Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9474 E. 2024/447 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejimi tasfiyesine ilişkin hükümler yer almasına ve tarafların bu konuda anlaşmış görünmelerine rağmen, sonradan açılan davada katılma alacağı istenmesinin mümkün olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların boşanma aşamasında mal rejimi tasfiyesi konusunda anlaştıkları, protokol düzenledikleri ve mahkemeden paylaşım talep ettikleri gözetilerek, sonradan açılan katılma alacağı davasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1613 E., 2022/1296 K.

DAVA TARİHİ : 02.04.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk (Aile ) Mahkemesi

SAYISI : 2018/264 E., 2020/163 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2012 yılında evlendiğini, 29.12.2017 kesinleşme tarihli kararla boşandıklarını, taraflarca evlilik birliği içerisinde taşınmaz satın alındığını, bu taşınmazın satın alınabilmesi için kadına ait ziynet eşyalarının bozdurulduğunu, bu evin yine evlilik birliği içerisinde satıldığını ve tasfiyeye konu taşınmazın satın alındığını, tapuda davalı erkek adına tescil edildiğini, kredi borcunun ödenmesinde davacı kadının da katkıda bulunduğunu, taraflar arasındaki boşanma kararı kesinleştikten sonra tasfiyeye konu taşınmazın davalı erkek tarafından satıldığını, ancak bu taşınmazın evlilik birliği içerisinde kadının da katkıları ile alındığı ve kadının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı bulunduğunu iddia ederek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen hususların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, protokol hükmü gereği mal rejiminden doğan haklarından feragat edildiğini ve dava konusu taşınmaz üzerinde kadının katılma alacağı hakkı bulunmadığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı ile davalının Çerkezköy 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2017/899 Esas, 2017/808 Karar sayılı 29.11.2017 tarihli, 29.12.2017 kesinleşme tarihli kararı ile anlaşmalı olarak boşanmaları, 16.11.2017 tarihli ek protokol başlıklı anlaşmalı boşanma protokolünün gerekçeli kararın eki sayılmasına karar verildiği, anlaşmalı boşanma protokolünün altı numaralı maddesinin, "tarafların adlarına kayıtlı gayrimenkuller üzerindeki hakları aynen devam edecek, birbirlerinden gayrimenkuller ve diğer menkul değerlerle ilgili hak talep etmeyeceklerdir." içeriğini haiz olduğu, tarafların mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaştıkları, karşılıklı olarak mal rejiminden kaynaklanan alacak haklarından feragat ettikleri, her ne kadar davacı kadın vekili tarafından 10.03.2020 tarihli sözlü yargılama duruşmasında dava konusu taşınmazın paylaşılmasına ilişkin taraflar arasında imzalanan 16.11.2017 tarihli sözleşme fotokopisi sunulmuşsa da iddia ve savunmanın dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması ve ön inceleme aşamasından sonra değiştirilip genişletilemeyeceği, kaldı ki boşanma kararının eki olarak sayılan protokol ile tarafların mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaştıkları, davacı kadın vekili tarafından sunulan sözleşmenin kararda esas alınmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın yarı yarıya paylaşılacağı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, 16.11.2017 tarihli protokol içeriğinde de bu hususun aynen yazılı olduğu, her iki protokolün de boşanma kararını verene mahkeme tarafından karara yazıldığı, bu sebeple son celse sunulan bu belgenin iddianın genişletilmesi kapsamında sayılamayacağı, adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği, bu iddianın kabul edilmemesi halinde boşanma davasındaki bu iki protokol arasında çelişki olduğunun kabulü gerektiği, taşınmazın güncel bedeli üzerinden satılmadığı ve işbu davadaki uyuşmazlığın asıl olarak bu husus olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; tarafların 03.02.2012 tarihinde evlendiği,, 10.11.2017 tarihinde açılan boşanma davasında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca ve 04.01.2018 tarihinde kesinleşen karar gereği boşandıkları, taraflar arasındaki mal rejiminin, boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona erdiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için, eşlerin boşanma ve boşanmanın fer'îsi niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerektiği, mal rejiminin tasfiyesinin ise boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığı ve bu konuda tarafların anlaşmalarının gerekli olmadığı, ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel bulunmadığı, tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davalı erkek tarafından Çerkezköy 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde açılan 2017/899 Esas sayılı boşanma davasında, tarafların aynı düşüncede olduklarını, ekte sundukları protokolü düzenleyerek boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hakkında anlaşma yaptıklarını bildirerek anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ettiği, sunulan 16.11.2017 tanzim tarihli "EK PROTOKOLDÜR" başlıklı belgenin altıncı maddesinde "tarafların adlarına kayıtlı gayrimenkuller üzerindeki hakları aynen devam edecek, birbirlerinden gayrimenkuller ve diğer menkul değerlerle ilgili hak talep etmeyeceklerdir." şeklinde düzenlendiği, keza aynı tarihli Çerkezköy 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2017/899 Esas sayılı dosyasına hitaben yazılmış, Çerkezköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu kaşesi ile kaşelenerek imzalanmış belge ile "mevcut olan evin satışında 1/2'sinin taraflara paylaştırılmasını arz ettikleri", bu belgenin her iki tarafça imzalandığı, belge taranarak boşanma dosyasına kaydedildiği, tarafların anlaşma uyarıca boşanmalarına karar verilmesini talep ettikleri, yargılama sonucu da tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü gereğince boşanmalarına, "16/11/2017 tarihli protokolün mahkeme kararının eki sayılmasına" karar verildiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinde; 16.11.2017 tarihli sözleşme sunulduğunda, iddia ve savunmanın dilekçeler karşılıklı verilmesi aşaması ve ön inceleme aşamasından sonra değiştirilip genişletilemeyeceği gerekçesi ile dikkate alınmamış ise de söz konusu belgenin boşanma dava dosyası içerisinde mevcut olduğu, tarafların delil olarak boşanma dava dosyasına dayandıkları, dolayısıyla bu belgeye de dayanılmış sayılacakları, keza davacının 11.06.2018 tarihli dilekçesi ekinde de söz konusu belge örneğini dosyaya sunduğu, ancak somut olayda, davacı kadın tarafından taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi talep edilmiş ise de tarafların boşanma davası sırasında boşanmanın tüm sonuçları ve mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaştıkları, ayrıca ön bürodan mevcut olan evin satışında 1/2'sinin taraflara paylaşılmasını istediklerine dair dilekçelerini dosyaya sundukları, tarafların mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmaları, bu konuda protokol düzenlemeleri ve mahkemeden paylaşma konusunda birlikte talepte bulunmaları göz önüne alındığında artık mal rejiminin tasfiyesini talep etmelerinin mümkün olmadığı, ancak protokol hükümlerine dayalı olarak varsa haklarını ileri sürebilecekleri, zaten davalı erkek tarafından taşınmazın satışından kalan paradan 10.000,00 TL'nin davacı kadına ödendiğinin bildirildiği, davacı kadın tarafından da taşınmazın yarı yarıya paylaşılacağı noktasında taraflar arasında uyuşmazlık olmadığının bildirildiği anlaşılmakla sonuç olarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde öne sürdükleri sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, anlaşmalı boşanma dava dosyasındaki protokoldeki düzenlemeye, duruşmadaki taraf beyanlarına ve boşanma kararına göre tarafların mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı hakları istemelerinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 225 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.