"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/209 E., 2021/287 K.
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davanın ve ziynet alacağı davasının ayrı ayrı reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı yapılması ... erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden ... ... ile vekilleri Av. ..., Av. ... Emre ..., Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2000 yılında evlendiğini, evliliklerinin ilk günlerinden bu yana sürekli tartıştıklarını ve evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkemece yapılan 19.10.2001 tarihli duruşmada; davacı erkek alınan beyanında; dava dilekçesini tekrar ettiğini, kadına nafaka vermeyi kabul ettiğini, anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
2.... erkek vekili birleşen davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen davada dayanılan vakaların gerçek olmadığını, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini, derdestlik sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın, Mahkemece yapılan 19.10.2001 tarihli duruşmada alınan beyanında; boşanmayı kabul ettiğini belirtmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2000 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, erkeğin, hakaret ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, tehdit ettiğini, alkol kullandığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 10.000,00'TL tedbir nafakası, 10.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 20.000,00 TL tedbir nafakası, 20.000,00 TL yoksulluk nafakası, 2.000.000,00 TL maddî tazminat, 2.000.000,00 TL manevî tazminat, kadına ait olan ve erkeğin uhdesinde kalan ziynetlerin aynen iadesine, mümkün olmaması durumunda ise aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 18.06.2002 tarihli ve 2001/885 Esas ve 2002/813 Karar sayılı kararı ile, tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 15.01.2020 tarihli 2019/8067 Esas 2020/186 Karar sayılı kararı ile davanın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) ikinci kitabında düzenlendiği, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde, aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakma görevinin, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunu'nun 2 ... maddesi hükmü uyarınca o yerdeki asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu, somut olayda; Mahkemece verilen karardan sonra yargı çevresinde aile mahkemesi kurulduğu, davanın görevli ve yetkili aile mahkemesine devredilmek üzere hükmün bozulması gerektiği, kabule göre de; erkek tarafından 14.06.2001 tarihinde açılan boşanma davasında, mahkemece tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği ve gerekçeli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre usule uygun şekilde tebliğe çıkarılmadan, hükmün kesinleştirildiği, erkek tarafından geçen ... süreye rağmen kararın usule uygun şekilde tebliğe çıkarılmamasının 4721 sayılı Kanunu'nun 2 ... maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğu ve bu süre içinde tarafların birlikte yaşamaya devam etmesi, tarafların ortak çocukları 12.09.2003 doğumlu Eylül ve Efe'nin dünyaya gelmiş olmasının tarafların boşanma iradesinden vazgeçtiğini gösterdiği, bu bakımdan kararın oluşmasından sonra ... süre tarafların birlikte yaşamaya devam etmeleri olgusunun hükmün sonucuna etkili olduğu, gerçekleşen bu duruma göre boşanma iradelerinin samimi olmadığının anlaşıldığı ve tarafların boşanmalarına ilişkin hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Dairemizin bozma ilamı gereği Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.2020 tarih ve 2020/205 E., 2020/172 K. Sayılı kararı ile davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine ve taraflarca müracaat edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Küçükçekmece Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, Küçükçekmece 9. Aile Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tarafların 20.10.2010 tarihinde evlendikleri, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 18.06.2002 tarih, 2001/885 E. 2002/813 K. sayılı ilamı ile tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, Dairemizin 15.01.2020 tarihli 2019/8067 Esas 2020/186 Karar sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verildiği, dinlenen tanık beyanlarında, Mahkemece verilen ilk karardan sonra birleşen dava açılana kadar tarafların birlikte yaşadıklarının beyan edildiği,12.09.2003 doğumlu iki ortak çocuklar olduğu, bu haliyle boşanma iradelerinden vazgeçtikleri vicdani görüşünün hasıl olduğu, Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/885 E. 2002/813 K. sayılı kararının usule uygun şekilde tebliğe çıkarılmadan taraflarca kalemde tebliğ alınarak mahkeme tarafından kesinleştirme işlemi yapıldığından kesinleştirme işleminin usulsuz olduğu, belirtilen sebeple erkeğin asıl boşanma davasının kesinleştiğine dair iddialarına itibar edilmediği gerekçesiyle asıl dava dosyası bakımından davanın reddine, birleşen dava dosyası bakımında ise erkeğin, fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ve tehdit ettiği, pavyona gittiği gece geç saatlerde geldiği ve başka bir kadınla dans ederek ... sarsıcı davranışlar sergilediği, bu durumun dinlenen tanık beyanları, mesaj kayıtları, sağlık raporu ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, her ne kadar kadın tarafından dava dosyası arasına ses ve görüntü kayıtları sunulmuşsa da bu kayıtların hukuka aykırı olarak elde edilmesi sebebiyle hükme esas alınmayacağı gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların ergin olamaları sebebiyle kadının, velâyet ve iştirak nafakası talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadının gelirinin olmadığı, erkek adına 35 adet taşınmaz kaydı bulunduğu, vergi kayıtlarının incelenmesinde, 2018 yılı için beyan edilen 252.992,42 TL kira geliri olduğu, banka hesap hareketlerinin de bu hususu destekler nitelikte olduğu, her ne kadar ara kararla kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmişse de aradan geçen zaman, enflasyon artışı, paranın alım gücünün düşmesi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına karar kesinleşinceye kadar aylık 6.000,00 TL tedbir nafakası, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 6.000,00 TL yoksulluk nafakası, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi, evlilikte geçen süre dikkate alınarak kadın yararına 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davası yönünden yapılan incelemede ise dosya içerisindeki mevcut deliller dikkate alındığında kadının iddia ettiği ziynet alacağını tanık beyanı, belge, fotoğraf ile ispatlayamadığı anlaşıldığından ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, zira taraflar arasında daha önceden görülen ve boşanmaları yönünden verilen kesinleşmiş bir mahkeme kararının mevcut olduğu, Mahkemece tarafların boşanmaları yönünden verilen ilk kararda tebligatların usulüne uygun olarak yapıldığı ve kararın usule uygun olarak kesinleştirildiği, tebligat parçası üzerinde yapılan imza incelemesinde, imzanın kadının eli ürünü olduğunun da tespit edildiği, kadının bunu inkar etmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, asıl davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadın yararına tazminata ve nafakaya hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; her iki dava ve fer'ileri yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarlarının tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında çok az olduğu, ziynet alacağı davasının ispatlanmasına rağmen reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminat miktarları üzerinden kadın yararına nispi vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken maktu vekâlet ücreti takdire edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarı, ziynet alacağı davası ve vekâlet ücreti yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma ve ziynet alacağı davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın reddi ve birleşen davanın kabulü, kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının olup oluşmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakası miktarlarının yeterli olup olmadığı, ziynet alacağı davasının reddinin ... olup olmadığı ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 ... maddesi, 438 ... maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 ... maddesi, 220 nci, 222 nci, 226 ncı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 ... ve 51 ... maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesi, 326 ıncı maddesi
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı- davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 ... maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un "hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile yoksulluk nafakası miktarları yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Ali'den alınarak Uğur'a verilmesine,
İstek halinde temyiz peşin harcının yatıran davalı-davacıya geri verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 ün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.