak üzere sigara içtiği, hatta bakkala 800,00 TL sigara parası borçlandığı, önceki nişanlısı ile görüşerek güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu belirtilerek, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu ...'in velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl TÜFE oranında arttırılmasına, davalı-davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, davalı davacı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, davacı davalı erkek yararına 2.000,00 TL maddî, 2.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı davacı-kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin iddia ettiği hususların ispatlanmadığı, müvekkilinin tüm iddialarının tanık beyanları ile ispat edildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı davalı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğu, asıl sadakatsiz olanın davacı davalı erkek olduğunu, müvekkilinin kusuru ispatlanmadığından davacı davalı erkeğin davasının reddedilmesi gerektiği, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatların usul ve yasaya aykırı olduğu, müvekkili yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesi gerektiği, iştirak nafakasının yetersiz olduğu belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı erkeğin eşinin sezeryan ile doğumuna rıza göstermediği, doğumda yanında bulunmadığı, doğum giderlerini karşılamadığı gibi doğum sonrasında eş ve çocuğunu görmeye dahi gitmediği ve ihtiyaçlarını karşılamadığı, evliliğin devamı süresince ev kiralarını ödemeyerek aileyi sık sık ev değiştirmeye yönelttiği, kazancından çok borçlanarak çok sayıda icra takibine maruz kaldığı, düzenli gelir getirici ... bulup, bulduğu işlerde sebat etmeyerek ailenin ekonomik sıkıntısını gidermek için sorumlu davranmadığı, bir yakınının cenazesi için ... iline gitmek zorunda kalan eşinin yanında yer almadığı gibi gidersen bu eve dönemezsin dediği ve annesi ile giden kadının erkeği araması üzerine ona eve dönme dediği, buna karşı davalı davacı kadının ise eşinin uyarılarına ve ailenin ekonomik sıkıntı içerisinde olmasına rağmen hamilelik süresi de dahil aşırı sigara tüketimine devam ettiği, eski nişanlısı ile iletişimini arkadaşça da olsa sürdürerek eşinin güvenini sarstığı gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirilerek 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmayan davalı- davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davalı-birleşen dosya davacısı kadının zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildirilerek yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, davalı davacı kadının kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile davacı davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davalı davacı kadın yararına her yıl TÜFE oranında arttırılmak üzere aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı davacı kadın yararına 15.000,00 maddî, 15.000,00 manevî tazminata, davalı- davacı kadının sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili tarafından İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu, asıl kusurlu olanın davalı davacı kadın olduğu, davalı-davacı kadının sadakatsiz olduğu, müvekkiline hakaret ettiği, sürekli ayrı yaşadıkları, kök ailesinin evine gittiği, birlik görevlerini yerine getirmediği, sürekli sigara içtiği, davalı-davacı kadının tanıklarının anlatımlarının çelişkili olduğu, görgüye dayalı olmadığı, davalı-davacı kadının tamamen kusurlu olduğu, müvekkili aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi, davalı-davacı kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile davacı-davalı erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı, 174 üncü ve 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-davalı erkek vekilinin kadının boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı-davalı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyizlerinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Suat'dan alınarak Nurgül'e verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.