"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesi ile; davalı erkeğin çok sinirli ve asabi olduğunu, sürekli darp ve hakaret ettiğini, kadını hemen hemen her gün hastanelik edecek kadar dövdüğünü, birçok kez şikayette bulunduğunu, en son kadın sığınma evine yerleştirildiğini, evlilik süresi boyunca sadakatsiz davrandığını, evlilik boyunca birçok kişiyle ilişki yaşadığını, sürekli akla mantığa sığmayacak şekilde iftira ve ithamlarda bulunduğunu, cep telefonuna program yükleyerek tüm konuşmaları, yazışmaları, fotoğrafları ve diğer tüm kayıtlara ulaştığını, elde ettiği yasa dışı bu kayıtlara mana yükleyip anlamlar çıkardığını, davalı erkeğin 2018 yılı Mart ayında hayati tehlikesi olacak şekilde kadını darp ettiğini, sonrasında kadının yeniden eve döndüğünü, davalı eşin Haziran 2018 tarihinden sonra kadına tutsak hayatı yaşattığını, dışarı çıkmasına müsaade etmediğini, ailesiyle görüşmesine dahi engel olduğunu, ihtiyaçlarını çocuklarının yardımıyla karşılayabildiğini, son olarak eşinden yine şiddet gördüğünü ve uzaklaştırma kararı aldığını belirterek, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, müşterek çocukları için ayrı ayrı aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, kendisi için aylık 30.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine ve 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminatın ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; evliliklerinin başında taraflar arasında sorunlar olmadığını, taraflar ...'ya taşındıktan sonra kendisini baskı altında bırakarak Bursa'da kalmaya ikna etmeye çalıştığını, aşırı derecede dayatıp ısrar ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle tartışmaların olduğunu, iddia edildiği gibi şiddet uygulamasının söz konusu olmadığını, ... ilinden gitmek için mantıkla izah edilir bir gerekçe sunmadığını, davacı kadının kendisine sosyal, psikolojik ve yer yer fiziksel şiddet uyguladığını, dosyaya sunduğu belgelerde davacının sadakat ve özel hayatındaki durumları ortaya koyduğunu, yıllarca çocuklarının istikbali ve aile mahremiyeti adına bu durumları bilip gördüğü halde susup beklediğini, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin eşine karşı sürekli şiddet uyguladığı, sürekli aşağıladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği, kusuru bulunmayan kadının çalışmadığı, gelirinin olmadığı, boşanma nedeniyle yoksul duruma düşeceği, yine tarafların ekonomik sosyal durumu ve kusur durumuna göre ağır ya da eşit kusurlu olamayan ve yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları oluşan davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile; davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, uzman raporu ve idrak çağındaki müşterek çocukların tercihleri dikkate alınarak müşterek çocuk ...'nin velâyetinin davacı anneye verilmesine, müşterek çocuk ... ve ...'nın velâyetlerinin ise davalı babaya verilmesine, taraflar ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, davacı kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir ve aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk ... için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminat ve 50.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili; kusurlu olmadığını, kadın eşin hakkında yaralama eylemi nedeniyle dava açıldığını, savcılık aşamasında kadın eş hakkında derdest dosyalar olduğunu, yerel mahkeme gerekçesinde bu dosyalarla ve dijital materyallerle hazırlanan bilirkişi raporuna ve sunduğu delillerin hiçbirine değinilmediğini, cevap dilekçesinde tanık deliline dayanılmadığı gerekçesiyle tanıklarının dinlenilmediğini, dava ve beyan dilekçelerinde yer alan soyut anlatımların ispatlanamadığını, afaki nafaka ve tazminat miktarlarına hükmedildiğini, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kararın kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve müşterek çocuk ... ...'in velâyet düzenlemesi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci altbendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, dosyadaki deliller ve müşterek çocukların beyanları ile davalı erkeğin kusurlu olmadığını, mahkemece eksik inceleme ve araştırma yapılarak hüküm verildiğini, iddiaların ispatlanamadığını, velâyetin gereklerinin yerine getirilmediğini, velayeti anneye verilen ortak çocuğun Liseye Giriş Sınavına dahi sokulmadığını, boşanma davasını açmadan 5 gün önce davacı kadının eşini bıçakla yaraladığını, ... 2 nci Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/309 Esas sayılı dosyasında yargılama devam edildiğini, akabinde boşanma davası açtığını ve ortak çocuk ...'yi 2019 Şubat ayından beri göremediğini belirterek kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, nafaka, tazminatlar ve miktarları ile velâyetin düzenlenmesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, miktarları ve ortak çocuk ... ...'in velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 353 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta Mahkemece her ne kadar boşanmayı gerektiren olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu kanaatine varılarak hüküm kurulmuş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; erkeğin mahkemece kabul edilen kusurları karşısında kadının da 14.02.2019 tarihli olayda erkeği bıçak çekmek suretiyle yaraladığı vakıasının sabit olduğu, bu nedenle yapılan yargılamada kadının tahrik hükümlerinin de uygulanmaksızın ceza aldığı ve cezanın kesinleştiği, buna göre belirlenen ve gerçekleşen olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yazılı şekilde erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin açıklandığı şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur gerekçesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı tarafın kusur gerekçesine yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinin yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı şekilde değiştirilerek ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.