"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek tarafından açılan fiili ayrılık nedeniyle (TMK166/4) boşanma davasında davanın kabulü ve tarafların boşanmaları ile boşanmanın ferilerine yönelik karar davalı kadın tarafından istinaf edilmiş, ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi davalı kadının istinaf istemlerinin esastan reddine karar vermiştir. Kararın, davalı kadın tarafından temyizi üzerine Dairemiz 16.12.2019 tarihli ilamı ile dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, dilekçeler teatisinin tamamlanmadığı gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece devam eden süreçte davacı erkeğin boşanma davası ile davalı-davacı kadının birleşen ve karşı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davaları birlikte görülmüş; davacı-davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı kadının karşı davasının açılmamış sayılmasına, birleşen davasının ise reddine karar verilmiştir. Hüküm davalı-davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir.
... yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiş olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının ... yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. ... yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK'de de yer verilmiştir. HMK'nin 297. maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK'nin 298/2. maddesinde ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK'nin 24.02.2010 tarihli ve 2010/1-86 Esas, 2010/108 Karar sayılı kararında da "Yasa'nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız
görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur" hususlarına yer verilmiştir. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında ve gerekçenin kendi içinde çelişki yaratılması yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, ... yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır.
Somut olayda, mahkemece kararın gerekçesinde “her iki tarafın da daha önce birbirlerine karşı boşanma davası açtığı, boşanma davalarından sonra ayrı yaşamaya hakları olduğundan davacı-davalı ...'e bir arada yaşamayı istememesinin kusur olarak yüklenemeyeceği belirtilirken, devamında davacı-davalı ...’in Adana 7. Aile Mahkemesinde görülmüş olan 2015/344 E. sayılı boşanma davasında kendi boşanma davası reddedilmesine rağmen bir arada yaşamayı istememesi nedeniyle kusurlu olduğu belirtilerek gerekçe içinde çelişki yaratılmıştır. Ayrıca belirtilen gerekçenin bir bölümünde davalı-davacı erkeğin kusurlu olduğu kabul edilmesine rağmen hüküm kısmında davalı-davacı kadının birleşen davasının reddine karar verilmesi de gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmasına neden olmuştur. O halde mahkemece, hüküm ve gerekçe ile gerekçenin kendi içinde çelişkisi yaratılmadan, HMK'nin 297. maddesine uygun biçimde, gerekli unsurları içeren bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilemsine oy birliğiyle karar verildi.20.12.2022 (Salı)