"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2033 E., 2022/2508 K.
DAVA TARİHİ : 25.02.2020
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erbaa 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/36 E., 2022/160 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne karar verilerek, kararın tüm yönlerden kaldırılmak suretiyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davalı erkeğin açtığı asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, davalı-karşı davacı kadının karşı davasının ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine hükmedilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kararın kaldırılarak kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili 25.02.2020 havale tarihli dava ve cevaba cevap dilekçesinde; Erbaa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/537 Esas, 2011/226 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açtıklarını bu davanın reddedilerek 08.02.2012 tarihinde kesinleştiğini bu tarihten itibaren tarafların bir araya gelmediklerini belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili süresinde sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı-karşı davalı erkeğin eşi ile yeterince ilgilenmediği, ailesinin evliliğe müdahalesine karşı çıkmadığı, ailesi tarafından baskı ve hakarete uğradığını, erkekten fiziksel şiddet gördüğünü, erkeğin bağımsız ev açmadığını, baskılara daha fazla dayanamayarak kadının evden haklı nedenlerle ayrıldığını, çocuğun ve kadının ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, hakaret ettiğini ifade ederek, davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuk lehine 750,00 TL iştirak nafakasına ve kadın lehine 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 07.07.2021 tarih ve 2020/126 E. Ve 2021/299 K. sayılı kararı ile asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, velayeti anneye verilen ortak çocuk lehine 350,00 TL iştirak nafakasına ve davalı-karşı davacı kadın lehine 8.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili kadının kabul edilen davası ve kusur belirlemesi yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından ise erkeğin kabul edilen davası, kusur tespiti, tazminat ve nafaka miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 13.01.2022 tarihli ve 2021/2843 Esas ve 2022/63 Karar sayılı kararı ile davalı-karşı davacı kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince açmış olduğu boşanma davası hakkında hüküm kurulmamasının kanuna aykırı olduğundan bahisle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile kararın esası incelenmeksizin kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların daha önce açılan ve kesinleşen boşanma davasından sonra üç yıl içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, davacı-karşı davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, bağımsız konut temin etmediği ve ailesinin kadına karşı olan sözlerine tepki göstermediği, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle davacı-karşı davalı erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, davalı-karşı davacı kadının davasının ise aynı kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabulüyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, velayeti anneye verilen çocuk lehine 750,00 TL iştirak nafakasına ve davalı-karşı davacı kadın lehine 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı erkek vekili süresinde sunduğu istinaf dilekçesi ile, tarafların ayrı yaşamaya başladıkları dönemdeki tek şikayetinin bağımsız konut temin edilmemesi olduğunu, sonrasında kadının müşterek konuttan ayrıldığını, erkeğin bağımsız ev tutmayı kabul etmesine rağmen davalı-karşı davacı kadının eve dönmediğini, önceki olayları affettiğini, kadının karşı davasının ve feri taleplerinin reddinin gerektiğini, tazminat ve nafaka miktarlarının yüksek olduğuna yönelik itirazda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan ve reddedilerek kesinleşen boşanma davasında "evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabul edilmesinin mümkün olmadığı" gerekçesine yer veriliği, davacı-karşı davalı erkeğe fiziksel şiddet, ailesinin müdahalesine sessiz kalma ve bağımsız konut temin etmeme yönünde bir kusur yüklenmediği, kararın bu haliyle kesinleştiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından davacı-karşı davalı erkeğe kusur yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğin kusursuz olduğunun kabulünün gerekeceği yönünde yapılan değerlendirme ile kadının davasının reddinin gerektiği ancak erkeğin davasında verilen hüküm istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden kadının boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi ile davacı-karşı davalı erkek lehine vekalet ücreti ödenmesine, sair temyiz itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesiyle; daha önce erkek tarafından açılan davaya davalı-karşı davacı kadın tarafından cevap verilmediğini, erkeğin kusurlarının Mahkemece affedilmiş sayılmasının ve adeta erkeğin kusurlarının başka bir davada ileri sürülmesine imkan tanınmayacak şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, açmış olduğu boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığı ilişkin hüküm tesisi ile erkeğin kusursuz olduğu yönünde yapılan belirlemenin ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalarının ve tüm taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Bölge Adliye Mahkemesince erkek tarafından Erbaa Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi nezdinde açılan 2020/532 Esas, 2011/276 Karar sayılı boşanma davasının, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedildiği, bu davada erkeğe bir kusur yüklenmeyerek kararın kesinleştiği, dolayısıyla eldeki davada erkeğe kusur yüklenmesinin isabetsiz olduğundan bahisle kadının davasının reddinin gerektiği ancak erkeğin davasında verilen boşanma hükmünün taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden bahisle kadının boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek bir kusurunun olmaması nedeniyle davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ise de; erkek tarafından Erbaa Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi nezdinde açılan 2020/532 Esas, 2011/276 Karar sayılı dayanak davanın yapılan incelemesinde, davalı kadının davaya cevap vermediği, dolayısıyla herhangi bir vakıaya dayanmadığı, davacı erkeğin davasını ispat edememesi nedeniyle davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı kadının dayanak davada herhangi bir vakıaya dayanmamış olması, reddedilen boşanma davasından sonra açılacak davalarda vakıa ileri sürmesine engel bir durum oluşturmamaktadır. Davalı-karşı davacı kadın, erkeğin bağımsız konut temin etmediği, kendisine fiziksel şiddet uyguladığı ve ailesinin müdahalesine sessiz kaldığına ilişkin vakıalara eldeki dava dosyasında dayanmış ve bu kusurlar dosya içeriğindeki kadının dayandığı delillerle ispatlanmıştır. Davacı-karşı davalı erkek ayrıca dayanak davayı açarak ayrı yaşamaya sebebiyet vermekle de kusurludur. O halde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olması sebebiyle kadının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği ancak davacı-karşı davalı erkeğin davasında verilen boşanma hükmü istinaf edilmeden kesinleştiğinden kadının davasının konusuz kaldığı göz önüne alındığında Bölge Adliye Mahkemesince kadının davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm sonucu itibariyle doğru olmuşsa da haklılık durumuna göre vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiğinden ve hatalı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) ve (3) numaralı paragrafta açıklandığı üzere davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.