Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8301 E. 2023/6135 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında, edinilmiş mal rejimi kapsamında değerlendirilmesi gereken taşınmazın edinilme şekli ve davacının katkı payı alacağının olup olmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın davalıya bağış yoluyla devredildiğinin tanık beyanları ve fiili karinelerle ispatlanmış olması ve davalının kişisel malına katkı payı talep edilemeyeceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/802 E., 2022/1591 K.

...

...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gölhisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2018/243 E., 2020/365 K.

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile katılma yoluyla davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde 157 ada 22 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin annesi adına kayıtlı iken davalı kadın adına satın alındığını, davalı kadının 2007 yılında kardeşi diğer davalıya taşınmazı mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini, davalı kadının taşınmazda oturmaya devam ettiğini, taşınmaz üzerine müvekkili tarafından 1990 yılında başlanarak bir kaç yıl içinde bir ev yapıldığını, taraflar arasında 2002 yılında boşanma davası açıldığını, bu tarihten beri ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin tam kusurlu olması nedeniyle işbu boşanma davasının reddedildiğini, tarafların bu tarihten beri ayrı yaşadığını belirterek; muvazaa nedeni ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, taşınmazın tamamının tapu kaydının iptal edilmemesi halinde 1/2 hissesinin iptali müvekkili adına tescilini veyahut yargılama sırasında ortaya çıkacak değerin 1/2'si kadar katkı payı alacağının olduğunun tespitini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.

2. Davacı vekili ıslah edilen cevap dilekçesine karşı 08.06.2017 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; ıslaha karşı 08.06.2017 tarihli cevap dilekçesinde; savunmanın genişletilmesi niteliğindeki beyanlara muvafakatlarının olmadığını, cevap süresi içinde sunulmayan zamanaşımı def'inin süreden reddine karar verilmesi gerektiğini, ıslahın usulüne uygun yapılmadığını belirterek; ıslah dilekçesinin reddini talep etmiştir.

3. Davacı vekili ıslah edilen 09.06.2017 tarihli dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde 157 ada 22 parsel sayılı taşınmazın müvekkilinin annesi adına kayıtlı iken davalı kadın adına satın alındığını, davalı kadının 2007 yılında kardeşi diğer davalıya taşınmazı mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini, davalı kadının taşınmazda oturmaya devam ettiğini, taşınmaz üzerine müvekkili tarafından 1990 yılında başlanarak bir kaç yıl içinde bir ev yapıldığını, davalı kadının çalışmadığını, taşınmazın arsa ve evin yapılmasına katkısının olmadığını, taraflar arasında 2002 yılında boşanma davası açıldığını, bu tarihten beri ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin tam kusurlu olması nedeniyle işbu boşanma davasının reddedildiğini, tarafların bu tarihten beri ayrı yaşadığını belirterek; muvazaa nedeni ile taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, taşınmazın tamamının tapu kaydının iptal edilmemesi halinde taşınmazın mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde müvekkilinin çalışmaları ile edinildiğinden taşınmaz üzerinde müvekkilinin tespit edilecek katkı payı alacağının en yüksek oranlı mevduat faizi le birlikte tahsilini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacının taraf ehliyeti ve hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı sadece alacak isteyebileceğini, taşınmazın müvekkili ... tarafından ilk boşanma dava tarihinden sonra satın alındığını, edinilmiş mal olmadığını, müvekkili ... aleyhine açılan davanın da husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

2. Davalılar vekili ıslah edilen 15.05.2017 tarihli cevap dilekçesinde; zamanaşımı dolduktan sonra davanın açıldığını, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı sadece alacak isteyebileceğini, alacak miktarının dava dilekçesinde belirtilmediğini, taşınmazın kayınvalidesi tarafından müvekkiline karşılıksız olarak verildiğini, müvekkilinin kişisel malı olduğunu, müvekkili ...'ın diğer müvekkili ...'ya taşınmazı muvazaalı olarak devretmediğini satış parası ile müvekkili ...'ın Bağkur borcunun ödendiğini, tarafların davacının zinası nedeniyle boşandıklarını, davacının pay oranın kaldırılması gerektiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

3. Davalılar vekili ıslah edilen dava dilekçesine karşı sunduğu 13.07.2017 tarihli cevap dilekçesinde; zamanaşımı dolduktan sonra davanın açıldığını, davacının mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı sadece alacak isteyebileceğini, alacak miktarının dava dilekçesinde belirtilmediğini, taşınmazın kayınvalidesi tarafından müvekkiline karşılıksız olarak verildiğini, müvekkilinin kişisel malı olduğunu, müvekkili ...'ın diğer müvekkili ...'ya taşınmazı muvazaalı olarak devretmediğini satış parası ile müvekkili ...'ın Bağkur borcunun ödendiğini, tarafların davacının zinası nedeniyle boşandıklarını, davacının pay oranın kaldırılması gerektiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR

1. Dava ilk olarak Gölhisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/96 Esasına kaydedilmiş, 02.10.2018 tarihli (8) nolu celsede davacının terditli olan katkı payı alacağı istemine ilişkin davasının ayrılması ile işbu esasa kaydına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar tarafların arasında 2001, 2002 ve 2009 yıllarında boşanma davaları olsa da bu davalar sonucu boşanma kararı verilmediği, tarafların Antalya 4. Aile Mahkemesinin 25/06/2013 tarih ve 2013/581 Esas, 2014/345 Karar sayılı kararı fiili ayrılık sebebine dayalı olarak boşanmalarına karar verildiği, mal rejiminin son boşanma davasının açıldığı 25.06.2013 tarih itibarıyla sona erdiği, güncel tapu kayıtlarına göre taşınmazın iki katlı kargir ev ve bir katlı ahır ve bahçe vasfında ve ... adına kayıtlı olduğu, evveliyatında ise 17.07.1997 yılında kadastro tutanağı ile "2 katlı kargir ev ve 1 katlı ahır ve bahçe" niteliğinde ...adına tespit edildiği, kadastro tutanağının 31.12.1998 tarihinde kesinleştiği, 24.12.2002 tarihinde ...tarafından ... ...'a satış yolu ile devredildiği, ... ... tarafından ise 15.07.2004 tarihinde ...'ye satış işlemi yapılarak tapudan devredilmiş olduğu; tanıkların dava konusu evin davalı ... ve davacı ... ile birlikte 1990 ile 1993 arasında yapılıp tamamlandığını beyan ettikleri, ancak bu tarihte taşınmazın tapusunun olmadığı, taşınmaz davacının annesi adına tespit gördüğü ve edinilmiş mallar rejimi döneminde de davacının annesi tarafından davalı ...'a satış yolu ile devredildiği; davalılar vekilinin cevap dilekçesini ıslah ederek taşınmazın bağış olduğunu ileri sürdüğü, gerek davacının annesi ve gerekse babasının davacı olan oğullarının evi terk etmesi nedeniyle, davalı ...'nın üzülmemesi ve çocuklarının başında durması için taşınmazı bağışladıklarını beyan ettikleri, taşınmaz evlilik birliği içinde ve edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu döneminde davalı ...'a kayınvalidesi tarafından satış yolu ile devir edilmiş ise de, dinlenen tanık beyanlarına göre söz konusu mal gerçekte davalıya bağışlandığı, zira eşlerden birinin anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda satış gösterilse dahi bağış olarak değerlendirileceği, hayatın olağan akışına göre fiili karine olarak bağış kabul edildiği, davacının bağış olmadığını ispat edemediği, taşınmazın davalı ...'ın kişisel malı olduğu; davalının kişisel malı olan eve de edinilmiş mal rejimi döneminde davacının yaptığı bir katkısının olmadığı gibi, bu yönde iddiasının da bulunmadığını, 01.01.2002 tarihinden önce mal ayrılığı dönemine ilişkin ise de tamamlanan evin, davacı ve davalının olmadığı, arsası ile birlikte ...adına tespit gördüğü ve kadastro tutanaklarının kesinleştiği, söz konusu taşınmazın daha sonra ...tarafından davalı ...'a bağışlandığına göre artık taşınmazın ...'ın kişisel malı olup bu taşınmaza evvelinde yapılan ekonomik katkıların ...'dan yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereği istenemeyeceği; diğer davalı ...'nın da katkı payı alacağı talebinin tarafı olmadığı, dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde dava değerinin 10.000,00 TL olarak gösterdiğinden harç ve vekâlet ücretinin de bu bedel üzerinden hesaplandığı gerekçesiyle; davanın ... yönünden husumetten reddine, davalı ... yönünden esastan reddine, davacının katkı payı alacağı yönünden de reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; taşınmazın davalı ... tarafından tapuda alınma tarihinden ve öncesinde müvekkilinin kazancı ile inşa edildiğini, masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, taşınmazın tapuda satış yoluyla edinildiğini, davalının kendi muvazaasına dayanamayacağını, taşınmazın mal kaçırma amacıyla davalı kadın tarafından diğer davalı kardeşine devredildiğini, davanın terditli olarak açıldığını, usul ekonomisi olarak gerek olmamasına rağmen ayrılma karar verilmesinin müvekkilinin iki kat yargılama gideri yüklenmesine sebep olacağını, dosyaların birleştirilmesi gerektiğini, dosya kapsamında alınan denetime elverişli rapora göre karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Katılma yoluyla davalılar vekili istinaf dilekçesinde; davacının maddî gücünün bulunmasına rağmen adli yardım talebinin kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının taşınmaz değerine göre ödenmesi gereken harcın eksik ödendiğini, Devletin haçtan dolayı gelir kaybı olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu, dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın davalı ... tarafından tapuda alınma tarihinden ve öncesinde müvekkilinin kazancı ile inşa edildiğini, masrafların müvekkili tarafından karşılandığını, taşınmazın tapuda satış yoluyla edinildiğini, davalının kendi muvazaasına dayanamayacağını, taşınmazın mal kaçırma amacıyla davalı kadın tarafından diğer davalı kardeşine devredildiğini, davanın terditli olarak açıldığını, usul ekonomisi olarak gerek olmamasına rağmen ayrılma karar verilmesinin müvekkilinin iki kat yargılama gideri yüklenmesine sebep olacağını, dosyaların birleştirilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, edinilmiş mal kişisel mal ayrımı, ayırma kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 166 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu2nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle taşınmazın karşılıksız alındığının dosya kapsamında mevcut delillerle ispatlanmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...

...