"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1748 E., 2022/1780 K.
DAVA TARİHİ : 22.12.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/807 E., 2022/381 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılamasında, İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının evin ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, evin faturalarını ve kirasını davalının babasının karşıladığını, çocuğa karşı sevgisiz ve ilgisiz olduğunu, davacıya şiddet uyguladığını, kıskançlık yüzünden müvekkiline iftirada bulunduğunu, hakaret ve tehdit ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, velâyet hakkının müvekkiline verilmesine, 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı vekili cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; davalı-karşı davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, karşı davanın reddi ile davasının kabulünü istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacının, ailesinin evliliğe sürekli müdahalesine sessiz kaldığını, ailesine davalıyı kötülediğini, hakaret ettiğini, sevmediğini, boşanmak istediğini söylediğini, sebepsiz yere agresif tavırlarla tartışma çıkardığını, uzun boylu erkeklerden hoşlandığını dile getirdiğini, yemek yapmayıp alınan malzemeleri çürüttüğünü, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, dolapta erkek atleti bulduğunu davacının bunu açıklayamadığını, evi kendisinin terk ettiğini ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla, davacının davasının reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, 500,00 TL tedbir ve yoksuluk nafakasına, 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı vekili, ikinci cevap ve karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde; davacı-karşı davalının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak cevap ve karşı dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarlamış, asıl davanın reddi ile karşı davasının kabulünü istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: davalının evinin, çocuğunun ve eşinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, çocuğuyla ilgilenmediği, davacı kadına şiddet uyguladığı, kadının dışarıya gezmeye gitmesine izin vermediği, kıskandığı, eşinin kendisini aldattığına yönelik eşine ithamlarda bulunduğu, eve geç geldiği ve sonrada annesinin evine gittiği; davacı kadının annesinin tarafların evliliğine müdahale ettiği ve davacının buna engel olmadığı, sık sık kendi ailesinin evine gidip orada fazlaca zaman geçirdiği, bu nedenlerle davacı-karşı davalının az kusurlu, davalı-karşı davacının ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların boşanmasına, müşterek çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında şahsi ilişki tesisine, müşterek çocuk için karar verilen 300,00 TL tedbir nafakasının 31.05.2022 tarihi itibariyle 100,00 TL arttırılarak aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, davacı-karşı davalı kadın için karar verilen 350,00 TL nafakasının 31.05.2022 tarihi itibariyle 100,00 TL arttırılarak aylık 450,00 TL tedbir nafakasına; kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği belirtilerek karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, kadının boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedeleneceği, kişilik haklarına saldırı oluştuğu belirtilerek davacı-karşı davalı lehine 20.000,00 TL maddî, 18.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, davalı-karşı davacının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; kusur tespitinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını ve hükme esas alınmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin evinin, eşinin ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşıladığını, ilgisizlik ve kıskançlık yapmadığını ve kısıtlamadığını, şiddet uygulamadığını ve ispatlanmadığını, kadının kusurunun sabit olduğunu, verilen tazminatların müvekkilini yoksulluğa düşürecek nitelikte olduğunu beyanla, asıl ve karşı davada kusur tespiti, hükmedilen maddî ve manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaların kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme yönelik davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı vekili, kusur tespitinin hatalı olduğunu, tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını ve hükme esas alınmasının usule ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin evinin, eşinin ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşıladığını, ilgisizlik ve kıskançlık yapmadığını ve kısıtlamadığını, şiddet uygulamadığını ve ispatlanmadığını, kadının kusurunun sabit olduğunu, verilen tazminatların müvekkilini yoksulluğa düşürecek nitelikte olduğunu beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur tespiti, hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, maddî ve manevî tazminat ile nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarının yüksek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi,174 üncü ve 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle erkeğin kadına uyguladığı fiziksel şiddetten sonra tarafların barışması ve evlilik birliğinin devam etmesi nedeniyle mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, yine de mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusur durumları dikkate alındığında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.