Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8782 E. 2023/888 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, erkeğin zina sebebiyle boşanmaya karar verilip verilmeyeceği, kusur belirlemesi, kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği ve miktarları uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının, boşanma halinde yoksulluğa düşmeyeceğinin anlaşılması ve erkeğin kusurlu bulunması nedeniyle yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hatalı olup, maddi ve manevi tazminat miktarlarının da düşük olduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına, maddi ve manevi tazminat yönünden de bozulup yeniden hüküm kurulması için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraf temyiz eden davacı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşmaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin son 5-6 yıldır sürekli evden uzun sürekli ayrıldığını, başka kadınlarla ilişkisinin olduğunu, çocuğun hiçbir sorumluluğunu almadığını, müvekkilinin şeref ve haysiyetine dokunan davranış ve sözlerde bulunduğunu, müvekkiline fiziksel ve cinsel şiddet uygulayıp tehdit ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi, 163 üncü maddesi ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 50.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 2.000.000,00 TL maddî ve 15.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; zina olarak değerlendirilen fotoğrafların 2017 Aralık ayı son günlerinde ... isimli şahıs tarafından davacıya gönderildiğini, davacının bu fotoğrafları ve olayları öğrendikten sonra müvekkilini affettiğini, fotoğrafların ... isimli şahıs tarafından hukuka aykırı yollarla ve gizli olarak çekilerek elde edildiğini, ...'ın müvekkilinin arkadaşı olduğunu, müvekkiline tuzak kurduğunu, bir akşam yemeğinde müvekkilini sarhoş ettiğini, bahsi geçen bayanın müvekkilinin sarhoşluğundan da faydalanarak müvekkiline sarılıp öpmeye kalktığını, ...'ın gizlice fotoğrafladıktan sonra şantaj yaptığını, bu sebeple suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilinin eşine açıklama yaptığını, davacının müvekkiline inandığını ancak "Fotoğraflar gerçek olsa dahi seni seviyorum ve affediyorum." dediğini, müvekkiline destek olduğunu, ...'ın ceza alması için gerekeni yapmasını istediğini, zina iddiasını kabul etmemekle birlikte fotoğrafta cinsel birleşmeye dair bir görüntünün olmadığını, davacının aynı zamanda affettiğini gösteren davranışlar sergilediğini, 2017 yılı Aralık ayında patlak veren bu olay sonrası 2018 yılı Mart ayına kadar tarafların birlikte yaşadıklarını, İngiltere'ye tatile gittiklerini, ekte sundukları fotoğrafların bu olayın ortaya çıkmasından yaklaşık 25 gün sonra İngiltere'de tatil yaparken çekildiğini, davacının annesi ...'in Facebook sayfasından fotoğrafları Ocak 2018 tarihinde yayınladığını, davacının bu fotoğraflara yorum yazan arkadaşlarının "Allah nazardan korusun." şeklindeki iyi niyetli temennilerine "Amin ablacığım." şeklinde cevaplar yazdığını, davacının daha sonra çevresinin dolduruşuna gelerek bu davayı açtığını, İngiltere'de şirket kurup müvekkilini peşinden sürükleyenin davacı olduğunu, davacının üniversite mezunu ve doktor olup müvekkilinin lise mezunu olması nedeniyle müvekkilini küçümsediğini ve hakaret ettiğini, davacının kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özellikle davacı kadının tanıklarının ifadesinde ve dosyaya sunulan fotoğraf değerlendirildiğinde; davalı erkeğin eşini aldattığı, davacı kadının her ne kadar zina özel nedeni ve onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmayı talep etmişse de zina özel nedenine dayanılarak açılan boşanma davasında zinanın özel şekil şartlarına tabi olduğu ve bu şartların oluştuğu konusunda yeterli delillendirme bulunmadığı, onur kırıcı davranış nedeniyle de özel şekil şartlarının yerine gelmediği; davalı erkek kusurlu olmadığını, aldatma olayının olması halinde bile eşinin kendisini affettiğini ve bu nedenle davanın reddine karar verilmesini gerektiğini ileri sürmüşse de davacı kadının önceki sadakatsizlik olaylarında eşini affetmiş olması son sadakatsizlik olayında da eşini affettiği anlamına gelmediği, bunun yanında sadakatsizlik olayının ortaya çıktığı tarihten sonra tarafların İngilterede bulunan şirketin kapatılması ve kiralanan taşınmazın kira kontratının feshi ile ilgili olarak Londra'ya gitmiş olmaları başlı başına davacı kadının davalı erkeği affettiği anlamına gelmediği, kaldı ki tarafların kızlarının beyanında Londra'da bulunduğu sürede tarafların aynı odada yatmadıklarının ifade edildiği, bu durumun da tarafların barışmadığına delalet ettiği, ayrıca tarafların barıştığı iddia edildiği halde davalı erkek tarafından anlaşmalı boşanma ile ilgili bir dava açmış olduğu ve sonradan davasının takipsizlik nedeniyle ortadan kalkması ve bunun hemen ardından davacı kadının bu davayı açmış olmasının, tarafların barışmadığı ve davacı kadının davalı eşini affetmediği şeklinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davacı kadının davalı eşinin isteği ve onayı üzerine ... turizmi amaçlı olarak İngilterede bir şirket kurmuş ve bu amaçla ilçe ... müdürlüğü görevinden istifa etmiş olması, yaşı nedeniyle de emeklilik hakkını elde edemediği, davacı kadın adına kurulmuş olan şirket ise faaliyete geçmeden ve herhangi bir gelir getirici işlem yapılmadan davalının sadakatsizliği ortaya çıktıktan sonra bu şirketin tasfiyesinin yapılmış olduğu, davacı kadının gelir getirici bir şirketi ve işinin bulunmadığı, davalı erkeğin adına kayıtlı çok sayıda taşınmazın bulunması ve taşınmazlarından bir kısmından aylık 100.000 TL'nin üzerinde kira gelirinin bulunması ve davalının müteahhit olarak görev yapması ve ekonomik durumu dikkate alındığında davacı eşin evlenme ile edindiği sosyal statüde dikkate alınarak kadının yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile kadın yararına aylık 20.000,00 TL tedbir ve aylık 20.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 500.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zina ve onur kırıcı davranış boşanma sebeplerinin oluştuğu ve ispat edildiği halde bu yönde karar verilmemesinin doğru olmadığını, davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun belirtilmemesi, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, yoksulluk nafakasının yıllık enflasyon oranında artırılmasına karar verilmediğini belirterek; zina ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanmaya hükmedilmemesi, kusur belirlemesi, tazminat ve yoksulluk nafakası miktarları ile yoksulluk nafakasının yıllık enflasyon oranında artırılmaması yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ön inceleme duruşmasının yapılmadığını, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tek tek belirlenmediğini, müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını, gerekçede sadece davacının beyanlarının esas alındığını, müvekkilinin beyan ve delilerinden bahsedilmediğini, kararın gerekçesiz olduğunu, kısa karar ile gerekçeli karardaki hüküm kısmında farklılıklar bulunduğunu, hangi hukuksal nedenle boşanma talebinin kabul edildiğinin yazılmadığını, kısa kararın 1 nolu hüküm kısmında zina ve onur kırıcı davranış nedeniyle açılan davanın ispatlanamadığından ret kararı verilmesi gerekirken karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davacının 13.09.2018 tarihli duruşmada, davasını sadece zina hukuksal nedenine hasrettiğini ve sadece fotoğrafa konu olaya dayanarak zina hukuksal nedenine dayandığını, bu nedenle zinanın olup olmadığı, affedilip affedilmediği ve tazminat talep edilip edilmeyeceği hususlarında tahkikatın yürütülmesi gerektiğini, affetme var ise tazminat talep edilemeyeceğini, hukuka aykırı yoldan elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağını, zina ve onur kırıcı davranışların gerçekleşmediğini, affeden tarafın dava hakkı bulunmadığını, 2018 Ocak sonu ile davanın açıldığı tarih arasında boşanmayı gerektirecek başka bir olay yaşanmadığını, İngiltere'den dönmeden üç gün önce tarafların televizyon aldıklarını, davacının kredi kartında bu harcamanın görüldüğünü, taleplerine rağmen Mahkemece bu konuda araştırma yapılmadığını, davacının tam kusurlu olduğunu, mal varlıklarının değeri ve geliri miktarında tartışma bulunduğundan değer tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmadığını, yeterli araştırma yapılmadığını, getirtilmesini istedikleri belgelerin ilgili kurumlardan getirtilmediğini, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddi gerektiğini, istinaf taleplerinin kabulü halinde usul ve kanuna aykırılıkların niteliği ve hakimin ihsası reyde bulunması ve kararın kaldırılması halinde dosyanın başka bir mahkemeye gönderilmesini talep ettiklerini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kısa karar ile gerekçeli karardaki hüküm arasında çelişki bulunduğu ve boşanma hukuksal nedeninin yazılmadığı gerekçesiyle erkeğin bu husustaki istinaf talebinin kabulüne; zina ve haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı davalar hakkında Mahkemece karar verilmemesi nedeniyle kadının bu husustaki istinaf talebinin kısmen kabulüne, toplanan delillere göre erkeğin zina eylemini gerçekleştirdiğinin sabit olduğu, erkeğin tanıklarının, erkeğin eşini aldattıktan sonra eşini affettiğini kendilerine söylediğini beyan ettikleri ve tarafların barışıp birlikte evlilik birliğine devam ettiklerini belirttikleri; tanık Selda ile ...'in tarafların İngiltere'den döndükten sonra bir arada yaşayıp yaşamadıkları hususundaki çelişkili beyanları, tanık Yusuf'un emniyetteki ifadesi ile Mahkemeye verdiği ifadesi arasındaki tutarsızlıklar, tanık Yapıncak'ın erkeğin fotoğraflarının kadın tarafından Kasım/Aralık 2017 tarihinde öğrenilmesine rağmen dört ay kadar tarafların barışıp bir arada yaşadıktan sonra tarafların İngiltere'ye gittiklerine dair olayların oluş tarihleriyle dahi uyuşmayan beyanları dikkate alındığında bu tanıkların beyanlarına itibar edilemeyeceği; erkeğin diğer tanıklarının beyanlarının gerçeğe uygun olduğu hususunda belirtilen nedenlerle şüphe oluştuğu, erkeğin 12.01.2018 tarihinde avukatına vekâletname vermesinden sonra 09.03.2018 tarihinde anlaşmalı boşanma davası açması hususu da dikkate alındığında ortak çocuğun tanık olarak verdiği beyana üstünlük tanındığı, buna göre erkeğin zina eyleminin kadın tarafından affedildiğinin kabulüne imkan olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek kadının bu hususlardaki istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısmının kaldırılmasına, kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının kabulüne, tarafların zina nedeniyle boşanmalarına, kadının haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı davasının reddine, kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu sayılmasına; yoksulluk nafakasının enflasyon oranında artırılması talebinde Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmekle bu husustaki kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, kadının nafakanın enflasyon oranında artırılması talebi hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 141 inci madddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü, kadının kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle kadın yararına 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş; davanın zina, haysiyetsiz hayat sürme ve evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine dayalı olarak açıldığı, haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı boşanmanın yasal şartlarının oluşmadığı, erkeğe ait olan ve dosyaya ibraz edilen fotoğrafın kadın tarafından hukuka aykırı yollarla ele geçirilmediği, İngiltere'den dönmeden önce alındığı belirtilen televizyonun harcama belgelerinin celp edilmesinin verilecek kararın esasına etkisi bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin delilleri topladıktan sonra nihai hükümde kusur belirlemesi yaparak boşanma kararı vermesinin ihsas-ı rey anlamına gelmeyeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları hakkında kanaat oluşturacak bilgi ve belge dosya içerisinde bulunduğu, kadın adına hisseli taşınmazlar bulunmakla birlikte bu taşınmazlardan gelir elde ettiğine dair bilgi ve belge bulunmadığı da dikkate alınarak kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın yararına hükmolunan tedbir ve yoksulluk nafakasının hakkaniyete uygun olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî tazminat miktarının hakkaniyete uygun olduğu belirtilerek tarafların sair istinaf talepleri reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddedilmesinin doğru olmadığını, tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminatların ve yoksulluk nafakası miktarları yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddedilmesinin doğru olmadığını, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulünün hatalı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince zina sebebiyle boşanmaya hükmedilmesinin doğru olmadığını, evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı davanın da reddi gerektiğini, manevî tazminat miktarının artırılmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, davacının zina sebebine dayalı davasının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminatların ve nafakaların miktarları, ön inceleme duruşmasının hukuka uygun olarak yapılıp yapılmadığı, affın mevcut olup olmadığı, eksik inceleme ile karar verilip verilmediği, kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenli davasının reddinin gerekip gerekmediği, kabulü gerektiği noktasında kadının temyizi bulunmadığından temyiz eden aleyhine hüküm kurulup kurulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 140 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dosya kapsamından; davacı kadının doktor olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacı kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşullarının davacı kadın yararına gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. O halde davacı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü bozmayı gerektirmiştir.

3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden davacı kadın yararına; yoksulluk nafakası yönünden davalı erkek yararına BOZULMASINA,

2.Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.