Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6640 E. 2023/4997 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davanın kısmi dava mı yoksa belirsiz alacak davası mı olduğu, davacı vekilinin sunduğu dilekçenin ikinci bir ıslah dilekçesi niteliğinde olup olmadığı ve mahkemenin davacının ikinci ıslah talebini dikkate alarak hüküm kurup kuramayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın açıldığı tarihte belirsiz alacak davası hukukumuzda mevcut olmadığı ve davanın kısmi dava olarak nitelendirilmesi gerektiği, 6100 sayılı HMK’nın 176/2. maddesi uyarınca aynı davada tarafların sadece bir kez ıslah yoluna başvurabileceği, mahkemenin ise davacının ikinci ıslah talebini dikkate alarak hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/38 E., 2022/336 K.

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... ile vekili gelmedi. Karşı taraf davacı ... vekili Avukat ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin matematik öğretmeni olduğunu, davalının ise düzenli bir işi olmadığını, taraflar evlendikten sonra 3208 ada 36 parsel 3 nolu meskenin davalı adına satın alındığını, kirada olup aylık 550,00 TL olan kirasını davalının aldığını, tarafların oturdukları 1708 ada 38 parsel 4 nolu meskenin müştereken taraflar adına kayıtlı olduğunu, davalı adına İş Bankası'nda 170.000,00 dolar (vadeli vadesiz dolar, Euro TL ve altın olmak üzere) olduğunu, başka hesapları varsa onlara da tedbir konulması gerektiğini, müvekkilin yasa gereği eşit oranda hakkı bulunan davalı adına hesaplarda tutulan birikimlerinin tasfiye tarihindeki miktarının yarısının müvekkilinin katılma alacağı olduğunu, 3208 ada 36 parsel 3 nolu meskenin 1997 yılında alındığını, bu taşınmazın satın alınmasında müvekkilin de 1/2 oranında katkısı olduğunu belirterek; 1708 ada 38 parsel 4 nolu müşterek konutun aile konutu olarak özgülenmesini ve bu hususun ilgili tapu dairesince şerh edilmesini, tarafların mallarının tasfiyesini, malların edinilmiş mallara katılma ile ilgili mal rejimine göre paylaştırılması ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde; taşınmazın davalı erkeğin babası tarafından alındığı iddialarının doğru olmadığı, evin evlilik birliği içinde satın alındığını, davalının babasının o dönem asgari ücretle çalıştığını, davalının abisinin eşi ve çocuklarıyla birlikte yaşadıklarını, davalının abisine değil de davalıya ev alınmasının inandırıcı olmadığını, hesaptaki paraların müşterilere ait olduğu iddialarının doğru olmadığını, paraların birikim olduğunu belirterek; davalı adına kayıtlı 3208 ada 36 parsel 3 nolu meskendeki katkı payı alacağının müvekkile ödenmesini, davalı adına kayıtlı 1708 ada 38 parsel 4 nolu meskenin 1/2 hissesindeki 1/2 değer artış alacağının ve katkı alacağının müvekkilene ödenmesini, davalı adına İş Bankası Laleli Şubesi'nde bulunan tüm hesaplarındaki birikimlerinin tasfiyesi ile müvekkiline katılma alacağı olarak ödenmesini talep etmiştir.

3. Davacı kadın vekili 23.12.2013 tarihli dilekçesinde; tasfiye konusu malları açıklayarak, 708 ada 38 Parsel 4 nolu meskenin davalı adına kayıtlı 1/2 hissesindeki katkı payı/katılma ve değer artış payı alacağının, 3208 ada 36 parsel 3 nolu meskendeki müvekkilin katkı payı ve değer artış payı alacağının, davalının İş Bankası ... Şubesi'nde bulunan 1084-742985 hesap numaralı (Vadesiz Euro), 1084-711406 hesap numaralı (Vadesiz USD), 1084-756573 hesap numaralı (Altın Hesabı), 1084-759227 hesap numaralı (Vadeli Dolar) hesaplarında bulunan birikimlerinin yarısı oranında katkı payı/katılma alacağının ve değer artış payı alacağının tespitini, dava dilekçedeki talepleri gibi fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile müvekkilene ödenmesini talep etmiştir.

4. Davacı kadın vekili 24.03.2015 tarihli (9) nolu celsedeki beyanında; 3208 ada 36 parsel 3 nolu meskene ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini belirterek; 1708 ada 38 parsel 4 nolu mesken ve banka hesabı yönünden tasfiyeye karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili vazgeçmeye itiraz etmemiştir.

5. Davacı kadın vekili 27.05.2015 tarihli dilekçesinde; davalının boşanma tarihi itibariyle hesaplarında; 1.514,97 TL, 12.528,00 Euro=36.038,00 TL, 5.507,00 USD =14.547,00 TL, 50,00 XAU =5.000,00 TL, 169.736,47 USD=448.375 TL bulunduğunu, dava açarken harca esas miktarı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL olarak bildirdiklerini, harca esas miktarı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 252.730,00 TL' ye yükselttiklerini belirterek; tasfiye alacağının hüküm altına alınmasını ve faizi birlikte müvekkilene ödenmesini talep etmiştir.

6. Davacı kadın vekili 17.04.2019 tarihli dilekçesinde; katılma alacağının karar tarihine en yakın tarihteki değeri esas alınarak belirlenmesi gerektiğini, USD, Euro ve XAU değerlerinin güncel kura göre hesaplanmasının bilirkişi incelemesine ihtiyaç duyulmadan yapılabileceğini, 17.04.2019 tarihli Merkez Bankası döviz kurlarına göre, 1.514,97 TL, 12.528,00 EURO=81.518,44 TL, 5.507,00 USD =31.682,32 TL , 50,00 XAU =11.774,5 TL, 169.736,47 USD=976.510,886 TL olmak üzere toplam 1.101.486,14 TL olduğunu, müvekkilinin alacağının bu miktarın yarısı olan 550.743,07 TL olduğunu, taleplerini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 252.730,00 TL’ye ıslahla yükseltiklerini, müvekkilinin alacağının harca esas değerden yüksek olmakla, bakiye miktar için dava açacaklarını belirterek şimdilik talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.

7. Davacı kadın vekili 05.04.2022 tarihli dilekçesinde; dava dilekçesindeki toplam 150.000,00 TL alacak miktarının, 3208 ada 36 parsel 3 nolu mesken yönünden 1,00 TL, 1708 ada 38 parsel 4 nolu meskenin 1/2 hissesi yönünden 1,00 TL, banka hesapları yönünden 149.998,00 TL olduğunu; 17.04.2019 tarihli ıslah dilekçesinde banka hesaplarında bulunan alacak için ıslah yapıldığını, 149.998,00 TL olan talebin 252.728,00 TL 'ye yükseltildiğini açıklamıştır.

8. Davacı kadın vekili 30.05.2022 tarihli dilekçesinde (Mahkemenin 26.05.2022 tarihli (2) nolu celsede verdiği süreye istinaden sunulan); davanın belirsiz alacak davası olduğu, bankada bulunan USD, Euro ve altının güncel değerinin değişmiş olduğu, karar tarihine en yakın tarihte USD, Euro ve XAU kurlarını gösterir Merkez Bankası verileri ile toplam değer bulunarak bunun ikiye bölünmesi ile müvekkilinin alacak miktarı belirlenebileceğini, Merkez Bankası'nın 30.05.2022 tarihli döviz kurlarına göre, 1.514,97 TL, 12.528,00 EURO = 220.552,93 TL, 5.507,00 USD = 90.236,04 TL, 169.736,47 USD =2.781.250,88 TL olmak üzere toplam 3.093,554,82 TL olduğu, müvekkilinin alacağının bu miktarın yarısı olan 1.546.777,41 TL olduğunu, 6100 sayılı Kanun'un 107 nci maddesine göre belirlenen alacağın, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalıdan faizi ile tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; 3208 ada 36 parsel 3 nolu meskenin müvekkilinin babası tarafından satın alındığını, taşınmaz satın alındığından resmi olarak evli olduklarını, ancak nişan ve düğünün henüz yapılmadığını, bu sürede işi nedeniyle davacının Kahramanmaraş’ta olduğunu, taşınmazın alınmasına katkısı olmadığını; müvekkilinin yurtdışından mal alım-satım işi olduğunu, hesapta bulunan paranın müvekkiline ait olmadığını, müşterilerinin mal alımı için müvekkiline teslim ettikleri nakit olduğunu, davacının bu paraya da hiçbir katkısı olmadığını; davacının kendi üzerine kayıtlı mallardan bahsetmediğini belirterek; Mahkemece boşanmaya dair karar verilerek malların tasfiyesi cihetine gidilecek olması halinde, davacının taleplerinin reddine; 1708 ada 38 parsel 4 nolu meskenin bedelinin müvekkili tarafından ödenmek sureti ile 1/2'sinin davacı adına tescil ettirildiğininden davacının hissesi üzerindeki katkı alacağı ve değer artış alacağının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesini, davacı adına kayıtlı iki otomobil ile bankalardaki mevduatın ve müşterek konuttaki eşyaların nazara alınmasını ve 1/2 oranında katkı alacağının müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

1. Dava, boşanma davası ile birlikte açılmış olup 02.05.2013 tarihli (8) nolu celsede boşanma dava dosyasından ayrılmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin 17.06.2015 tarih ve 2013/371 Esas, 2015/417 Karar sayılı kararı ile, davacı vekilinin 3208 ada 36 parsel 3 nolu mesken ile ilgili taleplerinden vazgeçtikleri, davalı vekilin de vazgeçmeye itiraz etmediği, bu nedenle işbu taşınmaz yönünden vazgeçme nedeniyle reddine karar verildiği; davalı vekilinin cevap dilekçesinde, davacı kadın adına kayıtlı taşınmaz, araçlar ve banka hesabı ile ev eşyaları yönünden alacak talep edilmiş ise de, davalının bu talepleri ile ilgili olarak harcı yatırılmak suretiyle açılmış bir karşı dava veya bağımsız dava bulunmadığından bu konuda bir karar verilmediği; 1708 ada 38 parsel 4 nolu meskenin 27.05.2005 tarihinde taraflar adına 1/2'şer hisseli olarak satın alındığı, tarafların taşınmazı satın aldıklarında eşit olarak kaydettirmek suretiyle kendi iradeleri ile tasfiyesini yaptıkları, bu nedenle işbu taşınmaza ait tasfiye talebinin de reddine karar verildiği; 05.01.2015 tarihli bilirkişi raporunda boşanma davasının açıldığı 12.09.2011 tarihinde davalı adına olan hesap bakiyesinin 1.514,97 TL, 12.528,00 Euro, 5.507,00 USD, 50,00 XAU ve 169.736,47 USD olduğunun belirtildiği, davalının hanutçuluk yaptığını, hesaptaki paraların davalının müşterilerine ait olduğunu,davalının bu paralarla müşterilerinin istediği malları aldığını ve malı müşterisine verdiğini, bu işten komisyon olarak ücretini aldığını iddia ettiği, hanutçunun iş yerlerine müşteri (özellikle turist) götüren, müşterinin o işyerinden yaptığı alışveriş karşılığında işyerinden belli bir ücret alan kişi olduğunu, bu tarife göre davalı hanutçu olarak iş yapıyorsa banka mevduatındaki para çalışmasının karşığı olarak kazandığı para olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 219 uncu maddesi uyarınca edinilmiş mal olduğu, yok eğer davalı vekilinin iddia ettiği şekilde müşterisinin mal alınmak üzere gönderdiği para ise bu durumda da malın ücreti davalının hesabına geçtiğine göre malın müşteriye teslim edildiğinin kabulü gerektiği, sonuçta banka mevduatındaki paranın yine edinilmiş mal olarak kabul edileceği, bu nedenle boşanma dava tarihinde mevcut hesap bakiyesinin artık değer olarak kabul edildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü kısmen reddiyle, 6.264,00 Euro, 87.621,73 USD, 25,00 XAU'nun ödeme tarihindeki kur üzerinden TL karşılığının, 757,48 TL'nin tasfiye tarihinden (karar tarihinden) itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının bunun dışında kalan taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.02.2018 tarih ve 2018/483 Esas, 2018/1749 Karar sayılı kararı ile, davacının dava dilekçesinde, yargılama oturumlarındaki beyanlarında ve ıslah dilekçesindeki açıklamalarında, tasfiye tarihindeki değer üzerinden alacak talebinde bulunduğu halde, talep aşılmak suretiyle talep edilmeyen farklı bir şeye hükmedilemeyeceği halde, ödeme tarihindeki kur üzerinden belirsiz TL alacağına hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı belirtilerek davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 18.04.2019 tarih ve 2018/292 Esas, 2019/318 Karar sayılı karar ile, bozma ilamı uyarıca katılma alacağının karar tarihine en yakın değer üzerinden hesaplanması gerektiği, davalının mevduatındaki hesabın döviz cinsinden olması nedeni ile karar verildiği tarih itibarı ile Merkez Bankası kurlarına göre 1 USD'nin 5.7617 TL, 1 Euro'nun 6.5166 TL, XAU'nun ise saf altın alış değeri olduğu ve 1 gram altının 235,49 TL olduğu, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 252.730,00 TL'ye alacağı ıslah ettiği, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı, davacının talebi ile bağlı kalınmak kaydı ile davalının mevduatında bulunan yabancı para, altın, TL'nin yarısı oranında davalının katılma alacağının bulunduğu gerekçesiyle; davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile 252.730,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 10.11.2021 tarih ve 2021/5374 Esas, 2021/8375 Karar sayılı kararı ile, somut olayda, davacının dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL harca esas değer göstermek suretiyle dilekçede belirtilen iki adet taşınmaz ve banka hesaplarındaki para olmak üzere üç kalem malvarlığı nedeni ile alacağın tahsiline karar verilmesini istediği, ıslah dilekçesinde de üç kalem malvarlığı nedeniyle talebini ayrı ayrı belirtmeden talep miktarını artırarak toplam 252.730,00 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istediği; öncelikle, Mahkemece, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde davacıya, dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde talep ettiği alacak kalemlerinin her biri yönünden talep ettiği alacak miktarının ayrı ayrı açıklattırılması gerektiği; ayrıca, Mahkemece hangi alacak kalemi için ne miktar kabul edildiğinin açıkça yazılarak karar verilmesi gerekirken açık ve anlaşılır olmayacak şekilde hüküm kurulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı vekilinin 05.04.2022 tarihli dilekçesinde talep miktarını açıkladığı, davanın belirsiz alacak davası olduğu, her ne kadar davacı vekilince eksik harcın ikmali dilekçesi, ıslah dilekçesi şeklinde verilmiş ise de, 4721 sayılı Kanun uyarınca mal rejiminin tasfiyesi davasında tasfiyeye tabi malların tasfiyeye en yakın güncel değerinin tespiti gerektiği, Mahkemece verilmiş önceki hüküm bozulmakla ortadan kalktığından bilirkişilerce tespit edilen ve harcı yatırılan kısmın güncelliğini yitirmiş olması nedeniyle tasfiyeye tabi tutulan davalının banka hesabında varlığı tespit edilen bozma kararı öncesinde de hükme esas alınan 12.528,00 Euro, 5.507,00 USD, 169.736,47 USD, 1.514,97 TL ve 50,00 XAU'nun tasfiye tarihi olan güncel değerinin tespitiyle eksik harcın ikmali gerektiği, döviz ve altının Merkez Bankası verilerine göre güncel değerinin tespiti mümkün olduğundan bu konuda yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmeyerek davacı tarafa söz konusu dövizin, altının güncel değeri üzerinden eksik harcı yatırması için mehil verildiği, davacı vekilinin 30.05.2022 tarihinde Merkez Bankası döviz kurları ve altın fiyatlarına göre hesaplanan toplam 3.142.478,82 TL'nin 1/2'si olan 1.571.239,41 TL üzerinden eksik harcı ikmal ettiği; toplanan tüm deliller, alınan bilirkişi raporları, bozma ilamının kapsamına göre davacının 3208 ada 36 parsel 3 nolu mesken yönünden feragat ettiği, 1708 ada 38 parsel 4 nolu meskenin ise tarafların adına 1/2 hisseli olarak tescil edilmiş olması, bu şekilde kendi iradeleriyle tasfiyeyi yapmış oldukları; boşanma dava tarihinde davalının banka hesabında bulunan 12.528,00 Euro, 5.507,00 USD, 169.736,47 USD, 1.514,97 TL ve 50,00 XAU'nun tasfiye tarihindeki karara en yakın tarihteki güncel değerinin 1/2'si üzerinden davacının katılma alacağı bulunduğu, davacının belirsiz alacak davasının eksik harcını ikmal ettiği gerekçesiyle; 3208 ada 36 parsel 3 nolu mesken yönünden feragat ettiği davanın reddine, 1708 ada 38 parsel 4 nolu mesken yönünden ispat edilemesi nedeniyle reddine, bankada bulunan 12.528,00 Euro, 5.507,00 USD, 169.736,47 USD, 1.514,97 TL ve 50,00 XAU hesabı yönünden davanın kabulü ile, 1.571.239,41 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; banka hesabındaki paraların müvekkiline ait olmadığını, davanın açıldığı tarihte hesapta para olmadığını, mevcut para varmış gibi hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, banka hesapların para olmadığına dair kayıtların incelenmediğini, davacı adına kayıtlı araçlar ve banka kaydının tasfiyede dikkate alınması talep edilmesine rağmen bu hususta araştırma yapılmadığını, taraflar adına 1/2'şer hisseli kayıtlı taşınmazın da tasfiyede dikkate alınmadığını, tarafların tüm mal varlığının talep olmaması halinde dahi tasfiyede dikkate alınması gerektiğini, güncel döviz kurunun bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili temyiz süresi içinde sunduğu ek beyan dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olmadığını, davacının ilk bozma kararından sonra ıslah dilekçesini sunduğunu, tekrar ıslah yapamayacağını, ayrıca ıslahla artırılan miktar yönünden zamanaşımın dolduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kısmi dava mı belirsiz alacak davası mı olduğu, davacı vekilinin sunduğu 30.05.2022 tarihli dilekçenin ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olup olmadığı, banka hesabındaki paranın edinilmiş mal olup olmadığı ve boşanma dava tarihinde mevcut olup olmadığı, davacı adına kayıtlı malların tasfiyede dikkate alınıp alınamayacağı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 107 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, usulüne uygun açılmış karşı dava bulunmamasına, süresinde ve usulüne uygun takas-mahsup def'inin bulunmamasına göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. 6100 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesinin ikici fıkrasında aynı davada, tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 26 ncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez; ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

4. Öncelikle, dava mülga 1086 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde 12.09.2011 tarihinde açılmış olmakla, bu dönemde usul hukukumuzda henüz belirsiz alacak davası olarak bir dava türü olmadığından işbu dava, kısmi dava niteliğindedir.

5. Somut olayda, davacının dava dilekçesiyle 150.000,00 TL alacağın tahsilini talep ettiği, 27.05.2015 tarihli dilekçesiyle talep miktarını toplam 252.730,00 TL’ye yükselttiği, 26.05.2022 tarihli dilekçesiyle de talep miktarını toplam 1.546.777,41 TL'ye yükselttiği, davacının 27.05.2015 tarihli dilekçesinin birinci ıslah, 26.05.2022 tarihli dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu, Mahkeme, aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği göz ardı edilerek davacının 26.05.2022 tarihli dilekçesindeki talep miktarı gözetilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davacının 27.05.2015 tarihli birinci ıslah dilekçesindeki talep miktarı gözetilerek karar verilmesi gerekirken, ikinci ıslah dilekçesindeki artırılan talep miktarına göre alacağa hükmedilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davalı erkek vekilinin ikinci ıslah dilekçesi yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.