Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6969 E. 2023/3133 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, maddi ve manevi tazminat, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası miktarları ile baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisi kararına yönelik itirazlar.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur oranları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkeleri gözetilerek hükmedilen iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu hususlarda bozulmasına, diğer hususlarda ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1903 E., 2022/1234 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/84 E., 2020/454 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... Keser vekili Av. ... Er geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle ; davalının sürekli müvekkilini ihmal ettiğini, rencide ettiğini, hamilelik döneminde bir kez dahi doktora götürmediğini, ilgisiz davrandığını, "sana karşı sevgim yok, seni sevmiyorum, ben böyleyim, ister kabul et, ister etme" dediğini, bir çok kez sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığını, "geri zekalı, salak, şerefsiz, sen işe yaramazsın, senden kadın olmaz" gibi sözler sarf ederek küfür ve hakaret ettiğini, hamile olduğu dönemde dahi kemerle dövdüğünü, en son olayda saldırdığını, bıçak çektiğini, darp ettiğini, ... 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2019/709 esas sayılı dosyasında yargılandığını, ceza aldığını, bu nedenle müvekkilinin ailesinin yanına yerleştiğini, maddi ve manevi destek olmadığını, müvekkilinin müşterek konuttan ayrılmasından sonra davalının sürekli olarak müvekkilini arayarak hakaret ve tehdit ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 900,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddi ve 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların aksine müvekkilinin davacı ile ilgilendiğini, şehir dışında olduğu zamanlarda maaş kartını bırakarak ekonomik olarak zor durumda bırakmadığını, dava dilekçesinde bahsedildiği gibi şiddet, hakaret, aşağılama ve anlaşamama durumunun olmadığını, davacının müvekkilinin şehir dışında olduğu zamanlarda ailesini yanına gittiğini, kaldığını, müvekkilinin maaş kartının kendisinde olmasına rağmen düğünde takılan bileziklerden birini sattığını, müvekkiline haber vermediğini, müvekkilinin Mayıs 2019 tarihinde Ispartadaki ocak kapandığı için işsiz kaldığını daha sonra ...'da iş bulduğunu ancak daha sonra şirketlerden ödeme alamadığı için işi bırakmak zorunda kaldığını, müvekkilinin ...'da çalıştığı dönemde kurban bayramı sonrasında davacının hava değişikliği için ailesinin yanına gittiğini, müvekkilinin 1 eylülde geleceğini davacının evde olmasını istediğini söylediğini, davacının annesinin cenazelerinin olduğunu, davacının birkaç gün daha ...'de kalmasının uygun olacağını söylediğini, müvekkilinin de ...'e davacının ailesinin yanına gittiğini, 5 gün kadar onlarla kaldıklarını, gitmeye karar verdiklerinde davacının davalıya " annemlere borcumuz var ödeyelim gidelim" dediğini, müvekkilinin de ...'daki işten alacağını aldıktan sonra öderiz dediğini, davacının annesinin müvekkiline "sen parayı ne yapıyorsun, gazinoya mı gidiyorsun" dediğini, davacının da annesine destek olduğunu, davacının annesinin müvekkilinin üzerine yürüdüğünü, arbede yaşandığını, müvekkilinin davacının ailesinin evinden ayrılarak Silifke'ye döndüğünü, davacının babasının müvekkilini arayarak müvekkiline ağza alınmayacak küfürler ettiğini, olay tarihinden sonra müvekkilinin araya tanıdıklarını koyarak barışmak istediğini ancak davacının ailesinin kabul etmediğini, görüşmeyi kabul etmedikleri gibi 1,5 yaşındaki ortak çocuğu da göstermediklerini, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların davalının ailesi ile aynı bina içerisinde fakat bağımsız bir dairede ikamet ettikleri, davalının çalışmak için sık sık il dışına gittiği fakat düzenli olarak ailesini görmek için ... iline gelip gittiği, davacının özellikle davalı il dışındayken ...'de ikamet eden ailesini ziyarete geldiği, ancak bu geliş gidişlerde davacının yol parasının dahi davacının ailesi tarafından karşılandığı, davalının düzenli olarak çalışmaması ve sık sık işten ayrılması sebebiyle evinin ihtiyaçlarını tam karşılayamadığı, taraflar arasında dönem dönem yaşanan tartışmalara davacının annesinin de tanıklık ettiği, bu tartışmalar sırasında tarafların birbirine küfürlü ifadeler kullandıkları, ancak bu olaylardan sonra eşlerin birbirini affetmesi sebebiyle birlikte yaşamaya devam ettikleri, taraflar arasında yaşanan son tartışmadan öncede davacının ailesini ziyarete ...'e geldiği, çalışmaktan dönen davalınında davacının ailesinin evine geldiği, tarafların bir süre orada birlikte kaldıkları, olay sabahı davacının oturduğu daireden kayınvalidesi ile aynı binada oturmak istememesi sebebiyle taşınma istediğini söylemesi ile eşler arasında tartışma yaşandığı ve bu tartışma sırasında davalının davacıya ve orada bulunan annesine küfürlü sözler söylediği, davacıyı darp ettiği ve davacıya iki kez bıçak çektiği, tüm yaşananlara davacının annesinin tanıklık ettiği, evden ayrılan davalının bu kez davacının babasını arayarak hakaret ve tehdit içeren sözler söylediği, tarafların bu olaydan sonra ayrı yaşamaya başladıkları ve davalının ayrı oldukları bu dönemde de davacı ve ailesini arayarak tehdit ve hakaret içeren sözler söylemeye devam ettiği, davalının davacının annesinin evinde yaşanan davacıya yönelik hakaret ve yaralama eylemlerinden dolayı cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, taraflar arasındaki evlilik birlikteliğinin devamında taraflar, ortak çocuk ve toplum açısından bir fayda kalmadığı, evliliği boyunca evinin, eşinin ve çocuğunun ihtiyaçları ile düzenli olarak ilgilenmeyen, eşine devamlı sözlü şiddet uygulayan ve son yaşanan olayda eşine hakaret edip onu darp eden ve bıçak çekmek suretiyle eşini tehdit eden davalının tam ve ağır kusurlu olduğu, tarafların ortak çocuğunun yaşı, psikolojik, pedagojik gelişimi ve sosyal yaşamı göz önüne alınarak velayetinin davacı anneye verilmesine, ayrıca çocuğun karar tarihi itibari ile 2 yaşını doldurmuş olması sebebiyle davalı baba ile çocuk arasında sağlıklı bir ilişkinin kurulması için küçük ile baba arasında yatılı olacak şekilde şahsi ilişki tesisinin uygun olacağı, velayeti anneye verilen tarafların ortak çocuğu Mustafa Keser'in 28.09.2018 doğumlu olduğu, günün ekonomik koşulları göz önüne alındığında ortak çocuğun giyecek, yiyecek, barınma, sağlık gibi giderlerinin olduğu ve bu giderlere tarafların ekonomik güçleri oranında katılmak zorunda oldukları, yapılan araştırmalar sonucu, tarafların ekonomik ve mali durumları, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları gözetilerek tüm dosya kapsamına göre velayeti anneye verilen müşterek çocuk için dava tarihinden itibaren takdir edilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalı babadan tahsili ile çocuk için harcanmak üzere davacı anneye verilmesine, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının daha ağır kusurlu olmadığı, boşanmaya sebep olaylarda kusurun davalıda olduğu, davacının her hangi bir gelir ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile geçim ihtiyaçları, nafakanın niteliği ve hakkaniyet ilkesi de gözetilerek davacı lehine dava tarihinden itibaren taktir edilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesi ile birlikte yoksulluk nafakası olarak devamına hükmedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı yararına 15.000,00 TL maddi tazminata hükmedildiği, davalının eylemlerinin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği nazara alınarak davacı yararına takdiren 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, velayeti anneye verilen çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına; her ayın 1 inci ve 3 üncü haftası cumartesi sabah saat 10:00 ile pazar akşamı saat 17:00 arası, dini bayramların 2 inci günleri sabah saat 10:00 ile 3 üncü günü akşam saat 17.00 arası, her yıl babalar gününde sabah saat 10:00 ile akşam saat 17:00 arası, çift sayıyı ile biten yıllarda çocuğun doğum günlerinde sabah saat: 09:00'da başlayıp akşam 21:00'da sona ermek üzere , çift sayı ile biten yıllar yılbaşı günü 31 Aralık günü saat 17:00' dan ertesi gün 01 Ocak saat 17:00 a kadar, her yılın 01-31 Temmuz tarihleri arası ve çocuk okula veya anaokuluna gidiyorsa sömestr tatilinin 2 inci haftası pazartesi günü sabah saat 10.00'dan pazar günü akşam 17.00'ye kadar çocuğun yanında kalacak şekilde baba ile görüştürülmesine şeklinde şahsi ilişki tesisine, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı erkeğin kusur durumu, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı nazara alındığında müvekkili yararına hüküm altına alınan tazminatların çok düşük olduğunu, ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının da yetersiz olduğunu, müvekkilinin çalışmadığını, müşterek çocukların zaruri ihtiyaçlarını karşılamak için nafakanın yeterli olmadığını, müvekkili yararına hükmedilen nafakanın da son derece az olduğunu, kararda da belirtildiği üzere babanın fiziki ve sözlü şiddet eylemleri karşısında, sabıkalı kişiliği de nazara alınarak bebek yaştaki çocuk ile baba arasında yatılı kişisel ilişkinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, çocuk açısından sakıncalı olduğunu belirtilerek, nafaka ve tazminatların miktarı ile çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğini devam ettirebilmelerinin mümkün olduğunu ancak davacının ailesinin buna izin vermediğini, davalının alkol ve sigara kullanmadığını, müvekkilinin kusurunun olmadığını, müvekkilinin işsiz olduğunu, buna rağmen fahiş nafaka ve tazminata hükmedildiğini, son olayın anlık bir sinir ve tartışma sırasında gerçekleştiğini, müvekkilinin şiddet, aldatma, hakaret gibi bir eyleminin olmadığını, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, nafaka ve tazminatların miktarı ile çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek, hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, nafakalar, ortak çocuk yararına hükmedilen nafaka ve miktarları ile çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresinin ortak çocuğun yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 362 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 323 üncü, 324 üncü ve 330 uncu maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 50 nci ve 51inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velâyeti anneye verilen ortak çocuk Mustafa yararına hükmedilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.

5.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın miktarları yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.