Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9571 E. 2024/1692 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında, vefat eden eş adına kayıtlı taşınmaz için katkı payı alacağı istenmesinde, katkı payı oranının tespiti, taşınmazın değerinin hangi tarihte dikkate alınacağı ve terekenin diğer borçlarının katkı payı alacağından mahsup edilip edilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına uygun olarak hüküm kurduğu, bozmaya uyulmasıyla karşı taraf lehine kazanılmış hak doğduğu ve bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleştiği gözetilerek davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/1 E., 2021/139 K.

DAVA TARİHİ : 16.06.2008

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,13.03.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile karşı taraf davalı ... mirasçları vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; boşanma talebi ile birlikte, müvekkilinin eşi davalının o dönem işinin ve gelirinin olması nedeniyle müvekkilinin babası, ağabeyi ve kız kardeşinin müvekkiline hibe ettiği paralar ve müvekkiline evlenirken takılan takıların satılması suretiyle elde edilen para ile bedelinin tamamının müvekkili tarafından karşılanarak davalı adına tasfiye konusu taşınmazın satın alındığını belirterek; taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla daire bedeli olan 150.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili 20.06.2014 tarihli ıslah dilekçesinde; davalının tabela işi yaptığını, kazancının dükkan kiralamaya yetmediğinden oturdukları evin bir köşesinde müvekkilinin yardımı ile bu işi yaptığını, taşınmazın müvekkilinin takılarının satışından elde edilen para ve ailesinin yardımı ile alındığını belirterek; 150.000,00 TL alacağın belirsiz alacak olarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek, dava açıldıktan bir gün sonra 17.06.2008 tarihinde vefat etmiş olup dahili davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.10.2008 tarih ve 2008/357 Esas, 2008/536 Karar sayılı kararı ile, davalının 17.06.2008 tarihinde öldüğü gerekçesi ile dava konusuz kaldığından bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 26.05.2010 tarih ve 2009/8484 Esas, 2010/10292 Karar sayılı kararı ile, dava dilekçesinde boşanma ile birlikte mal rejiminin tasfiyesine yönelik de talepte bulunulduğu, buna ilişkin nispi harç yatırıldığı, davalının yargılama sırasında ölmesi ile mal rejimi ölüm nedeniyle sona erdiği, mal rejiminin tasfiyesine yönelik dava ile ilgili davalı mirasçılarına tebligat yapılarak davaya devam olunması, bu istek yönünden taraflara delil sunma olanağının tanınması, gösterildiği takdirde delillerin toplanmasından sonra işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu yön düşünülmeden mal rejiminin tasfiyesi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan diğer yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 19.12.2017 tarih ve 2010/861 Esas, 2017/905 Karar sayılı karar ile, dinlenen tanık beyanlarına, alınan bilirkişi raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre, davalının öldüğü, boşanma davasının konusuz kaldığı; tasfiye konusu taşınmazın davalının evlenmeden önce edindiğinden edinilmiş mal olmadığı gerekçesiyle; boşanma davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına ve davacının katkı payı alacağının olmadığının tespitine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.05.2019 tarih ve 2019/730 Esas, 2019/4994 Karar sayılı kararı ile, tasfiye konusu taşınmazın evlilik birliği içinde 11.04.1983 tarihinde davalı muris adına satın alındığı, davanın katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu, somut olayda tüm dosya kapsamındaki bilgi, belge, davacı tanıklarının beyanları ve dahili davalıların tanığı Kemal'in beyanı birlikte değerlendirildiğinde davacının tafsiye konusu taşınmaz alımında katkıda bulunduğunun kabulü gerektiği, ne var ki dosya kapsamında eşlerin taşınmazın edinilmesine katkı oranlarını belirleyecek yeterli veri olmadığı; 4721 saılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesi gözetilerek denkleştirici adalet ilkesi gereği hakim tarafından takdir edilecek bir miktarda davacı lehine katkı payı alacağına karar verilmesi gerekirken, Mahkemece, dosya kapsamı ile örtüşmeyen şekilde yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan yargılama, tanık beyanları, yapılan keşif, ibraz edilen bilirkişi raporları, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, denkleştirici adalet ilkesi gereği, davacı tanıklarının çoğunluğunun taşınmazın alımında davacının ailesinin parasal katkıda bulunduğunu beyan ettiği, özellik davacı tanığı Mustafa'nın beyanı ile davalı tanığı Kemal'in beyanı birlikte değerlendirildiğinde söz konusu katkının % 50 oranında olacağının takdir edildiği, taşınmazın değeri olan 240.000,00 TL'nin % 50'si 120.000,00 TL'nin katkı payı alacağı olduğu, davacının aynı zamanda tereke borçlusu olduğu da dikkate alınarak takdir edilen katkı payı alacağından davacı sağ kalan eşin 1/2 miras hissesi ile sorumlu olduğu, dolayısıyla davalıların katkı payı alacağınının miras payları oranına göre 60.000,00 TL'sinden sorumlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, dahili davalıların miras payları da dikkate alınmak suretiyle; her bir dahili davalıdan 12.000,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı alınmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın müvekkilinin altınlarının satılması ve müvekkilinin ağabeyinin katkısı ile alındığı, davalı erkeğin düzenli işinin olmaması nedeniyle taşınmazın edinilmesine katkısının olmadığını, davalıların tanığı Kemal'in de beyanında taşınmazın müvekkilinin abisi tarafından alındığını doğruladığını, davalı erkeğin taşınmazın edinilmesine katkısının olmadığını, dosyadaki bilgi ve belgelere göre katkı payı oranının düşük belirlendiğini, hakimin takdir hakkını bizzat kullanması gerektiğini, bilirkişi raporuna bağlı takdir hakkının kullanılmayacağını, taşınmazın ıslah tarihindeki değerine göre katkı payı alacağının belirlenmesi gerektiğini, terekenin diğer borçlarının müvekkili tarafından ödendiğini göz ardı edilerek karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, katkının ispatı, katkı payı oranının hakkaniyete uygun olup olmadığı, tasfiye konusu taşınmazın alacak hesabında hangi tarihteki değerinin esas alınacağı, terekenin diğer borçlarının tasfiyede dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 141 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 448 inci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 5 inci maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci maddesi, 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... mirasçılarına verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.