Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6088 E. 2023/4417 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında katkı payı ve katılma alacağı taleplerine ilişkin yargılamada, mahkemenin gerekçeli kararının fiziki dosyadaki hali ile UYAP sistemindeki halinin farklı olması nedeniyle kararın anlaşılabilirlik ve denetlenebilirlik ilkesine uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin dosya kapsamında fiziken bulunan gerekçeli kararı ile UYAP sistemi üzerinde kayıtlı gerekçeli kararının gerekçe kısmında farklılıklar bulunması ve iki farklı gerekçeyle hüküm kurulmasının mümkün olmaması, hükmün anlaşılabilirlik ve denetlenebilirlik niteliğine aykırı olması gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1447 E., 2022/855 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/275 E., 2020/63 K.

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İskenderun Devlet Hastanesi'nde çalıştığını, 2005 yılında emekli olduğunu, davalı-davacının halen cami imamı olarak aktif olarak çalıştığını, tarafların yaptıkları tasarruflarla 3129 parsel sayılı taşınmazı (bahçe) 01.01.1999 tarihinde davalı-davacı adına satın aldıklarını, 1999 yılında bahçede zemin katı yaparak kiraya verdiklerini, zikredilen bahçenin satın alınmasında müvekkilinin önemli katkısının olduğunu, müvekkiline ait bütün altınların satıldığını, bahsedilen bahçede binanın birinci ve ikinci katlarının 2004 yılında yapıldığını, bahçenin üzerindeki binayla birlikte piyasa değerinin 700.000,00 TL üstünde olduğunu; davalı-davacının kullandığı kamyonet cinsi Ford marka ... plaka sayılı aracın da ortak birikimle alındığını; müvekkilinin emekli olduğunda emekli ikramiyesi ile 1383 parsel 14 nolu daireyi satın aldığını, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde edinilen mal varlığının 2002 yılından önceki dönemi için katkı payı ile 2002 yılından sonra edinilen mal varlığı için mal ortaklığına müsteniden toplam 250.000,00 TL tazminat talep ettiklerini, davalı-davacının kabul etmesi halinde taraflar adına kayıtlı taşınmazlarda 1/2 pay oranında hissedar-malik olarak çözüme razı olduklarını belirterek davanın kabulü ile 250.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; müvekkilinin hemşire olarak çalışarak aldığı ziynet eşyaları ve düğünde takılan altınlarının tamamı satılarak sıfır araba kampanyasına katıldığını, bu aracın hiç kullanılmadan satılarak elde edilen para ile 3129 parsel sayılı taşınmazın alındığını, artan para ile yeniden araç alındığını, müvekkili adına edinilen taşınmazın müvekkilinin emekli ikramiyesi ile alındığını ileri sürmüştür.

3.... kadın vekili 19.02.2019 tarihli dilekçesinde; müvekkiline ait satılan altınların iki metre zincir (150 gr), bir gerdanlık (20 gr), 10 gr'lı dört adet bilezik, 20 gr'lık dört adet bilezik, 15 gr'lı dört adet bilezik ile 3'er gr altı adet yüzük olduğunu, 21.166,77 TL emekli ikramiyesi, ilaveten 1.732,85 TL olmak üzere toplam 22.889,62 TL emeklilik nedeniyle müvekkiline ödeme yapıldığını, müvekkili adına edinilen taşınmazın 45.000,00 TL'ye açıklamıştır.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davanın haksız ve mesnetsiz açıldığını, davacı-davalının haklarının zamanaşımına uğradığını, davacı-davalının hak iddia ettiği 3129 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin kişisel malı olduğunu, 01.01.2002 tarihinden önce alındığını, edinilmiş mallara katılma rejiminin dışında olduğunu, davacı-davalının altınlarını sattığı iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin kendi imkanları ve kardeşlerinin desteğiyle taşınmazı satın aldığını ve binasını yaptırdığını, davacı-davalının katkısının bulunmadığını, müvekkili adına kayıtlı olan taşınmazın toplam değerinin boşanmadan sonra yapılan iyileştirmelere rağmen en fazla 200.000,00 TL civarında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; tarafların evlilik birliği içinde ... adına 1383 parsel 14 nolu bağımsız bölümü satın aldıklarını, evin değerinin yarısı üzerinde müvekkilinin hakkının olduğunu, müvekkili adına kayıtlı bulunan ... plaka sayılı aracında aynı şekilde evlilik birliği içerisinde ve 01.01.2002 tarihinden sonra alındığını, araç üzerinde davacı-davalının bir hakkı varsa bunun mahsubuyla fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL katılma alacağının yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava yönünden, 3129 parsel sayılı taşınmaz ile üzerindeki yapı ve aracın evlilik birliği içerinde alındığı, 3129 parselin 1993 yılında satı alındığı, daha sonra üzerine binanın yapıldığı, zemin ve birinci katının taraflar arasında mal ayrılığı rejimin geçerli olduğu dönemde tamamlandığı, bu taşınmazın alımında davacı-davalının ziynetlerinin kullanıldığı, ayrıca evlilikleri süresince davacı-davalının hemşire olarak çalışıp 2005 yılında emekli olduğu anlaşıldığından katkı oranının %50 olarak değerlendirildiği, ikinci katın 2005 yılında yapılmış olduğu bu kat yönünden katılma alacağı olduğu, aracın ise 2009 yılında satın alındığı, boşanma davası açıldığı tarihte mevcut olduğu, davacı-davalının araç yönünden katılma alacağı olduğu, bilirkişi raporları doğrultusunda davacı-davalının 66.228,00 TL katılma alacağı, 92.864,42 TL katkı payı alacağının bulunduğu; karşı dava yönünden ise, 1338 parsel 14 nolu bağımsız bölümdün 28.11.2005 tarihinde satın alındığı, satın alınırken davacı-davalının emeklilik ikramiyesinin bu taşınmazın alınmasında kullanıldığı, emeklilik ikramiyesinin kişisel mal olan kısmı taşınmazın edinem değerinden düşüldükten sonra davalı-davacının 21.495,50 TL katılma alacağı olduğu, karşı davada yalnızca araç yönünden mahsup def'inden bulunulduğundan Mahkemece resen mahsuba gidilmediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile, 66.228,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, 92.864,42 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı-davalının fazlaya ilişkin talebinin reddine; karşı davanın kısmen kabulü ile, 21.495,50 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, davalı-davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin öncelikle usul ve yasaya, dosya ve delil durumuna uygun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılmadan ve rapora karşı itirazları değerlendirilmeden karar tesis ettiğini, bilirkişi Av. ... tarafından sunulan bilirkişi raporunda dosyada birçok eksikliğin olduğu ve bu söz konusu eksiklikler giderilmeden rapor düzenlenmeyeceğinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemenin bilirkişinin yapmış olduğu tespit ve değerlendirmeleri dikkate almadan ve eksiklikleri tamamlanmadan başka bir bilirkişiden rapor aldırdığını, bu bilirkişi raporunda müvekkili adına kayıtlı bulunan 3129 numaralı parsel üzerinde bulunan zemin ve 2 kattan oluşan evin ikinci katının boşanma kararından sonra yapıldığını, bilirkişinin hesaplama yaparken 2005 yılını baz alarak hesaplamada yanlışlık yaptığını, 3129 parsel sayılı taşınmazın 1999 yılında satın alındığının bilinmesine rağmen bu taşınmazın hesaplamaya dahil edilmesinin doğru olmadığını, yine bina ve parselin değerinin bütün olarak ele alınması gerekirken bilirkişinin ek raporunda parselin değer+zemin ve birinci kat için hesaplama yaptığını, bunun yanında bilirkişinin bu defa ikinci katı değerlendirirken yeniden arsa değerinin tamamını ikinci katın bina değerini ilave ederek hesaplama yaptığını, arsa değerinin hesaplamaya iki defa dahil edildiğini, bilirkişinin değer hesaplamasına dayanak oluşturacak emsal taşınmaz ve rayiç değer araştırmasını dahi yapmadığını, ayrıca davacının katkı payı alacağı davasını ispatlayamadığını, dosyada dinlenen davacı tanıklarının aile bireyi olduğundan dolayı taraflı tanıklık yaptıklarını, yine davacının en son çalıştığı kurumdan emekli olduğu tarihin. emekli ikramiyesi miktarının ve ikramiyenin ödendiği tarihinin tespiti gerekirken bu hususların araştırılmadığını, bilirkişinin kendi hayat tecrübesine dayanarak dava konusu taşınmaz ve taşınır alımında davacının yarı yarıya katkısı olduğu düşüncesiyle karara dayanak raporu hazırladığını, davacının her ne kadar altınlarını satarak katkı sağladığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını ispatlayamadığını, dosyada dinlenen tanıkların dahi davacının ne kadar altını olduğunu bilmediğini ve altınların ne için bozdurulduğunu da görmediklerini, davacının evliliğinin hiçbir aşamasında altınlarını satmadığını ve bedelini de müvekkiline vermediğini, bu vakıaların sabit delil olarak kabulünün hatalı bir yaklaşım olduğunu, karşı dava yönünden de kısmen kabul kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin katılma alacağının tespit edilenden çok daha fazla olmasına rağmen taşınmazın değerinin düşük tespit edilmesinin müvekkilinin mağduriyetine neden olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Mahkemenin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu İlk Derece Mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece usul ve yasaya, dosya ve delil durumuna uygun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bir bilirkişi raporu aldırılmadan ve rapora karşı itirazları değerlendirilmeden karar tesis ettiğini, hükme esas alınan raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişi Av. ... tarafından sunulan bilirkişi raporunda dosyada birçok eksikliğin olduğu ve bu söz konusu eksiklikler giderilmeden rapor düzenlenmeyeceğinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen Mahkemenin bilirkişinin yapmış olduğu tespit ve değerlendirmeleri dikkate almadan ve eksiklikleri tamamlanmadan başka bir bilirkişiden rapor aldırdığını, bu bilirkişi raporunda müvekkili adına kayıtlı bulunan 3129 numaralı parsel üzerinde bulunan zemin ve 2 kattan oluşan evin ikinci katının boşanma kararından sonra yapıldığını, bilirkişinin hesaplama yaparken 2005 yılını baz alarak hesaplamada yanlışlık yaptığını, 3129 parsel sayılı taşınmazın 1999 yılında satın alındığının bilinmesine rağmen bu taşınmazın hesaplamaya dahil edilmesinin doğru olmadığını, yine bina ve parselin değerinin bütün olarak ele alınması gerekirken bilirkişinin ek raporunda parselin değer+zemin ve birinci kat için hesaplama yaptığını, bunun yanında bilirkişinin bu defa ikinci katı değerlendirirken yeniden arsa değerinin tamamını ikinci katın bina değerini ilave ederek hesaplama yaptığını, arsa değerinin hesaplamaya iki defa dahil edildiğini, bilirkişinin değer hesaplamasına dayanak oluşturacak emsal taşınmaz ve rayiç değer araştırmasını dahi yapmadığını, ayrıca davacının katkı payı alacağı davasını ispatlayamadığını, dosyada dinlenen davacı tanıklarının aile bireyi olduğundan dolayı taraflı tanıklık yaptıklarını, yine davacının en son çalıştığı kurumdan emekli olduğu tarihin. emekli ikramiyesi miktarının ve ikramiyenin ödendiği tarihinin tespiti gerekirken bu hususların araştırılmadığını, bilirkişinin kendi hayat tecrübesine dayanarak dava konusu taşınmaz ve taşınır alımında davacının yarı yarıya katkısı olduğu düşüncesiyle karara dayanak raporu hazırladığını, davacının her ne kadar altınlarını satarak katkı sağladığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını ispatlayamadığını, dosyada dinlenen tanıkların dahi davacının ne kadar altını olduğunu bilmediğini ve altınların ne için bozdurulduğunu da görmediklerini, davacının evliliğinin hiçbir aşamasında altınlarını satmadığını ve bedelini de müvekkiline vermediğini, bu vakıaların sabit delil olarak kabulünün hatalı bir yaklaşım olduğunu, karşı dava yönünden de davacı-davalının aldığı emekli ikramiyesinin ve miktarı tespit edilmeden, ... adına satın alınna taşınmazın edinme değeri de belirlenmeden hesaplama yapıldığını, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kesin hüküm bulunup bulunmadığı, davacının taşınmazın edinilmesine katkısının olup olmadığı ve katkı oranının doğru belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (i) bendi, 115 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 297 ve 298 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Somut olayda, dosyada yapılan incelemede, İlk Derece Mahkemesinin dosya kapsamında fiziken bulunan gerekçeli kararı ile UYAP sistemi üzerinde kayıtlı gerekçeli kararının gerekçe kısmında, paragraf sayısı, sayfa sayısı ve içerik olarak farklılıklar olduğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, iki farklı gerekçeyle hüküm kurulması mümkün olmadığından anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte tek bir gerekçe içerecek şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı-davacı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.