"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/913 E., 2022/1535 K.
DAVA TARİHİ : 09.05.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/408 E., 2021/22 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine
karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesi ile, tarafların evliliklerinin ilk yıllarının mutlu olduğunu, sonrasında davalının sürekli kıskançlık krizlerine girdiğini, olur olmaz sebeplerle kavga çıkarttığını, tarafların 3-4 defa bu nedenle ayrıldığını, davacı tarafından 2014 yılında açılan davadan sonra tarafların bir araya geldiğini bu nedenle davadan feragat ettiğini ancak sorunlar nedeniyle 2015 yılında yeniden dava açtığını ve açılan bu boşanma davasından da feragat ettiğini, tarafların uzunca bir süre birlikte yaşamaya devam ettiklerini, ancak davalının eski meseleleri yeniden açıp hakaret ettiğini, bu nedenle davacının evi terk etmek zorunda kaldığını, davalının fiili ayrılıkta da hakaretlerine devam ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına ve ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; tarafların 5 yıldır ayrı yaşadığını, kadının çocukları ile birlikte evden ayrılmak zorunda kaldığını, önceki açılan davaların erkeğin feragati ile neticelendiğini, eldeki dava dosyasındaki boşanma nedenleri ile önceki davalardaki nedenlerin hemen hemen aynı olduğunu, iddiaların haksız ve gerçeğe aykırı olduğunu, erkeğin sorumsuz bir tutum sergilediğini, kendi zevkleri ve ihtiyaçlarını ön planda tuttuğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, evlilik birliğinin sarsılmasındaki esas sebebin erkeğin sadakatsizliği olduğunu, erkeğin evli bir bayanla birlikte görüldüğünü, bu bayanı defalarca ortak konuta getirdiğini, cep telefonunda aşkımsın diyerek mesajlar gönderdiğini, hediyeler aldığını, başta inkar etse de sonrasında durumu kabullendiğini, taraftarın 2014 yılı Ocak ayından bu yana ayrı olduklarını, evlilik birliğinin tekrar kurulmadığını, erkeğin davalardan feragat sebebinin davaların reddolunacağını anlaması olduğunu, evlilik dışı ilişkiler yaşamaya devam ettiğini, başkaca bayanlar ile evli bir erkeğe yakışmayacak tarzda konuşmalar ve yazışmalar yaptığını belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuklar lehine ayrı ayrı 1.250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 70.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; feragatle sonuçlanan eski olaylara ilişkin vakıaların hükme esas alınmadığını, erkek tanıklarının 21.06.2016 tarihinden sonra tarafların aralarında yaşanan geçimsizliğe ilişkin görgüye dayalı herhangi bir bilgilerinin olmadığını, bu dönemler için kadının kusurunun ispatlanamadığını, erkeğin feragatle sonuçlanan boşanma davalarından sonra da sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, belirlenen kusurlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğunu belirterek, kadının davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 17.500,00 TL manevî tazminata ve erkeğin davasının ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, barışmadan sonraki dönemde kadının ortak arkadaşları olan Muzaffer'e, erkeği kastederek hakaretvari mesajlar yazdığını Muzaffer'in kendisine bu mesajları gösterdiğini, bu hususun Muzaffer'in beyanları ile sabit olduğunu, asıl davanın reddinin hatalı olduğunu, karşı dava yönünden de tarafların 2016 yılı Haziran ayına kadar birlikte yaşadıklarını, 2014 yılı Ocak ayından sonraki tarihte tarafların 3-4 aylık süren beraberlikleri olduğunu ve kadının, erkeğin önceki kusurlarını affettiğini, af niteliğindeki olayların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğini kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kusur durumu nedeniyle hatalı olduğunu, işsiz olan erkek aleyhine tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğini, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma kararını istinaf konusu etmediklerini, erkeğin kusurları, kadının yaşadığı üzüntü ve manevî acı göz önüne alındığında miktarın düşük olduğunu, erkeğin, Pamukkale yöresinde turistik halı mağazalarında ortalamanın çok üzerinde bir maaşla yaklaşık 5.000,00-8.000,00 Euro karşılığı çalıştığını ancak çalışmanın kayıt altına alınmadığını ve asgari ücret olarak gösterildiğini aynı firmanın yurt dışındaki mağazalarında çalışan erkeğin yalnızca son bir yıldır yurtdışındaki mağazalarda covid salgını nedeniyle çalışamadığını, ortak çocuğun giderlerinin yüksek olduğunu, bu nedenle kadın lehine hükmedilen manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının düşük olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek her iki dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın manevî tazminatın miktarı ve yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık tarafların karşılıklı olarak açtığı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının reddi ve kadının davasının kabulü, kadın lehine manevî tazminat ve nafakalara hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesi, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
5.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesinde düzenlenen hakkaniyet kuralları nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevî tazminatın miktarı ile iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminatın miktarı, iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı-karşı davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalı-karşı davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.