"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/787 E., 2022/740 K.
KARAR : Temyiz dilekçesinin reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/694 E., 2022/112 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı davaların kısmen kabulüne tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine, mükerrer hükümlerin re'sen hüküm fıkrasından çıkarılmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli ek kararı ile temyiz harç ve masraflarının muhtıraya rağmen yatırılmadığı gerekçesi ile temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz başvurusunun reddine dair 03.06.2022 tarihli ek kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle ; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı-karşı davalı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi'nin 18.04.2022 tarihli asıl kararına karşı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından 06.05.2022 tarihinde yasal süre içerisinde temyiz başvurusunda bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 09.05.2022 tarihli muhtırası ile 628,50 TL harç ve giderin ikmal edilmediği belirtilerek, 1 haftalık kesin süre içerisinde belirtilen miktarın yatırılması, aksi durumda temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılacağı davalı karşı davacı erkek vekiline tebliğ edilmiştir. Muhtırada belirtilen süre içerisinde temyiz harç ve giderlerinin ikmal edilmediği gerekçesi ile 03.06.2022 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiş ise de; Bölge Adliye Mahkemesince, davalı karşı davacı erkek vekiline çıkartılan muhtırada temyiz harç ve giderlerinin ayrıca ve açıkça, ayrı kalemler halinde gösterilmediği, bu hali ile muhtıranın usule aykırı olduğu, bu muhtıraya dayanılarak verilen temyiz başvurusunun reddine dair ek kararın da usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, temyiz başvurusunun reddine dair 03.06.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen18.04.2022 tarihli asıl kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle ; erkeğin hiçbir işte çalışmadığı gibi evin geçimiyle de ilgilenmediğini, işi ve mesleğinin de olmadığını, yaptığı birkaç işi de batırdığını, piyasaya yüklü miktarda borcunu ödememesinden dolayı hakkında bir çok icra takibi bulunduğunu, müvekkilinin evine defalarca haciz geldiğini, erkeğin müvekkiline defalarca küfür, hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını ve defalarca evden kovduğunu, taraflar için 4 kez ev kurulduğunu hepsinde de erkeğin evi dağıtarak müvekkilini kendi anne babasının yanına gönderdiğini, son olarak evdeki eşyaları sattığını ve gene evini dağıttıktan sonra apart tutarak orada yaşamaya zorladığını, ancak 15 gün sonra gene şiddet uygulayıp müvekkilini kovduğunu, müvekkilinin görümcesine sığınmak zorunda kaldığını, müvekkilinin ailesinin yardımları ile geçindiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek, cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, hiç bir şekilde gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin düzenli olarak çalıştığını, müvekkilinin günlük yevmiye usulü ile taksicilik yapmakta olup, buradan elde ettiği geliri ile rahatlıkla bir evi geçindirecek durumda olduğunu, ortada herhangi bir ekonomik sorun olmadığını, zaten müvekkili ve ailesinin bu konuda üstüne düşeni fazlası ile yaptığını, müvekkilinin eş ve çocuğuna her türlü maddi imkanı sağladığını, kadının müvekkilinin birden çok icra takibine maruz kaldığını iddia etmiş ise de, bu borçların tamamının davacı karşı davalı kadının istek ve tutumlarından kaynaklandığını, müvekkilinin sürekli evi terk etme alışkanlığında olan eşinin eve dönmesi için yeni ev tutmak ve ev eşyası alabilemek amacıyla krediler çekmek, davacı karşı davalı kadının istediği yeni telefonu ve faturalı hattını sağlamak amacıyla bu takibe konu işlemleri yaptığını, ancak eşine teslim edilen paranın konuşulduğu üzere kullanılmaması, eşin faturaları ve kredi taksitlerini ödememesi sebebiyle müvekkili aleyhine icra takipleri yapıldığını, müvekkilinin buna rağmen eve bir gün dahi menkul hacze gelinmemesi için tüm gayreti göstererek böyle bir duruma engel olmayı başardığını, davacı karşı davalı kadının ortada hiç bir sebep yokken "sen ne işe yararsın" diyerek birden fazla kez kavga çıkartmaya çalıştığını, kadının şiddet iddialarının mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin eşine hiç bir şekilde şiddet uygulamadığını, kadının ortada hiç bir sebep olmaksızın sadece evliliğin yükünü ve ağırlığını kaldıramadığından bahisle defalarca evini terk ettiğini, müvekkilinin eşinin evi sebepsiz yere terk etmesi ve geri dönmesi sonucunda eşi ile birlikte yaşamak amacıyla yeni bir sayfa açmak amacıyla yeni bir daire kiraladığını ve evi her defasında sıfırdan dizmek zorunda kaldığını, kadının çocuğun hastalığı ile ilgilenmediğini, kadının psikolojik sorunları olduğunu, müvekkiline ve çocuklarına karşı evlilik müessesinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, kadının psikolojik rahatsızlığı konusunda tedavi görmekten kaçındığını, çocuğun bakımını en başından beri aksattığını, çocuğa şiddet uyguladığını, müvekkiline ekonomik şiddet uygulayarak sürekli bir tartışma ve geçimsizlik sebebi aramak suretiyle müvekkilini ezmeye çalıştığını, hiç bir sebep olmaksızın çocuğunu da alarak defalarca evi terk ettiğini, müvekkilinin eşinin her gidişinde eşinin ortak haneye dönmesi için elinden geleni yaptığını, eşinin her dönüşünde ise binlerce lira harcamak suretiyle toplamda 150.000,00 TL harcama yaptığını, kadının telefonuna şifre koyduğunu, kadının müvekkiline hem maddi hem de manevi olarak büyük zarar yaşattığını iddia ederek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncu maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesin, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, 150.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- karşı davacı erkeğin evlilik birliğinin gerektirdiği birlikte yaşama, maddi ve manevi birlik olma yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçındığı, davacı- karşı davalı kadını evden göndermek istediği ve ayrı bir düzen oluşturmak istediği, davacı- karşı davalı kadının tüm çabalarına rağmen birden fazla kez bu durumun yaşandığı, davacı- karşı davalı kadının çocuğu için evlilik birliğinin devamına çaba gösterdiği, ayrıca davalı-karşı davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde ortak çocuğun bakımı ve ihtiyaçları ile de ilgilenmediği hususlarının sabit olduğu, davacı- karşı davalı kadının ise dava açılmadan önceki fiili ayrılık döneminde davalı- karşı davacı baba ile müşterek çocuğun görüşmesine engel olduğu, davalı- karşı davacı erkek hakkında onun ailesine " ben o şerefsizi oğluma unutturmaya çalışıyorum" şeklinde aşağılayıcı sözler söylediği, açıklanan kusurlu davranışları ile davalı- karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu, evliliğin bitmesi sebebi ile davacı-karşı davalı kadının evlilik birlikteliğinden beklenen menfaatleri zarar gördüğü, bu sebeple davacı-karşı davalı kadının maddi tazminat talebinin haklı olduğu, evliliğin süresi, tarafların kusur durumu, ayrılığa ilişkin olayların değerlendirilmesi, davacı-karşı davalı kadının yaşı itibari ile yeniden evlenebilme şansı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek kadın yararına maddi tazminata hükmedildiği, boşanmaya neden olan olaylar yönünden davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu, ayrılığa ilişkin olayların değerlendirilmesi, manevi tazminatın niteliği dikkate alınarak kadın yararına manevi tazminata hükmedildiği, davacı-karşı davalı kadının boşanma ile birlikte tedbir ve yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, kusuru ağır olmayan, ev hanımı olan ve düzenli gelir getirici işi veya malı bulunmayan davacı-karşı davalı kadının evlilik sonrası yoksulluğa düşeceğinin sabit olduğu, ayrıca dava açmakla ayrı yaşama hakkına sahip olan davacı-karşı davalı ve müşterek çocuk lehine tarafların ekonomik sosyal durumlarına göre uygun miktarda tedbir ve davacı-karşı davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği, erkeğin ağır kusurlu olduğu kanaatine varıldığından maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine verildiği, ortak çocuğun velayeti ve kişisel ilişki düzenlemesinin tespiti için sosyal inceleme raporu alındığı, bilirkişi raporunda küçüğün velayetinin anneye verilmesinin uygun olacağının belirtildiği, bu nedenle ortak çocuğun velayetinin anneye verildiği, tarafların ekonomik durumu, taraflar hakkında alınan sosyal ve ekonomik araştırma raporları, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi ve çocukların yaşlarına uygun ihtiyaçları dikkate alınarak çocuk yararına harcanmak üzere uygun miktarda tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 250,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 15.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında müvekkilinin kusurunun olmadığını, asıl kusurun kadında olduğunu, kadının davasının kabulü koşullarının oluşmadığını, müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, kadının sebepsiz yere bir çok kez evi terk ettiğini, kadın yararına maddi ve manevi tazminat hükmedilmesinin yasal dayanağı olmadığını, kadının ortak çocuğa bakmaya yetkin olmadığını, çocuğu kaçırdığını, sağlık ve eğitimini ihmal ettiğini, kadının dava devam ederken başka biri ile gönül ilişkisi olduğunu belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ancak asıl dava yönünden ayrı hükümler, karşı dava yönünden ayrı hükümler kurulduğu, özellikle ortak çocuğun velayet hakkı, şahsi ilişki tesisi ve çocuk mallarına yönelik hükümler ile çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının hem asıl dava yönünden, hem de karşı dava yönünden mükerrer olarak hüküm altına alınmasının doğru olmadığı, bu şekilde kurulan hüküm özellikle çocuk için belirlenen tedbir-iştirak nafakalarının iki kez icraya konularak tahsiline hizmet edebileceği, tarafların feri talepleri hakkında tek düzenleme yapılmasının daha uygun olup infazda tereddütü de önleyeceği gerekçesi ile mükerrer hükümlerin, hüküm fıkrasından çıkarılmasına, istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz başvurusunda bulunulmuş, ne var ki temyiz harç ve giderlerinin ikmal edilmemesi nedeni ile Bölge Adliye Mahkemesince 628.50 TL temyiz harç ve giderin ikmal edilmesi için davalı karşı davacı erkeğe bir hafta süre verildiğine dair muhtıra gönderilmiş, davalı karşı davacı erkek tarafından muhtırada yazılı temyiz harç ve giderlerinin tamamlanmadığından bahisle Bölge Adliye Mahkemesinin 03.06.2022 tarihli ek kararı ile temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı karşı davacı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velayet düzenlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen tazminat talepleri yönünden bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili tarafından, temyiz dilekçesinin reddine dair 03.06.2022 tarihli ek kararın hatalı olduğu, dosya içerisinde yeterli gider avansının bulunduğu, gönderilen muhtırada hangi kalemler ile hangi ücretlerin ödenmesi gerektiğinin bildirilmediği, bu nedenle muhtıranın da usule aykırı olduğu belirtilerek, temyiz dilekçesinin reddine dair ek kararın bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı ile ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesinin üstün yararına olup olmadığı ve ortak çocuk için hüküm altına alınan nafakanın koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 336 ncı maddesinin ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz başvurusunun reddine dair 03.06.2022 tarihli EK KARARININ KALDIRILMASINA,
2.Davalı karşı davacı erkek vekilinin asıl hükme yönelik yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.