Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6619 E. 2023/3132 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile tedbir nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı, erkek yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller, tarafların iddia ve savunmaları ile hukuk kuralları değerlendirildiğinde, yerel mahkemenin kusur belirleme, maddi ve manevi tazminat ile tedbir nafakasına hükmetme yönündeki kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2019/1744 E., 2022/721 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/774 E., 2019/435 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kısmen kabulüne ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı davalı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden ... ... ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilini aldattığını, ortak konut içersinde bir iletişiminin olmadığını, hakaret edip aşağıladığını, küçük düşürdüğünü, müvekkiline yok gibiymiş gibi davrandığını, ölümle tehdit ettiğini, baskı ve şiddet uyguladığını, 2012 yılından beri ayrı yattığını, eve gelip atölye olarak da kullandığı ve aynı zamanda yattığı odayı kitlediğini, müvekkilini temizlik için dahi odaya girmesine izin vermediğini odadan çıkmak zorunda kaldığında tuvelete bile giderken kulağına büyük kulaklık taktığını, iletişim kurmadığını, bazen de eve hiç gelmediğini, evin tüm odalarının hatta tuveletin anahtarını bile çantasında taşıdığını, erkeğin eşyalarını koyduğu yerleri unuttuğunu bu durumda gece bile olsa müvekkilini uyandırıp yerlerini sorup bağırdığını, evde hırsız var diye bağırdığını, müvekkilini suçladığını, erkeğin kendi kendine sinirlenip bağırıp eşyaları fırlattığını bu esnada da dışarıdan komşuların duyacağı şekilde " vurma imdat" diye bağırdığını, hatta bir kere müvekkilinin bahçede olduğunu bilmediğinden müvekkili komşu ile konuşurken de aynı şekilde davranması üzerine bu duruma komşuların da şahit olup şaşırdıklarını, müvekkilinin göğsünde kist bulunduğunu, erkeğin kadına gelip "kanserin nasıl inşallah rahim kanseri de olursun" dediğini, davalının eve maddî katkısının bulunmadığını, evin giderlerini müvekkilinin karşıladığını, taraflar arasında son beş yıldır cinsel, duygusal ve sosyal paylaşım olmadığını, evlendiklerinden beri cinsel ilişkinin gerçekleşmediğini, müvekkilinin bunu eşinin şeker hastası olduğuna yorduğunu, ancak bir kaç ay önce müvekkilinin erkeğin çantasında cinsel içerikli ilaçlar bulduğunu, böylece erkeğin kendisini aldattığını anladığını, bunun üzerine dikkat eden müvekkilinin erkeğin gizli gizli telefonla konuştuğunu da fark ettiğini, eve misafir geleceği gün 4 yıldır evin duvarında asık olan müvekkilin resminin erkek tarafından duvardan indirilip yaptığı diğer bir tabloyu astığını ve o gün komşulardan öğrendiğine göre eve bir kadın ile erkeğin geldiğini ve bahçede yiyip içtiklerini, kadının bu sırada işte çalıştığını, 23.10.2017 tarihinde müvekkilinin evde olmadığı bir gün müşterek hanedeki bütün eşyaları toplayarak evi terk ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, olmazsa 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı davacı erkek vekili asıl davaya cevap dilekçesinde ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı davalı kadının müvekkiline zaman zaman manevî ve fiziksel şiddet uyguladığını, "sen onursuz bir erkeksin, aşık olduğum erkek olan ikinci kocamla seviştiğim bu yatakta yatmaman gerekir onurluysan" demek suretiyle şeref ve haysiyetiyle oynadığını, bu olaydan sonra müvekkilinin yataklarını ayırdığını, resim atölyesinde yatıp kalkmaya başladığını ve bu yüzden hastalandığını, davacı davalı kadının sürekli tehditvari tavırlar içerisinde olduğunu bu nedenlerle evi terk etmek zorunda kaldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, talep ve dava etmiştir.

2.Davalı davacı erkek vekili 17.06.2019 tarihli islah dilekçesi ile manevî tazminat talebini 100.000,00 TL, maddî tazminat talebini de 100.000,00 TL olarak ıslah ettiğini bildirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 10/12/2009 yılında evlendikleri, her ikisinin de ikinci evliliği olduğu, evlilik birliğinin getirdiği sorumlulukları paylaşamadıkları, bireysel hayatlarına devam ettikleri, müşterek hanede ayrı yaşam alanları olduğu, davacı kadının ilk evliliğinden olan çocuğun davalı erkek tarafından istenmediği, kadının erkek üzerinde hem ev hayatında hem sosyal hayatında baskı kurmaya çalıştığı, erkeğin eşine karşı ilgisiz olduğu, sürekli tartıştıkları, kadının erkeği evden kovduğu, her ne kadar erkeğin zina ettiği, kadının erkeğe şiddet uyguladığı iddia edilmiş ise de bu iddialar dosya kapsamına sunulan deliller değerlendirildiğinde her iki tarafın da iddiasını ispat edemediği, yapılan değerlendirilmede tarafların kusurunun eşit olduğu, evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, müşterek evlilikte taraflar, toplumsal ve hukuki olarak korunmaya değer bir fayda kalmadığı, kadının ekonomik olarak hayatını idame ettirdiği, boşanma kararı ile yoksulluğa düşmeyeceği, kadın tarafından zina sebebine dayalı dava açılmış ise de, yargılama aşamasında davalının zina eylemini gerçekleştirdiğine dair iddiaların ispat edilemediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen erkek ve kadının eşit kusurlu olduğu tespit edildiğinden maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davacı davalı kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının reddine, tarafların karşılıklı davalarının kabulü tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, davacı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamı ve sunmuş oldukları deliller kapsamında erkeğin zinasının sabit olduğunu, bu nedenle zina sebebine dayalı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bunun yanında reddedilen zina sebebine dayalı davaları yönünden erkek yararına vekâlet ücreti verilemesinin usule aykırı olduğunu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunu müvekkilinin kusurunun olmadığını, müvekkili yararına nafaka ve tazminat koşullarının oluştuğunu mahkemece eksik inceleme sonucu hüküm tesis edildiğini, sms ve telefon kayıtlarının dikkate alınmadığını belirtilerek, reddedilen zina sebebine dayalı davası, kusur belirlemesi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri ve vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, kadının psikolojik sorunları olduğunu evlenirken müvekkilinden sakladığını, iddia ettikleri hususların dosya kapsamı ile sabit olduğunu, kadının FETÖ'den meslekten atılan biriyle görüşme demesine rağmen görüştüğünü ve ona destek verdiğini, bu kişiyle telefon görüşmelerini mahkemenin tespit etmediğini, geç vakitlere kadar kadının erkek arkadaşları ile telefonda konuştuğunu, kadının gönül ilişkisi bulunmasından şüphelendiklerini, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğunu belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin zina eyleminin ispatlanmaması nedeni ile zina sebebine dayalı davanın reddinin doğru olduğu, erkeğe mahkemece kusur olarak yüklenen kadının ilk evliliğinden olan çocuğu evde istememek vakıasına kadın tarafından yasal sürede verdiği dilekçelerde dayanmadığı gibi zaten ispatlanamadığı, kadına kusur olarak yüklenen evlilik birliğinin sorumluluklarını paylaşmadığı ve bireysel hayatına devam ettiği, müşterek hanede ayrı yaşam alanı oluşturduğu, erkek üzerinde ev hayatında sosyal hayatta, baskı kurmaya çalıştığı, erkeği evden kovduğu vakıalarının dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı ile ispatlanamadığı, bu konudaki bir kısım tanık beyanlarının soyut ve genel ifadeler olduğu gibi bir kısmını da eski olayları ilişkin olup bu olguları ispatlamaya elverişli olmadığı, bu nedenle bu kusurların kadının kusurları arasından çıkarıltılmasına karar verildiği, tarafların her ikisine de kusur olarak yüklenen devamlı tartışmak eyleminin tartışma sebepleri , başlama şekilleri , zamanı bilinmeden her hangi bir tarafa kusur olarak yüklenemeyeceğinden ve somut olayda da tarafların tartışmalarının kime kusur olarak yükleneceği hususunda bir delil bulunmadığından bu kusurun iki taraftan da çıkartılması gerektiği, celp edilen erkeğin kullanığı telefon numarası ile yaptığı konuşmalar ve mesajlaşmalar incelendiğinde dosyada tam ismi bulunan G.Ç. İsimli bir kadın ile uzun ve geç saatlerde mesajlaşmaları ve konuşmalarının bulunduğu bu konuşmalarından biri 00:38 de 34 dakika süren telefon görüşmesi, biri 02:14 de mesajlaşma, biri 01:05 de 90 dakika süren telefon görüşmesi olduğu, bunun haricinde de görüşmeler ve mesajlaşmaların olduğu, buna göre erkeğin başka bir kadınla gece geç vakitlerde uzun süren telefon görüşmeleri olduğu, bu durumun güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, bu kusurun erkeğin kusurlarına eklenmesine karar verildiği, tarafların yataklarını ayırdıkları dosya kapsamından ve tarafların kabulünden sabit olduğu ancak, erkeğin, kadınla aynı odada yatmayı, kadının kendisine "sen ne biçim erkeksin aşık olduğum ikinci eşim ile seviştiğim yatakta yatıyorsun" demesi üzerine ayırdığını ve gece başında uyurken yakalaması üzerine de aynı ev içerisinde bulunan atolyede kapısı kitli yatmaya başladığını kabul ettiği, istinaf dilekçesinde ise karısının kendisine şiddet uygulaması sonucunda ayrı odada yatmaya başladığını beyan ettiği, erkeğin ayrı yatmaya başlamasını yargılamanın değişik aşamalarında değişik şekilde açıkladığı, erkek eşiyle odasını haklı bir sebebi dayanarak ayırdığını iddia ettiği ancak haklı sebebi ispat edemediği, bu durumda erkeğin müşterek hanede ayrı bir yaşam alanı oluşturarak bireysel bir yaşam sürdüğünün sabit olduğu, dinlenen tanık beyanlarına göre de erkeğin ev içinde diyolağa kapalı olduğunu vurgulamak için kulaklıkla gezdiği, evlilik birliğinin sorumlulukları içinde yer alan evin giderlerine katılmadığı, kadına ilgisiz davrandığının da sabit olduğu, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davalı erkeğin evlilik birliğinin sorumluluklarını paylaşmayarak evin giderlerine katılmadığı, kadına karşı ilgisiz davrandığı, eşi ile yattığı yatağı ayırıp , müşterek hanede atölyesinde ayrı bir yaşam alanı oluşturarak ve bu alan dışında kulağında kulaklıkla dolaşmak süretiyle kadınla iletişim kurmak istemediğini belli ettiği , bireysel bir yaşam tercih ettiği ve güven sarsıcı davranışta bulunduğunun sabit olduğu, erkeğin bu hareketlerinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil bir kusurun varlığının ispatlanamadığı, erkeğin eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği, boşanma sonucu kadının, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği ve kadın yararına maddî tazminat koşullarının gerçekleştiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre kadın yararına maddî tazminata hükmedildiği, kadının memur olarak çalıştığı, 4.435,00 TL maaş aldığı, bir evinin, 2005 model bir aracının bulunduğu, erkeğin emekli olup mevcut mali sosyal durum araştırmasına göre çalışmasına engel halinin bulunmadığı, resim kusurları de veren sergileri bulunan ressam olduğu, boşanmayla kadının yoksul duruma düşmeyeceği, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı, buna karşın 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesine aykırı olarak kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu, bu nedenle tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak dava tarihinden itibaren boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın yararına tedbir nafakasına hükmedildiği, kadın tarafından terditli olarak açılan boşanma davalarından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açtığı davanın kabulüne karar verilerek boşanma hükmü kurulmasına rağmen, zina sebebine dayalı davanın reddedilmesi nedeni ile erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile gerekçenin düzeltilmesine, davacı davalı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının reddedilen zina sebebine dayalı davası yönünden erkek yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, tarafların sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik sosyal durumları ile kusurlu hareketleri nazara alındığında müvekkili yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminatın düşük olduğu, talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini belirterek, maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu, birliğin temelinden sarsılmasında kadının tam kusurlu olduğunu, bu hususun dosyaya sunulan deliller ile sabit olduğunu, mahkemenin ses kayıtlarını ve bilirkişi raporlarını görmezden geldiğini, müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, mahkemece müvekkiline yüklenen hiçbir kusurun ispatlanmadığını, mahkemeye sundukları fotoğrafların da dikkate alınmadığını, broşür ve katalogların da hükme esas alınmadığını, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığını, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, kadının mali durumunun müvekkilinden iyi olduğunun sabit olduğunu, kadın yararına tedbir nafakası verilmesinin de usule ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, tedbir nafakası yasal koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile davalı davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 362 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Arzu'dan alınarak Mazhar'a verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.