Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6022 E. 2022/10617 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasına bağlı olarak açılan karşı davada, edinilmiş mallara ilişkin tasfiye ve birleşen davaya konu taleplerin reddine ilişkin kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının gerekçesinde, delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, hangi delile neden üstünlük tanındığının anlaşılamadığı ve Anayasa'nın 141/3. maddesi ile HMK'nın 297. maddesine aykırı şekilde gerekçesiz hüküm kurulduğu gözetilerek karar bozulmuş, birleşen davanın ise Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yoluna tabi olması nedeniyle dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından karşı davada tasfiyeye konu araç ve birleşen dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Davacı-davalı erkeğin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Somut olayda mahkemece, delillerin ve alınan bilirkişi raporlarının yazılarak hükmün gerekçe bölümünün oluşturulması, gerekçe olarak kabul edilemez. Mahkemece, gerekçede yazılı delillerin hangisine neden üstünlük tanındığı anlaşılamamakta yani delillerin tartışılmadığı ve değerlendirilmediği görülmektedir.

Hemen belirtmek gerekir ki; T.C. Anayasa'sının 138 ve 141/3 maddeleri gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388/1-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.

Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (..., .../ ..., .../ ..., ...; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.

Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

Az yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu'nun 19.06.1991 ... ve E:323, K:391; 10.9.1991 ... ve E:281, K:415; 25.9.1991 ... E:355, K:440; 19.04.2006 ... ve E:2006/4-142, K:229; 05.12.2007 ... ve E:2007/3-981, K:936; 23.01.2008 ... ve E:2008/14-29, K:4; 19.03.2008 ... ve E:2008/15-278, K:254; 18.06.2008 ... ve E:2008/3-462, K:432; 21.10.2009 ... ve E:2009/9-397, K:453; 24.02.2010 ... ve E:2010/1-86, K:108; 28.04.2010 ... ve E:2010/11-195, K:238; 22.06.2011 ... ve E:2011/11-344, K:436 sayılı kararlarında da, benimsenmiştir. Nitekim, 07.06.1976 ... ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde yer ... “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.

Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK.nun 297. (Mülga HUMK'nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine HMK.nun 27. maddesinin (HUMK'nun 73.m) 2. bendi “c” bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının “Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini” de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.

Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.

O halde mahkemece yapılacak iş; taraflarca sunulan tüm delilleri birlikte her bir talebi ayrı ayrı değerlendirmek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nun 297. (Mülga HUMK'nun 381, 388 ve 389.) ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır. Eksik incelemeyle gerekçesiz şekilde hüküm kurulamaz.

2-Davacı-davalı erkeğin birleşen davaya yönelik temyiz dilekçesinin incelemesine gelince;

Bölge Adliye Mahkemeleri 5325 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 25. ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulmuş ve Adalet Bakanlığının 07.11.2015 tarihli, 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan kararı uyarınca tüm yurtta 20.07.2016 tarihinde göreve başlamışlardır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar istinaf yoluna tabidir.

Dosyanın incelenmesinde; birleşen dava, 28.09.2021 tarihinde açılmış olup asıl ve karşı davaya yönelik yapılan bozma işleminden sonra birleştirilmesine karar verilmiş ve birleşen dava hakkında ilk 09.12.2021 tarihinde nihai karar verilmiştir. Birleşen dava, asıl ve karşı davadan bağımsız, ... bir davadır.

Tarafların temyizi üzerine dosya Dairemize gelmiş ise de; birleşen dava hakkında 20.07.2016 tarihinden sonra 09.12.2022 tarihinde nihai karar verildiğinden ilk derece mahkemesince verilen karar istinaf incelemesine tabii olup, bölge adliye mahkemesince istinaf incelemesi yapılması gerektiğinden, ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmek üzere birleşen dosyanın mahalli mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün karşı dava yönünden yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre karşı davaya yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE, karşı dava yönünden işbu kararın tebliğinden itibaren 15 ... içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20.12.2022 (Salı)