"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/441 E., 2022/989 K.
DAVA TARİHİ : 21.02.2018
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çankırı 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/176 E., 2020/203 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararını kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birliğinin davalı kadının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, kadının evlendikten sonraki davranışlarının erkeğe karşı fiziksel tepkiye kadar vardığını, davalının düğünden sonra yol boyunca takılarla meşgul olduğunu, müşterek konutta da takıları saymakla vakit geçirdiğini, davacı ile ilgilenmediğini, düğünün ertesi günü erkeğin ailesinin bahçe evinden ayrılırken neden annene hoşçakal dedin, nispet mi yapıyorsun diyerek kavga çıkardığını, düğünden sonraki birkaç hafta boyunca dilekçe ver boşan, ayrılalım dediğini, tartışma yarattığını, düğünden sonraki kurban bayramının üçüncü günü davacıya fiziksel şiddet uyguladığını, sonra kendi boğazına tırnaklarını batırdığını, kendini yere atıp dövünmeye başladığını, evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, çocuk istemediğini söylediğini, davacının bu konudaki teklifini büyük tepkilerle reddettiğini, davacının ailesine son derece mesafeli yaklaştığını, davacının akrabaları ile ilişki dahi kurmadığını, davacının çalıştığı için eve geç geldiği zamanlarda tartışmalar çıkardığını, üzerine yürüdüğünü, fiziksel şiddet uyguladığını, kendini yerlere attığını, boşanmak istediğini dile getirdiğini, valizimi toplar giderim gibi söylemlerde bulunduğunu, erkeğin ortak konutun oturma odasındaki çalışma masasının üzerinde nokta konmuş ve bitmiş en güzel hikayem 20.01.2018 yazılı, kadının el yazısı ile yazılmış not bulduğunu, bunun üzerine eşinin instagramda eski erkek arkadaşının sayfasını takip ettiğini ve bu şahsın 20.01.2018 tarihinde evlendiğini fark ettiğini beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir
II. CEVAP
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; erkeğin evlilik akabinde İstanbul'da yaşanacağını söylediğini ancak kadını Çankırı'da yaşamaya mecbur bıraktığını, takılan tüm ziynetleri aldığını, her mutluluğu sinirli ve agresif şekilde kadının burnundan getirdiğini, düğünde takılan takıların erkeğin anne ve babasının uhdesinde olduğunu, düğünden sonraki üçüncü gece kadınla birlikte uyumak yerine gidip yeğeni ile uyuduğunu, Ankara'da bulunan eş, dost ve akrabalara, en yakınlara ile el öpmeye gitmelerine müsaade etmediğini, kadını azarladığını, aşağıladığını, sözlü şiddet uyguladığını, geç saatlerde eve geldiğini, bekar bir adam gibi gerekçesiz olarak olarak şehir dışına ve yurt dışına gittiğini, kadını yalnız bıraktığını, sen benim hayatıma karışamazsın dediğini, evliliğin ikinci ayından itibaren yatağını ayırdığını, çalıştırmadığını, evlilik süresince eve hiç harçlık bırakmadığını, alışveriş yapmadığını, pazar alışverişinin çoğunu anne ve babasının bahçesinden eksik karşıladığını, kadının anne ve babasına muhtaç ettiğini, cep telefonunu elinden bırakmadığını, kadının uygunsuz ve yarı çıplak resimlerini eski kız arkadaşına gönderip resim üzerinde kritik yaptığını, aşağıladığını, onur kırdığını, üniversite bursunu ödemediğini, bir gece önce eve gelmeyen erkeğin 20.01.2018 tarihinde eve gelip, bayan olduğu düşünülen bir şahsa canım sen de çok yoruldun, ben yatıyorum, sen de yat artık dediğini, dava dilekçesinde bahsedilen notun erkek için yazıldığını beyanla, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, lehine yıllık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) oranında arttırılmak üzere aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, lehine yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın ikinci cevap dilekçesinde özetle; bayram ziyaretlerinde ve sonrasında erkeğin iki ablasının ve iki ağabeyinin evine uğramadığını, telefon dahi etmediğini, yeğeninin nişanına gelmek istemediğini, sonrasında geldiğinde de erken ayrıldığını, eniştesinin cenazesine gelmediğini, ailesinin yaptığı baskıya göz yumduğunu ve yalan söylediği iddialarına eklemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadının çalışmasına izin vermediği, birlik giderlerine katılmadığı, eşinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, kadını eve almadığı, eve geç geldiği, maddî destekte bulunmadığı, bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğu, erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek ispatlanan kusur bulunmadığı belirtilerek iddialarını ispat edemeyen erkeğin davasının reddine, kadının davasının ise kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, kadın için belirlenen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının devamına verilen tedbir nafakasının kararı kesinleştiğinde yoksulluk nafakasına dönüştürülmesine, boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadının lehine 10.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata karar vermiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili katılma yolu ile sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur değerlendirmesinin doğru yapılmadığını, çelişkili ve duyuma dayalı tanık beyanlarının hükme esas alındığını, kusur belirlemesini kabul etmediklerini, kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, boşanma kararına itirazlarının bulunmadığını belirterek kararı her iki dava yönünden isitnaf etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, erkeğin kadına ait ziynet eşyalarının annesi ve babası tarafından alıkonulmasına müsaade ettiğini, erkeğe bu nedenle de kusur yüklenmesi gerektiğini, bu hususun dikkate alınarak daha yüksek miktarda tazminat talep ettiklerini, nafakalarda arttırım talepleri hakkında karar verilmediğini belirterek kararı kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile nafaka miktarları yönünden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe yüklenen kadını eve almama kusuruna kadın dayanmadığı halde erkeğe yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğe yüklenen diğer kusurların ise sabit olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının az olduğu, kadının yoksulluk nafakasının TÜFE uyarınca arttırılması talebi bulunduğu halde bu yönden İlk Derece Mahkemesince karar verilmediği, erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına yönelik saldırı teşkil etmediği halde kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna uygun bulunmadığı gerekçesiyle kararının kusura ilişkin gerekçesinin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren geçerli olmak ve her yıl TÜFE oranında arttırılmak üzere kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası takdirine, kadının manevî tazminat talebinin ise reddine karar verilerek erkeğin kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden, kadının ise lehine hükmedilen yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin kabulüne ve tarafların sair hususlardaki istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar vermiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; ağır kusurlu kadın yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi hatalı olduğu gibi miktarların da fazla olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, maddî tazminat ve nafaka miktarları ile reddedilen manevî tazminat talebi yönünden kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizlik olup olmadığı, var ise kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 175 inci maddesi hükümleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Davacı- karşı davalı erkek boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olup, bu kusurlu davranış aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Öyleyse, davalı-karşı davacı kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası koşulları oluşmuş olup, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-karşı davacı kadın lehine uygun miktarda manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu isteğin reddi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (3), (4) ve (5) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın ve yoksulluk nafakasının miktarı ile manevî tazminat yönlerinden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı- karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz tirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ömer'e yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.