"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2015 E., 2022/253 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi
SAYISI : 2015/266 E., 2021/1070 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne kararın kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı davacı kadın vekili tarafından istenilmekle ; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı davacı ... ile vekilleri gelmedi. Karşı taraf temyiz eden ... ... vekili Av. ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle ; taraflar arasında daha önceden ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde görülen boşanma davasının red ile sonuçlandığı, tarafların 3 yıl geçmesine rağmen tekrar bir araya gelmediği iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı karşı davalı erkek vekili cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının 10 yıl önce gerçekleştiğini iddia ettiği olayları ileri sürüp maddî ve manevî tazminat talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, karşı davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, boşanma sebebinin öğrenilmesinden sonra 6 ay ve her halde 5 yıl içerisinde dava açılmasının zaruri olduğunu, ... 2. Aile Mahkemesinin 2005/1187 esas sayılı dosyası üzerinden davalı karşı davacı kadına nafaka ödediğini, iddialarının asılsız olduğunu belirterek, müvekkili yararına 200.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı tarafından açılan davanın müvekkilinin kusuru bulunmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, taraflar arasındaki evlilik birliğinin sona erdiğini ancak bunun davacı karşı davalı erkeğin kusurlu davranışlarının sonucu olduğunu, davacı karşı davalı erkeğin başka bir kadınla ilişkisi olduğunu, müvekkiline fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, defol git dediğini, kovduğunu, evin kilidini değiştirdiğini, evin aboneliklerini iptal ettirdiğini, müvekkilini usulsüz işlemlerle borçlu gösterdiğini, hakkında icra takibi yapılmasına sebebiyet verdiğini, bilgisi dışında adres kaydını değiştirdiğini, iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 400.000 TL maddî, 200.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili ikinci cevap ve karşı davaya ilişkin cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, karşı dava dilekçesinde iddia ettikleri hususların tamamıyla doğru olduğu, karşı tarafın soyut inkardan öteye geçmediğini belirterek, karşı dava dilekçesinde yer alan taleplerini tekrar etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında daha önceden görülen boşanma davasının reddedildiği, ret kararının 17.11.2011 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihinden sonra tarafların bir araya gelmediği ve 3 yıllık sürenin dolduğu, reddedilen boşanma davasının davacı karşı davalı erkek tarafından açılmak sureti ile fiili ayrılık yaratıldığı, ayrıca davacı karşı davalı erkeğin ortak konuttaki eşyaları davalı karşı davacı kadının yan dairede oturan kızının evine taşıyarak ortak konutu boşaltarak kilidini değiştirdiği böylelikle de boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı karşı davalı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin dördüncü fıkrası, davalı karşı davacı kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı karşı davacı kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 200.000,00 maddî, 150.000,00 manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, yıllar önce meydana geldiği iddia edilen olayların boşama davasında kusura esas alınamayacağı, 6 aylık ve 5 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğu, davalı karşı davacı tarafın kötü niyetli, maddî kazanç sağlamak için hareket ettiğini, gerekçeli kararda müvekkiline yüklenen kusurların gerçekleşmediğini, davalı karşı davacı kadının 2005 yılında evi terk ettiğini, müvekkiline tazminat ödenmesi gerekirken bu hususta mahkemece hüküm kurulmadığını, takdir edilen tazminatların fahiş olduğunu, davalı karşı davacı kadın yararına daha önceden hükmedilen 1.000,00 TL nafaka olmasına rağmen aylık 3.000,00 TL nafakaya hükmedilmesinin de mümkün olmadığı, mükerrer nafakaya hükmedildiği, nafakanın kaldırılması gerektiği belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat talebi hususunda hüküm kurulmaması, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında daha önceden görülen ve retle sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların tekrar bir araya gelmediği, fiili ayrılık döneminde ispatlanan kusurlu bir davranışın olmadığı, davacı karşı davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, davalı karşı davacı kadının boşanma davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında olmasına rağmen, 166 ıncı maddenin birinci fıkrası uyarınca kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı, bu haliyle davacı karşı davalı erkeğin, kadının boşanma davasına yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu, ancak erkeğin asıl boşanma davasında verilen boşanma kararı istinaf edilmeksizin kesinleştiği, boşanma davası açılmakla ayrı yaşamakta haklı olan kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca tedbir nafakası verilmesinin ve miktarının yerinde olduğu, buna karşın İlk Derece Mahkemesince infazda tereddüte neden olacak şekilde nafakanın başlangıç tarihi ve önem nafakası ile tahsilde tekerrüre neden olmama hususunun yazılmadığı, bu haliyle erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu, davalı karşı davacı kadın yararına hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının yasal koşullarının oluştuğu, miktarının da yerinde olduğu, ancak davalı karşı davacı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminatın tarafların ekonomik ve sosyal durumu ile hakkaniyet ilkesi nazara alındığında çok olduğu, davacı karşı davalı erkek tarafından dilekçeler aşamasında manevî tazminat talep edilmesine rağmen bu hususta olumlu, olumsuz hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu ancak davacı karşı davalı erkek yönünden manevî tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin davalı karşı davacı kadının boşanma davası yönünden istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı karşı davalı erkeğin asıl boşanma davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleştiğinden karşı davada boşanma yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı karşı davalı erkeğin tedbir nafakasına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile davalı karşı davacı kadın lehine verilen tedbir nafakasının daha önce kesinleşen önlem nafakası davasında verilen nafakadan dolayı tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla dava tarihi olan 06.05.2015 tarihinden itibaren davacı karşı davalı erkekten alınarak, davalı karşı davacı kadına verilmesine, davacı karşı davalı erkeğin, tazminat miktarlarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı karşı davacı kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata, davacı karşı davalı erkeğin talep ettiği manevî tazminat hususunda hüküm kurulmamasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile davacı karşı davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, davacı karşı davalı erkeğin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarının yanında, bölge adliye mahkemesi tarafından tedbir nafakası talebi yerinde görüldüğü belirtilmesine karşın aleyhlerine hüküm kurulduğu, İlk Derece Mahkemesince tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren hükmedilmesine rağmen, bölge adliye mahkemesince dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedildiği, tedbir ve yoksulluk nafakasının fahiş olduğu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığı, tazminat miktarlarının da fahiş olduğu, mükerrer nafakaya hükmedildiği, müvekkilinin lehine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilerek kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlar, tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi, reddedilen manevî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; bölge adliye mahkemesince maddî ve manevî tazminat miktarının düşürülmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı karşı davalı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğunu, davacı karşı davalı erkeğin profesör ünvanına sahip tıp doktoru olduğunu aylık gelirinin 30.000,00 TL olduğunu, paranın alım gücünün geçen zaman zarfında azaldığını, müvekkilinin davacı karşı davalının istemi üzerine evliliğin başında dükkanını kapattığını, İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğunu belirterek, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı, davalı karşı davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, miktarı ile tedbir nafakasının başlangıç tarihi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı karşı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı karşı davalı erkek vekilinin ise temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Adnan'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.