"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/780 E., 2022/933 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1026 E., 2020/460 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe-hüküm çelişkisi nedeniyle bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkil ile davalının evli iken 9151 ada ve 3 parsel 5 nolu bağımsız bölüm müvekkili adına kayıtlı iken davalıya devredildiğini, taşınmazın müvekkili tarafından 2014 yılında edinildiğini, taşınmazın satın alınmasında davalının maddî hiçbir katkısı bulunmadığını, bütün masrafların müvekkili ve müvekkilin babası tarafından karşılandığını; müvekkilinin 20.09.2016 tarihinde evlilik birliğinden kaynaklanan ihtiyaçları karşılamak amacıyla 25.000,00 TL ihtiyaç kredisi kullanıldığını ve kredi taksit ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını belirterek; müvekkili tarafından evlilik birliğinden kaynaklanan ihtiyaçlarının karşılamak amacıyla çekilen 25.000,00 TL ihtiyaç kredisinin ödemelerinde müvekkilinin yapmış olduğu katkı karşılığı olarak, ortaya çıkacak gerçek bedel üzerinden ıslah edilmek/tamamlama harcı yatırılmak üzere şimdilik harca esas değer olarak gösterilen 1.000,00 TL katkı payı/katılma alacağı/değer artış payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini; 9151 ada 3 parsel 5 nolu bağımsız bölümün davacı adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmadığı takdirde taşınmazdan dolayı; ortaya çıkacak gerçek bedel üzerinden ıslah edilmek/tamamlama harcı yatırılmak üzere şimdilik harca esas değer olarak gösterilen 10.000,00 TL katkı payı/katılma alacağı/değer artış payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; taşınmaz alınırken müvekkilinin babasının müvekkiline bağış amaçlı verilen 29 adet Cumhuriyet altın, düğünde takılan 20 gram 22 ayar bilezik ve çocuklarının doğumunda takılan 14 adet çeyrek altının bozdurulduğunu, davacının ailesinin yardımı olmadığını, 04.01.2017 tarihinde taraflar arasında mal ayrılığı sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeden sonra davacının taşınmazı müvekkiline devrettiğini; kredinin müvekilimin bilgisi ve rızası dışında 20.08.2016 tarihinde çekildiğini, kredinin evlilik birliğinden kaynaklanan ihtiyaçların kullanılmadığını, kredi ile davacı adına araç satın alındığını, davacı tarafından aracın satıldığını, mal ayrılığı sözleşmesine göre, tarafların birbirlerinin borcundan dolayı sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.06.2020 tarih ve 2017/1026 Esas, 2019/55 Karar sayılı kararı ile, davacının kredi sebebi ile talep ettiği alacağın ortada herhangi bir tasarruf bulunmadığından kabul edilmesinin mümkün olmadığı; taraflar arasında 04.01.2017 tarihinde mal ayrılığı sözleşmesi yapıldığı, taşınmazın bir gün sonra 05.01.2017 tarihinde davalı kadına davacı tarafından devredildiği, taşınmazın edinilmiş mal olmadığı, katılma alacağı talebinin ancak edinilmiş maldan kaynaklı bir alacak olduğu bu sebeple mal ayrılığı sözleşmesinden sonra davalı kadına devredilen taşınmazın davalının kişisel malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2020 tarih ve 2020/883 Esas, 2020/896 Karar sayılı kararı ile, krediye ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde, dosyadaki yazılar ve alınan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacı erkeğin çektiği kredinin evlilik birliğindeki ihtiyaçlar için kullanıldığının ispat edemediği, Mahkemece bu talep yönünden davanın reddine karar verilmesi yerinde olduğu; taşınmaza ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde, taşınmazın davacı adına kayıtlı iken tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere davacı erkeğin başka bir kadınla ilişkisinin olduğunun öğrenilmesi üzerine davalıyla barışmak amacıyla davalı kadına meskeni satış yoluyla devrettiği, tanıkların devir amacına ilişkin açıklamaları karşısında davacı tarafından davalıya yapılan devrin esasında bağış niteliğinde olduğu, bağıştan rücuyu öngören usulüne uygun olarak açılmış bir dava ve istek de bulunmadığı, Mahkemece taşınmaz yönünden davasının reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 21.02.2022 tarih ve 2021/5670 Esas, 2022/1583 Karar sayılı kararı ile, Bölge Adliye Mahkemesince gerekçe düzeltilmesi yapıldığı halde, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı, gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün bozulmasına, bozma sebebine göre davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tapu iptali ve tescil talebi yönünden, taşınmazın 04.01.2017 tarihinde davacı adına tapuda kayıtlı iken tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere erkeğin başka bir kadınla ilişkisinin olduğunun öğrenilmesi üzerine davalıyla barışmak amacıyla taşınmazı 05.01.2017 tarihinde satış yoluyla devrettiği, tanıkların devir amacına ilişkin açıklamaları ile davacının yapılan devrin esasında bağış niteliğinde olduğu yönündeki açıklama ve iddiasının bir önemi bulunmadığı gibi, bu taşınmazın bedelinin tamamen kendisi tarafından ödendiğinin bu yüzden tapusunun iptali ve kendi adına tescilini istemesinin de bir önemi bulunmadığını, hiç kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını, mal ayrılığı döneminde davacının taşınmazı satın aldığını, davacının bağıştan rücuyu amaçlayan bir dava ve isteği de bulunmadığına göre, Mahkemece davacının tapunun iptali ile tescili talebine dair davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; davacının taşınmazın edinilmesi sırasında 25.000,00 TL ihtiyaç kredisi kullanarak taşınmaza katkı yaptığını ileri sürülerek şimdilik 1.000,00 TL alacak talep etmiş ise de, 2014 yılında bu krediyi kendi adına kaydedilen taşınmazın alımında kullandığı, taşınmazı 2017 yılında mal ayrılığı sözleşmesinden 1 gün sonra davalıya sattığının belirlenmesi karşısında bu talebinin yersiz bir talep olduğu, davalının kişisel malına 2017 yani devir tarihinden sonra katkı yaptığının ispat edilemediği, Mahkemece bu talebin reddinde bir hata bulunmadığı; davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddedilmesi halinde eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi sonunda şimdilik 10.000,00 TL katılma alacağına ilişkin talep yönünden yapılan inceleme sonunda, taşınmazın mal ayrılığı sözleşmesi yapıldıktan sonra edinildiği, taşınmazın kadının kişisel malı olduğu, mal ayrılığı döneminde edinilen bu taşınmazdan davacının katılma alacağı hakkı doğmadığı, Mahkemece bu talebin reddinde de bir hata bulunmadığı gerekçesiyle; davacının gerekçeye yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçe kısmının kaldırılmasına, açıklandığı gibi tespitine; davacının tüm talepleri hakkında hüküm kurulmadığı yönündeki istinaf başvurusunun kabulü ile; her bir talep yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinden; İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm kısmının (1) nolu bendinin kaldırılmasına, davacının ihtiyaç kredisi ile taşınmaza katkı yaptığını ileri sürerek istemiş olduğu 1.000,00 TL değer artış payı (katkı alacağı) alacağının reddine, davacının taşınmazın tapusunun iptali ile kendi adına tapuya tesciline yönelik talebinin reddine, davacının 10.000,00 TL katılma alacağına yönelik talep ve davasının reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinde hem katkı payı hem de katılma alacağı talep edilmesine rağmen Mahkemece sadece katılma alacağı değerlendirilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, evlilik birliğinden kaynaklanan ihtiyaçların karşılanması için çekilen kredi yönünden de bir karar verilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hukuki nitelendirme, her bir talep hakkında karar verilip verilmediği, alacak hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 186 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 242 ve 243 üncü maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.