"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı kadının geç saatlerde cep telefonu ile yazıştığını, bu yazışmaların bazı gecelerde sabaha kadar devam ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin kadından şüphelendiğini ve kullandığı telefona bir yazılım yüklettiğini ve bu şekilde kadının telefonundaki görüşmelerinin tespit edildiğini, bu yazışmalar neticesinde davalı- karşı davacı kadının ... İ. isimli bir erkekle ilişkisinin olduğunun anlaşıldığını, bunun yanında ... A. isimli bir öğretim üyesi ile de kadının ilişki yaşadığını, bu erkek ile davacı erkeğin bu ilişkilere ilişkin mesaj, görüntü ve fotoğrafları kendi çabaları ile ve takibi neticesinde ortaya çıkardığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci ve/veya 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.000'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 50.000 TL maddî, 200.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı- karşı davalı erkek vekili, davaya ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kadın tarafından açılan ve takip edilmeyen davadan sonra tarafların bir araya geldiğini ve evlilik birliğinin devam ettiğini, aynı iddialar ile tekrar boşanma talebinde bulunulamayacağı, eşinin sadakatsizliğinden şüphelenen müvekkilinin yaptığı eylemlerinin hukuka uygunluk sınırı içerisinde telakki edilmesi gerektiğini, zina hususunun ispatının oldukça zor olduğunu, şantaj yahut başkaca bir davranışın olmadığını, taraflar arasında geçen konuşma kayıtlarında kadının, müvekkilini aldattığını itiraf ettiğini, bu konuşmaların kaydedilmesinin hukuka aykırı olmadığını, kadının başka bir erkekle otel odasına girdiğinin fotoğraf ve kamera kayıtları ile ortaya konulduğunu, kadının ... isimli erkekle de ilişkisini kabul ettiğini, buna ilişkin kamera ve video kayıtlarının da ibraz edildiğini, kadının fiziksel şiddet iddialarının gerçeği yansıtmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte böyle bir durumun olması durumunda dahi, evliliğin devam ettiğini kadının bunu affettiğini beyan ederek, dava dilekçesindeki taleplerini tekrarla, kadının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava ile ikinci cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline yöneltilen sadakatsizlik iddiasının gerçek olmadığını, 2015 yılı Nisan ayında müvekkilinin ... arkadaşı ... A. ile bir seminer sebebi ile aynı otelde kaldığını, gece rahatsızlandığı için saat 21:00 sıralarında odasına giden müvekkilinin yanında bayan arkadaşının olduğunu, ... A. ile müvekkilinin aynı odada kalmadığını, ... İ. İsimli kişinin öğretim üyesi olduğunu, müvekkilinin mimarlık bölümünde kentsel tasarım alanında hoca olduğunu ve uzmanlık alanı olan mesleği ile ilgili aynı üniversitede hoca olan ... İ. ile bahse konu eve kentsel dönüşüm konusunda yardımcı olmak için gittiğini, davacı-karşı davalı erkeğin müvekkilinin rızasına aykırı olarak telefonuna casus yazılım yükleme işlemi yaptığını, bunun hukuka aykırı olduğunu, bu şekilde elde edilen delillerin hukuka uygun olmayacağını, müvekkilinin 27.08.2014 tarihinde açtığı boşanma davasını babasının ... durumunun ağırlaşması nedeni ile takip edemediğini, davacı-karşı davalı erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını, eşini ve çocuklarını görmeye gelmediğini, evin ve çocukların masraflarını karşılamadığını, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, hakaret edip, tehdit ettiğini belirterek davacının davasının reddi ile karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklardan ... Ata için aylık 5.000,00 TL Alina için aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için 100.000,00 TL manevî tazminat ile 50.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiş, tahkikat aşamasında müvekkili yararına aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesi 26.02.2019 tarihli ve 2015/387 Esas, 2019/123 sayılı kararı ile davalı-karşı davacı kadının zina eyleminin sabit olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin kusurunun ispatlanmadığı gerekçesi ile kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 750,00 TL tedbirin karar tarihi itibari ile aylık 1.500,00 TL'ye çıkartılmasına ve aynı miktarda iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına takdir edilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile kaldırılmasına, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, kadının tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2020 tarihli, ve 2020/1964 Esas, 2020/2038 Karar sayılı kararı ile ziynet davası yönünden harcın ikmal edilmesi, davalı-karşı davacı kadın tanıklarının tamamını dinlemeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyaya sunulan telefon görüşme kayıtlarının eşinin telefonunu casus yazılım yüklemek suretiyle elde edildiği kesinleşmiş mahkeme kararına göre sabit olup davacının cezalandırılmasına karar verildiği hükümde dikkate alınmayacağı, yine sadakatsizlik iddialarını bizzat görgüye dayandırmak amacıyla Mahkemede dinlettiği ... ve ... 'in yalan tanıklık ve davacının da yalan tanıklık suçuna azmettirme suçlarından yargılanarak her üç sanığın da cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın kesinleştiği, davacının bu eylemlerinin boşanma davası açılmadan önce ve boşanma davası sırasında gerçekleştiği, davacının tanık beyanlarına göre de karşı davacı eşine vurmak, sövmek, balkondan sarkıtmak suretiyle şiddet uyguladığı, tarafların büyük çocuğunun kekemelik tedavisi görmek zorunda kaldığı, davacının bu eylemleriyle evlilik birliğini temelinden sarstığı, karşı davacının takip etmediği boşanma davasında geçmişteki olayları affetmiş sayılmayacağı, davalı- karşı davacı kadının babasının ...'da bir tedavi sürecinden sonra 25.05.2016 tarihinde vefat ettiği, karşı davacının babasının tedavisi ile ilgilenen doktor, bölümünde çalışan bir öğretim üyesi, müzik bölümünde bir hoca ve bir diş hekimiyle aynı dönemde ilişki yaşadığı iddiası olmuş ise de bu durumun ispatlanamadığı, zira bu şahıslardan ikisinin davacı erkek tarafından tanık olarak Mahkemede dinletildiği, tanışıklık ve görüşme nedenlerinin izah edildiği, karşı davacı kadının otel odasına girerken fotoğrafı dosyaya sunulan kişinin odada kalma süresinin ispatına yarar çıkış fotoğrafının bulunmadığı, oysa bu fotoğrafın da ele geçirilmiş olmasının beklenmesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu durumun tanıklığını etmiş kişinin o tarihlerde ...'da ve karşı davacı kadının ...'da bir evde sık sık buluştuğu iddiasının tanıklığını etmiş kişinin de o tarihlerde ...'da olmadığından yalancı tanıklıktan cezalandırılmalarına karar verildiği, karşı davacının telefon şirketlerinden gelen kayıtlar üzerinde yapılan incelemeye göre ... arkadaşı, çocuğunun öğretmeni, babasının doktoru, diş hekimi olan şahıslarla telefon görüşmelerinin olağandan uzun ve sık sayılabilecek olması, Ü.İ. İsimli ... arkadaşıyla dışarıda birden fazla buluşup yemek yemeleri zina davasının ispatı için yeterli görülmemiş, ancak güven sarsıcı davranışlar olarak nitelendirilmiş bu durumun da evlilik birliğini sarsıcı davranışlardan olduğunun kabulü ile davacının zina nedenine dayalı boşanma davasının reddine, şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kıyaslandığında erkeğin casus yazılım, yalancı tanık dinletmek, fiziksel ve sözel şiddet uygulamak suretiyle daha ağır kusurlu olduğu kabul ve taktir edilmekle tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat istemlerinin kabulüne, çocuklarla ilgili rapor, büyük çocuğun tercihi ve küçük çocuğun yaşı dikkate alınarak velâyetlerin anneye verilmesine, iştirak nafakası isteminin kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davacı- karşı davalı erkeğin zina sebebine dayalı davasının reddine, karşılıklı boşanma davalarının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 3.000,00'er TL iştirak nafakasına, nafakaların her yıl üfe oranında arttırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmü veren hakimin tarafsız olmadığını, hakimin eşinin dosyada sadakatsizlikle ilgili adı geçen kişinin mesai arkadaşı olduğunu, tanık olarak dinlenen Bülent Y. İsimli kişinin de hükmü veren hakimin kayınbiraderi olduğunu, hakimin çekinmesi gerekiğini, dosyanın incelenmediğini, davalı-karşı davacı kadının zina eyleminin dosyaya sundukları deliller ile sabit olduğunu, davalı-karşı davacı kadının takip etmediği boşanma davasındaki olayları affetmiş sayılacağını, tarafların bu olaylardan sonra evliliği devam ettirdiğini, dava dosyasına sunulan deliller arasında davalı-karşı davacı kadının itiraflarının hükme esas alınmadığını, kadının tüm ilişkilerini kabul ettiğini, dosyaya sunulan video ve fotoğrafların gerçek olduğunun teyit edildiğini, karşı taraf ile yapılan telefon ve yüz yüze görüşmelerin hukuka uygun delil niteliğinde olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen manevî tazminatın dayanağının açıklanmadığını, nafaka miktarlarının fahiş olduğunu, boşanma ve mali yükümlülükler açısından verilen kararın gerekçesiz olduğunu belirterek; kadının davasının kabulü, reddedilen zina hukuki nedenli davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hüküm fıkrasında tedbir nafakasının devamı hususunun yazılmamasının infazda tereddüt oluşturacağını, müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, güven sarsıcı davranış olarak nitelenen arama eylemlerinin sebeplerinin açıklandığını, yemek yemenin güven sarsıcı davranış olarak değerlendirilemeyeceği, erkeğin davasının reddinin gerektiğini, çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakalarının karar tarihinden itibaren aylık 3.000,00 TL'ye çıkartılması gerektiğini belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı, müvekkili yararına tedbir nafakasının devamı hususunda hüküm kurulmaması, müvekkili aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti, yargılama harç ve giderleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki tarafların iddiaları, savunmaları, telefon kayıtları, taraflara ait olan resimler, bilirkişi raporları ve ceza mahkemesi ve savcılık soruşturması birlikte değerlendirildiğinde, davacı-karşı davalı erkek yönünden 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi şartlarının gerçekleşmediği, özellikle telefon kayıtları, otel kayıtları, tanıklar ..., ..., ... ve ...'nın beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde davalı-karşı davacı kadının eyleminin güven sarsıcı boyutta kaldığı, bu hali ile davacı-karşı davalı erkek yönünden 4721 sayıl Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası şartlarının gerçekleştiği, davacı-karşı davalı ise evlilik içinde eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve eşinin telefonuna habersiz casus yazılım programı yüklediği anlaşılmış olup, davalı-karşı davacı kadın yönünden de 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şartlarının gerçekleştiği; hükmedilen tazminatların makul olduğu, davalı-karşı davacı kadının dilekçeler aşamasında 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi kapsamında nafaka talebinde bulunmadığı 08.09.2016 tarihli duruşmada 5.000,00 TL tedbir nafakası talebinde bulunduğu, 26.10.2017 tarihinde 1.000,00 TL tedbir nafakası bağlandığı, 26.02.2019 tarihinde kaldırıldığı, ilk kararda erkeğin kararı istinafa getirmediği, hali hazırda dosya kapsamındaki tarafların sosyal-ekonomik durumuna göre kadın yönünden 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesine göre tedbir nafakası bağlama şartlarının bulunmadığı, ortak çocukların yaşı, uzman raporu kapsamı, uzman görüşü, çocukların üstün yararı gereğince velâyetin anneye verilmesine ilişkin kararın doğru olduğu, ortak çocuklar için takdir edilen tedbir-iştirak nafakası miktarlarının da makul olduğu, yargılama gideri yönünden kararda bir eksiklik veya yanlışlık bulunmadığı, davalı-karşı davacının ziynet eşyası davasını ispat edemediği gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen sebepler ile; kadının davasının kabulü, reddedilen zina hukuki nedenli davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirterek katılma yolu ile temyiz dilekçesi ile müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığı, erkeğin davasının kabulü koşullarının oluşmadığı, çocuklar için takdir edilen nafakaların yetersiz olduğu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenli karşılıklı boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, erkeğin zina hukuki nedenli davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, kabulü gerekip gerekmediği, kusur belirlemesi ile tarafların tazminat taleplerinin kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı ve kadın yararına hüküm altına alınan tazminatların miktarı, ortak çocuklar için nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı, 161 inci, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 182 inci ve 330 uncu maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nu 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.