"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2015/172 E., 2018/798 K.
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin yurt dışında çalıştığını, kazancını davalı eşine verdiğini, davalı adına 1142 ada 2 parsel 2 nolu bağımsız bölüm ve 245 parsel sayılı taşınmazların edinilmesinde müvekkilinin katkısının olduğunu belirterek; taşınmazların tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde Mahkemece belirlenecek bedellerinin 1/2'sinin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.10.2007 tarih ve 2002/223 Esas, 2007/457 Karar sayılı kararı ile, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu, tasfiyeye konu edilen her iki taşınmazın davalı tarafından satın alınıp kendi adına tescil ettirildiği ve davacının taşınmazların kendi kazancı ile satın alındığı halde davalının bu taşınmazları kendi adına tescil ettirdiğini akit tablolarına eş değer bir yazılı delil ile ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.10.2009 tarih ve 2009/2232 Esas, 2009/4863 Karar sayılı kararı ile, davanın katkı payı alacağına istemine ilişkin olduğu, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılamaya devam edilip, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, usul ve kanuna uygun bozma ilamına uyularak bozma uyarınca yargılamaya devam olunduğu, davaya Aile Mahkemesi sıfatı ile bakılarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin 1976 yılından beri yurt dışında sigortalı işçi olarak çalıştığını, davalının evlendikten sonra yurt dışına geldiğini, düzenli çalışmadığını, davalının sorumsuzca yaşayan, düzenli bir kazancı olmayan, kazandığını da kumar ve içkiye harcayan, evine, eşine ve çocuklarına bakmayan sorumsuz bir kişi olduğunu, halen de sabit bir adresi olmadığını, tebligatların ise ilanen yapıldığını, dinlenen tanık beyanlarından da davalının kişisel geliri ile sözü edilen taşınmazları satın almasının mümkün olmadığını, taşınmazların müvekkilinin çalışması sonucu elde ettiği kazançla satın alındığını, evlilik birliği içinde edinilen mallarında ortak olması gerektiğini, taşınmazların ½'sinin müvekkiline ait olması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmalık, gerekçenin bulunup bulunmadığı, taşınmazların edinilmesinde davacının katkısının olup olmadığı ve bu hususun ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 716 ncı maddesi; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un (4722 sayılı Kanun) 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, mal rejimi sona erdiğinde eşlerin ya da mirasçılarının tasfiye davası sonucunda katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı hakları doğduğuna, kural olarak, eşlerden birine ait mal varlığında, diğer tarafın mülkiyet veya başka ayni hak talebi söz konusu olamayacağına, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp, kişisel alacak hak olduğuna göre usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla; davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (743 sayılı Kanun md. 170). 743 sayılı Kanun'da mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri mal varlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5 inci maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanunun tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (818 sayılı Kanun md. 544, 6098 sayılı Kanun md. 646).
4. Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (743 sayılı Kanun md. 186/1). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (743 sayılı Kanun md. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddî veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
5. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
6. Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı Kanun'un 152 nci maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır.
7. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler kapsamında davacı kadın vekilinin katkı payı alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece, katkı payı alacağı talebi yönünden de davanın reddine karar verilmiş ise de karar hatalıdır. Şöyle ki, tasfiyeye konu taşınmazların evlilik birliği içinde taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği, davacının çalışma karşılığı elde edilen gelirle katkıda bulunduğunu ileri sürdüğü, dosya kapsamında bulunan çalışma belgelerine göre davacının 01.01.1978 tarihinden itibaren çalışma kaydının olduğu anlaşılmakla; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlara çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip davacının katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. O halde, Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere göre davacı kadının taşınmazların edinilmesine katkı oranı belirlenerek sonucuna göre davacının katkı payı alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı kadın vekilinin katkı payı alacağına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.