Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7758 E. 2023/2647 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında davalı erkeğin kusurlu olup olmadığı ve davanın reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirilerek, davacı kadın vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/715 E., 2022/1628 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/654 E., 2021/783 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf davalı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşmaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 24.05.2023 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin aile bilincine uygun hareket etmediğini, davalının ayakta yemeğini yediğini bu durumun davacının ailesinin de dikkatini çektiğini, davalının sürekli telefonu ile uğraştığını, davalının müşterek çocukla dahi zaman geçirmediğini, yapılan aktivitelere katılmadığını, her ortamda davacıya, "Benim dörtte birim kadar para kazanıyorsun, ben olmazsam sen ve çocuğun açınızdan ölürsünüz, sen nerede doçent yada profesör olacaksın, senden hiç bir şey olmaz" şeklinde hakaretlerde bulunduğunu, davacının bir eğitimde birincilik ödülü alarak üç aylık yurt dışı için görevlendirildiğini, davalıya birlikte gitmek için yalvardığını, çocuğunu da yanında götürmek istediğini ancak davalının kendisi ve çocuğu Adana da bırakarak davacının gidebileceğini söylediğini, kendisinin gitmeyi kabul etmediğini, yazlıklara dahi davalının onlarla gitmediğini, davalının hiç bir şeyi beğenmediğini, davacının pişirdiği yemeklere "Tuzu az hiç bir şeye benzemiyor, çok kötü olmuş" şeklinde söyleyerek masaya dahi oturmadığını, evinin hiç bir şeyi ile ilgilenmediğini, sorumsuz olduğunu, evlerin ve araçların vergilerini zamanında ödemeyerek davacıya faizli olarak ödemesine sebebiyet verdiğini, davalının geceleri uyuyamadığını ve sabaha karşı kanepede yattığını, tarafların iki yıldır aynı yatakta dahi yatmadıklarını, bir keresinde yırtılmış ve kullanılması mümkün olmayan tişörtü davacının attığını söylediğinde evden kovmak istediğini, hakaretlerde bulunduğunu, davalının her defasında davacıya "Allahın salağı, gerizekalı" dediğini belirterek evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 250.000.00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların boşanmayı gerektirecek durumlarının olmadığını, davalının yoğun çalıştığını, bu yoğunluğa rağmen çocuğunu okuldan aldığını, onunla ilgilendiğini, terapiye davacı ile birlikte gittiklerini ancak davacının üç seanstan sonra terapiye gitmekten vazgeçtiğini, davacının başka kurslara sürekli olarak devam ettiğini, haftanın her gününü neredeyse doldurduğunu, müvekkilinin bir kusuru olmadığını, tarafların evliliklerinde yaşanılanlarda davacının ailesinin müdahale ettiklerini, davacının her şeyi ailesine anlattığını belirterek davanın reddine aksi takdirde çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların evliliklerinin son yılında aralarında iletişimin artık kalmadığı, davacının bu durumu önemsemesine ve sofra hazırlamasına rağmen birlikte bir akşam yemeğinde oturup birlikte yemek yiyerek sohbet etmedikleri, davalının yemeğini eline alıp genelde atıştırdığı, yapılan yemeği eleştirdiği, davacının akademik kariyer yaptığı ve bu konuda başarısı nedeniyle İtalya'da bir eğitim olanağı aldığı, davacının eşi ve çocuğu ile birlikte gitmek istediği ancak davalının ekonomik kaybı olacağı nedeniyle gitmek istemediği çocuğunun da gitmesine izin vermediği, davacının çocuğu olmadan gitmek zorunda kaldığı ve davalının maddî kaygılardan dolayı eşine bu hususta da destek olmadığı, davalının daha fazla maddîyata önem verdiği, baskın bir karakter olduğu, boşanmaya yol açan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 100.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davada herhangi bir boşanma sebebinin olmadığını, davacının boşanmayı gerektirecek somut bir durumu ispat edemediğini, kusurlu olduğu kabul edilse bile 20.10.2019 tarihine kadar ortak yaşamın devam ettiğini, davacı yararına tazminat gerektirecek bir kayıp yaşanmadığını, müvekkilinin kusuru bulunmadığı için tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ortak velâyete karar verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyada bir kısım tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, bir kısım tanık beyanlarında belirtilen olayların üzerinden zaman geçtiği, tarafların birlikte yaşamaları nedeniyle bu olayları hoşgörü ile karşılamış olduklarının kabul edilmesi gerektiği, en son davacının İtalya'ya eğitime gitmesi nedeniyle taraflar arasında anlaşmazlık yaşandığı, davacının davalı eşi ve çocuğunun da altı ... süre ile İtalya'da yanında kalmasını istediği, davalı tarafın işi ve çocuğun okul durumunu ileri sürerek eşinin teklifini kabul etmediği ancak çocuğu babasıyla İtalya'ya davacının yanına gönderdiği, kendisinin de çocukla birlikte bir müddet İtalya'da davacının yanında kaldığı, davalının altı ... süre ile İtalya'ya eşinin yanına gitmeyi kabul etmemesinin davalı eşe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, kaldı ki davacı İtalya'dan döndükten sonra tarafların bir ... kadar aynı ev içerisinde birlikte yaşamaya devam ettikleri, her ne kadar davacı eşi ile ayrı yataklarda yattığını iddia etmişse de bu iddiasını ispatlayamadığı, bu konuda tanıklık yapan annesinin beyanlarının davacıdan duyduklarına yönelik olduğu, davalının maddîyata düşkün, baskın bir karakter olduğu yönünde dosyada delil bulunmadığı, davacının evlilik birliğinin davalının kusurlu hareketleriyle temelinden sarsıldığını ispatlayamadığı halde mahkemece davalıya kusur yüklenerek davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalının, davanın kabulü kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, davacı tarafından açılan boşanma davasının reddine, davanın reddine karar verilmesi nedeniyle davalı tarafın, davacıya takdir edilen maddî tazminat ve velâyet konusundaki istinaf başvurusu konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkiline duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığını, davalının kusurlarının ispatlandığını ve erkğin tam kusurlu olduğunu, davanın reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı görülen boşanma davasında davalı erkeğin kusurlarının ispatlanıp ispatlanmadığı, davanın reddine karar verilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.