Logo

2. Hukuk Dairesi2022/5549 E. 2023/883 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur durumu, velayet, nafaka miktarı ve kişisel ilişki tesisi konularında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun yüksek yararı gözetilerek daha yüksek iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği ve babalık duygularının tatmini için daha kapsamlı bir kişisel ilişki tesisi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek kararın iştirak nafakası ve kişisel ilişki yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1569 E., 2022/348 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ... vd.

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 25.02.2019-02.02.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Beykoz 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/160 E., 2021/250 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı-davalı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davacı-davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ve vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözü dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2018 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocuklarının olduğunu, erkeğin, kadına psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, baskıcı olduğunu, kadına ve ailesine hakaret ettiğini, kadının ailesini istemediğini, birlik görevini ihmal ettiğini, kadını tehdit ettiğini, borçlandırdığını, ortak konutu terk ettiğini, iddia ederek asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte tahsil edilmek üzere 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminat ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 43.000,00 TL ziynet alacağının bedel olarak iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili birleşen davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen davanın süresinde açılmadığını, tarafları, konusu aynı olan asıl boşanma dosyasının halen derdest olduğunu ve derdestlik itirazında bulunduklarını, birleşen davanın öncelikle bu yönden reddi gerektiğini, birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu ve erkeğin, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, aile mahremiyetini ihlal ettiğini, kadına, ekonomik, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, kadına ve kadının ailesine hakaret ettiğini, kadını tehdit ettiğini, iddia ederek birleşen boşanma davasının reddini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusuru olmadığını, kadının erkeğe iftira attığını, erkeğin bilgisi olmadan tayin talebini iptal ettirdiğini, boşanmak istemediğini, davanın reddini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının, aile içerisinde kalması gerekenleri başkaları ile paylaştığını, eşinin bilgisi olmadan tayin talebini iptal ettirdiğini, birlikte yaşamaktan kaçındığı, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, küçük düşürücü davranışlarda bulunduğunu, erkeğin ailesine kötü davrandığını, ortak çocuğun doğumu ve sağlık sorunları gibi önemli bilgileri erkek ile paylaşmadığını, ailesini ortak konuttan kovduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte tahsil edilmek üzere 50.000,00 TL maddî tazminat ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, eşinin bilgisi olmadan tayin talebini iptal ettirdiği, birlikte yaşamaktan kaçındığı, ortak çocuğun doğumu ve sağlığı ile ilgili önemli konuları eşi ile paylaşmadığı, erkeğin ise birlik görevlerini ihmal ettiği, hamile olan eşine gereken ilgi ve desteği göstermediği, kadına karşı asabi davranışlar sergilediği, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, karşılıklı dava dilekçelerinden dayanılan diğer vakaların ise ispatlanamadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi gereği boşanmalarına, her ne kadar kadın tarafından derdestlik itirazında bulunulmuşsa da erkeğin kendi iddia ve talepleri doğrultusunda açtığı dava için kadının açtığı davanın derdestlik oluşturmayacağı, kadının bu yöndeki itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle her iki davanın birleştirilerek görülmesine karar verildiği, ortak çocuğun yaşı, anne sevgisine muhtaç olduğu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında her ayın birinci ve üçüncü cumartesi günleri ile bu cumartesi günlerinin ertesi günü olan pazar günleri sabah saat 11:00'den akşam saat 18:00'e kadar, dini bayramların ikinci günü sabah saat 11:00'den akşam saat 18:00'e kadar anne yanından alınarak süre bitiminde velâyet görevini taşıyan anne yanına bırakılmak ve masrafları baba tarafından karşılanmak üzere kişisel ilişki kurulmasına, taraflar ayrı şehirlerde yaşadığı için annenin, babanın gelemeyeceği hafta sonları ara karar ile bağlı kalmaması açısından babanın kişisel ilişki kurulan hafta sonlarında gelip gelmeyeceğini bir hafta öncesinden anneye bildirmesine, annenin babanın bu konuda bildirim yapacağı telefon numarasını ve bu numaradaki değişiklikleri baba ile paylaşmasına ve bu konuda iletişimde bulunmak için telefon numarasını açık tutmasına, her hafta salı ve perşembe günü saat 16:00 ile 17:00 saatleri arasında görüntülü arama sureti ile baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, annenin bu saatlerde babanın ulaşabileceği telefon numarasını babaya bildirmesine ve bu saatlerde numaranın hazır ve açık tutulup ortak çocuğun hazır bulundurulmasına, çocuğun bu saatlerde uykuya dalması gibi sebeplerle görüntülü görüşme sağlanamadığı takdirde gecikmeksizin aynı gün içerisinde çocuğun hazır olduğu saatin babaya bildirilmesine ve görüşmenin sağlanmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları dikkate alınarak ortak çocuk yararına dava tarihinden karar tarihine kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden karar kesinleşinceye kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakası ve 650,00 TL iştirak nafakası, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası taleplerinin ayrı ayrı reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu dikkate alınarak tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile 38.718,60 TL'nin dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı, birleşen davanın süresinde açılmadığı ve birleşen davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, reddi gerektiği, eksik inceleme ile karar verildiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, nafakanın arttırım miktarı yönünden de hüküm kurulması gerektiği, ziynet alacağı davasının reddedilen kısmı yönünden erkek yararına vekâlet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararda kusur belirlemesinin hatalı yapıldığı ve hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak asıl davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması nedeniyle erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, velâyet düzenlemesinin isabetli olmadığı, ortak çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin az olduğu ve yatılı kişisel ilişki tesis edilmesi gerektiği, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının, tarafların ekonomik durumları dikkate alındığında fazla olduğu ve ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velâyet, kişisel ilişki, ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, tanık beyanları dikkate alındığında, tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, tarafların eşit kusurlu olduğu, her iki davanın kabulüne karar verilmesinde, eşit kusurlu olan tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmesinde, boşanmakla yoksulluğa düşmeyecek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, velâyet düzenlemesinin ve kişisel ilişki düzenlemesinin usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında, ortak çocuk lehine takdir edilen nafakaların miktarlarının yerinde olduğu gerekçesi ile, taraf vekillerinin tüm istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayır ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle; birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakalar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, velâyet, kişisel ilişki, ortak çocuk yararına hükmedilen nafakalar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı, maddî tazminat, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı ve ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 323 üncü ve 324 üncü maddeleri, 335 inci ve devam maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası. Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 4 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.İlk Derece Mahkemesince velâyeti anneye verilen ortak çocuk 2019 doğumlu ... ile baba arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş, erkek tarafından kişisel ilişki süresine yönelik istinaf talebinde bulunulmuş, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesi tarafından erkeğin bu yöndeki istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; velâyeti anneye verilen ortak çocuk 2019 doğumlu ... ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, çocuğun şu an ki yaşı da gözetildiğinde yetersiz kaldığı anlaşılmaktadır Kişisel ilişki düzenlenirken, çocuğun üstün yararının yanında, analık ve babalık duygularının tatmin edilmesine ve geliştirilmesine de özen gösterilmelidir. Çocukla ana baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç, çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilâmlar maddî anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Bu bakımdan, babalık duygularını tatmine elverişli, çocuğun da baba sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, yatılı olacak şekilde daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakasının miktarı ve kişisel ilişki düzenlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının iştirak nafakasının miktarı ve kişisel ilişki düzenlemesi yönünden BOZULMASINA,

3.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin İmran'dan alınıp İlyas'a, 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin de İlyas'tan alınıp İmran'a verilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.