"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ: Eskişehir 3. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Davacı-karşı davalı kadın vekili 06.10.2022 tarihli dilekçe ile erkeğin davasında verilen boşanma hükmüne yönelik temyiz taleplerinden feragat ettiğini bildirdiğinden, davacı-karşı davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin erkeğin davasında verilen boşanma hükmüne yönelik olarak reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Taraf vekillerinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından açılan boşanma davasının dava dilekçesinde özetle; kadının erkeğin ailesi tarafından istenmediğini, erkeğin ailesinin etkisinde kaldığı, eşi tarafından darp edildiğini, küçük görülüp aşağılandığını, erkeğin kapris yaparak inat etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, küs kaldığını, sonrasında küslük sürelerinin daha da uzattığını, dışarıda sessiz, sakin bir insan olan eşin tüm öfkesini evdeki kavgalarında çıkarmayı huy haline getirdiğini, sadece kendisini düşünen birisi olduğunu, çocuğunu dahi ikinci plana attığını, şiddet uyguladığını, 2018 yılı Ocak ayında hakaret edip, seninle tüm bağlarımı koparıyorum diyerek evi terk ettiğini, yarı hissesi kendisine ait evin mülkiyetini annesine vermek istediğini aksi halde boşanma sürecine gireceklerini söylediğini, tarafların ortak hanedeki birlikteliklerinin devam etmeye başladığını, 08.02.2018 tarihinde haksız yere şikayet edildiğini öğrendiğini, güven duygusunu yitirdiğini, olayla ilgili kendisinin de şikayetçi olduğunu ve aynı gün erkek eş hakkında uzaklaştırma kararı alınarak tarafların ayrı yaşamaya başladıklarını, 2018 yılı Şubat ayından sonra erkeğin çocuğuyla görüşmemeye başladığını, fiili ayrılık döneminde sürekli şehir dışına gitmeye başladığını, nerede olduğunun bilinmediğini, maddî olarak destek olmadığını belirterek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat, 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile çocuklardan ... için 2.500,00 TL tedbir ve doğacak çocuk için 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının hırçın, kıskanç, kolay sinirlenen, küfürlü konuşan bir yapısının olduğunu, eleştiri kabul etmediğini, sürekli daha lüks bir yaşam beklentisi içinde olduğunu, ailesiyle görüşmeyi kabul etmediğini, babannesinin cenazesine gitmesini engellediğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, ütü, çamaşır, yemek yapmadığını, hazır gıda tükettiğini, yatakları ayırdığını, çocuğun önünde tartışmaktan çekinmediğini, sosyal medyada rencide ettiğini, taraflar arasındaki 2018 yılı Ocak ayında yaşanan son olayda üst kat komşularının erkeğe televizyonun sesini kısmaları için mesaj attığını, eve geldiğinde televizyon ve radyonun sesinin sonuna kadar açık olduğunu gördüğünü, televizyon ve radyoyu kapattığında kadının erkeğe hakaret ettiğini, tartakladığını, ertesi gün eve geldiğinde bilgisayar monitörünün çekişle parçalandığını, kablolarının doğrandığını gördüğünü, çocuğu da bu hareketlere ortak ettiğini anladığını, küfür etmeye devam ettiğini hatta çocuğa da küfür ettirdiğini, evden kovduktan sonra evin anahtarlarını da değiştirdiğini, bunun üzerine şikayetçi olduğunu, şikayetine yönelik kadının karakola çağrılması üzerine tehdit ve hakaret ettiğini belirterek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne ve tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek lehine 20.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına karşı soğuk ve ilgisiz davrandığı, kimi zaman kadının yaptığı davranışları küçük gördüğü, ''sen ne bilirsin anlamazsın'' şeklinde kadını aşağıladığı, ailesi kadını pek istemediği, kadının ise, erkeğin ailesini benimsemediği, tepkili ve saygısız davrandığı, erkeğin kendi ailesiyle görüşmesine de karıştığı, müşterek çocuğu erkeğin ailesinin görmesini istemediği, kendi isteklerini ön planda tuttuğu, istediği olmadığında sinirlendiği, kavga çıkarttığı, 14.01.2018 tarihli son olayda, erkek kendisini uyarmasına rağmen bildiğini yaptığı 14.01.2018 tarihli son olayda erkeğin kendi yanında durup desteklemediği için akşama eve gelmeni istemiyorum defol git diye erkeği evden kovduğu, rencide edici sözler söylediği, hakaret ettiği, bağırmaya başladığı, Allah belanı versin insanlıktan bahseden hayvana bakın hele, ozaman evden defolup gideceksin, şeklinde watsaptan mesaj göndermeye , rahatsızlık vermeye hakaret etmeye devam ettiği, 17.01.2018 tarihinde evin kilidini değiştirdiği, kadının erkeğe doğum yaptığını haber vermediği fakat erkek tarafından ilgilenilmediği gerekçesiyle çevreye karşı şikayetlendiği, kadının erkeğin çocuklarla olan ilişkisine zarar verici davranışlar sergilediği, erkeğin bu yüzden yasal yollardan giderek çocukları ile iletişime geçmeyi tercih ettiği, erkeğin kendisini başka bir kadınla aldattığını düşündüğü, erkeğin arkadaşlarının eşlerinden oluşan gruba aldatıldığına ilişkin mesaj çekerek kadın dayanışması adı altında erkek hakkında bilgi toplamalarını isteyerek erkeği rencide ettiği, erkeğe ağzına geleni söyleyerek hakaret ettiği, kıskanç davrandığı , kendi lehine delil yaratmak için birden çok dedektiflik bürosunu aradığı belirtilrerek boşanmaya neden olan olaylarda kadının erkeğe nispeten ağır kusurlu olduğu, bu nedenle kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerine dair yasal koşulların oluşmadığı, yine tarafların ekonomik sosyal durumu ve kusur durumuna göre erkek lehine manevî tazminat ödenmesine hükmedildiği, gerekçesi ile, her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesi birinci fıkrası gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye tevdiine ve çocuklar ve baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuklardan ... için aylık 1.300,00 TL, Mehveş Ece için aylık 800,00 TL nafakanın boşanma kararı kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, erkek lehine 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, erkek lehine hükmolunan manevî tazminat, kendisinin maddî ve manevî tazminat talepleri ile tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddi ve ortak çocuklar için hükmolunan nafakaların miktarlarına yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, kendisi için hükmolunan manevî tazminatın miktarı ve ortak çocuklar için hükmolunan iştirak nafakalarının miktarlarına yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, evlilik birliğini sona erdiren olaylarda kendisinin kusuru olmadığını, ağır ve tam kusurlu olanın erkek olduğunu, erkeğin iddialarının ispatlanamadığını, tanık anlatımlarının taraflı ve gerçek dışı olduğunu, çocukların okul maliyetlerinin anne tarafından karşılanamadığını ve nafakanın yetersiz olduğunu belirterek, erkeğin davasının ve manevî tazminat talebinin kabulü, kusur belirlemesi, kendi tazminat ve nafaka talebinin reddi ve iştirak nafakalarının miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın, 06.10.2022 tarihli dilekçesi ile; boşanma hükmünün temyiz edilmediğini belirterek, davanın boşanma hükmü yönünden kesinleştirilmesini talep etmiştir.
3.Davalı-karşı davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının evlilik birliğini sona erdiren olaylarda tamamen kusurlu olduğunu, erkeğe atfedilen kusurların ispatlanamadığını, tanık beyanlarının soyut ve gerçek dışı olduğunu, hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının ekonomik sosyal durumlar, çocukların yaşı gereği yüksek olduğunu, kadına atfedilen kusurlar dışında da gerçekleşen kusurların bulunduğunu, manevî tazminatın karşı tarafın kusurları ve ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında yetersiz olduğunu belirterek, kadının boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, kendisi için hükmolunan manevî tazminatın miktarı ve müşterek çocuklar için hükmolunan iştirak nafakalarının miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, erkek yararına hükmedilen manevî tazminat ile kadının reddedilen tazminat ve nafaka taleplerinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve çocuklar lehine hükmedilen nafakaların miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 nci, 329 uncu, 331 inci, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı-karşı davalı kadının erkeğin boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz başvurusunun feragat nedeniyle REDDİNE,
2. Davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Serkan'a yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Seçil'e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.