"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/833 E., 2022/688 K.
DAVA TARİHİ :07.12.2017 - 12.04.2019 - 17.05.2019 - 30.12.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/783 E., 2021/181 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı birleşen davasının reddine, kadının birleşen davada zina hukuki sebebine dayalı açtığı karşı davanın ve erkeğin evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı erkek vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen 13.02.2024 gününde temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Avukat ... ve karşı taraf davacı-karşı davalı ... ile vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocuklarının olduğunu, kadının, müsrif olduğunu, borçlandırdığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, cinsel, psikolojik ve duygusal şiddet uyguladığını, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı erkek vekili 12.04.2019 tarihli birleşen dava, cevaba cevap (karşı davada cevap) dilekçesinde özetle; taraflar arasında erkek tarafından açılmış boşanma davasına dair dosyanın halen derdest olduğunu, bu davanın yargılaması sırasında toplanan delillerden kadının zina eyleminin öğrenildiğini, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların zina hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3.Davacı-karşı davalı erkek vekili 30.12.2020 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki boşanma davasının halen derdest olduğunu, ilgili davada ıslah dilekçesi sunulduğunu ancak süresinde yapılmadığından bahisle ıslah talebinin reddine karar verildiğini ve işbu davanın bu sebeple açıldığını, kadının, aile içerisinde kalması gerekenleri başkaları ile paylaştığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ortak konuta misafir gelmesini istemediğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, erkek yararına 1.000.000,00 TL maddî tazminat, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
4.Davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından 08.12.2020 havale tarihli dilekçesi ile asıl dava ve 12.04.2019 tarihli birleşen davada dayanılan vakıalara ek olarak yeni vakıalara dayanılmış ve her iki davayı da bu vakıalar yönünden ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, psikolojik şiddet uyguladığını, ortak konutu terk ettiğini, kadını sevmediğini ve istemediğini söylediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek öncelikle davanın reddini ve kadın yararına aylık 17.000,00 TL tedbir nafakasına, aksi kanaatte olunması durumunda ise ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası, 5.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 7.000,00 TL tedbir nafakası, 7.000,00 TL yoksulluk nafakası, nafakaların her yıl yüzde yirmi oranında arttırılmasına, 300.000,00 TL maddî tazminat, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili 12.04.2019 tarihli birleşen davada sunduğu karşı dava dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, erkeğin, iftira attığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, ekonomik, duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığını, ortak konutu terk ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, küçük düşürücü davranışlarda bulunduğunu iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle kabul edilmediği takdirde ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 15.000,00 TL tedbir nafakası, 15.000,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 30.000,00 TL tedbir nafakası, 30.000,00 TL yoksulluk nafakası, yasal faizi ile birlikte erkekten alınmak üzere 1.000.000,00 TL maddî tazminat, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı-karşı davacı kadın vekili 30.12.2020 tarihli birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, erkeğin, iftira attığını iddia ederek birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden yapılan incelemede; dinlenen tanık beyanlarında kadının, birlik görevini ihmal ettiği belirtilmişse de bu vakıadan sonra evlilik birliğinin devam ettiği ve kadının bu davranışının erkek tarafından affedildiği, kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin ise sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu, kimsenin kendi kusurlu eylemine dayanarak boşanma davası açamayacağı gerekçesiyle asıl davanın reddine, erkek tarafından 12.04.2019 tarihinde açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise her ne kadar kadının zina eyleminde bulunduğu iddia edilmişse de olaya dair beyanı alınan tanık Evelina'nın beyanlarının, kendisine aktarılanlardan ibaret olduğu, tanıkların, taraflardan duyduklarını aktaracak şekilde tanıklık yapmaları durumunda bu beyanların hükme esas alınamayacağı, beyanın denetime açık olmadığı, somut olayda tanığın anlattığı hususların kadının zina eyleminde bulunduğuna delalet olmadığı, ancak kadının eyleminin güven sarsıcı nitelikte olduğu, birleşen davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, kadının karşı davası yönünden yapılan incelemede ise erkeğin, 2017 yılı Mayıs ayından başlamak üzere defalarca zina eyleminde bulunduğu, karşı davanın ispatlandığı gerekçesiyle karşı davanın kabulü ile tarafların zina hukuki sebebine dayalı olarak boşanmalarına, ortak çocukların yaşları, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporları içeriği dikkate alındığında velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklarla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların yaşları, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık karar tarihine kadar 3.000,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden itibaren 4.250,00 TL tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra 4.250,00 TL iştirak nafakası, boşanma davası açmakla ayrı yaşama hakkı kazanan kadın yararına karar tarihine kadar aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, karar tarihinden itibaren aylık 3.150,00 TL tedbir nafakası, kadının diş hekimi olduğu, sürekli ve düzenli geliri olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kusur durumu, tarafların evlilik tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 450.000,00 TL maddî tazminat, 450.000,00 TL manevî tazminat, erkek tarafından 30.12.2020 tarihinde açılan birleşen dava yönünden yapılan incelemede ise kadının, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, bu hususun tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu gerekçesiyle birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu bir davranışının bulunmadığı, kadının ise tam kusurlu olduğu, kadının karşı davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, kadının zina eyleminin ispatlandığı ve zina hukuki sebebine dayalı birleşen davanın reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı, asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, hükmedilen tazminatların ve nafakaların usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek; asıl davanın ve zina hukuki sebebine dayalı davanın reddi, kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ise kusurlu bir davranışının bulunmadığı, erkeğin birleşen davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; erkeğin birleşen davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının zina eyleminin ispatlanamadığı belirtilmişse de tanığın beyanının kadının kendisinden bizzat duyulduğu, kadının zina eyleminin ispatlandığı, kadının eyleminin güven sarsıcı davranış niteliğinde olmadığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve erkeğin zina hukuki sebebine dayalı birleşen davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, kadının karşı davasının kabulü ile erkeğin evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı davasının kabulüne, kadın ve ortak çocuklar yararına nafakaya hükmedilmesinin ve nafaka miktarlarının karar isabetli olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu olan kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, davacı-karşı davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeninden esas hakkında hüküm kurulmasına, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin yukarıda belirtildiği şekilde düzeltilmesine, erkeğin 12.04.2019 tarihli birleşen davasının kabulü ile tarafların zina hukuki sebebiyle boşanmalarına, kadının tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile erkeğin kabul edilen birleşen davaları, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin zina ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebeplerine dayalı davalarının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 323 üncü, 326 ncı maddesi, 331 inci maddesinin birinci fıkrası, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde; İlk Derece Mahkemesince, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, kadına nazaran ağır kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin birleşen davası ile kadının karşı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına maddî ve manevî tazminata, ortak çocuk yararına tedbir nafakası ve iştirak nafakasına, kadın yararına tedbir nafakasına ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı-karşı davalı erkek vekili asıl davanın ve zina hukuki sebebine dayalı davanın reddi, kadının karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili ise erkeğin birleşen davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; erkeğin birleşen davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş, istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı erkek vekilinin istinaf itirazının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kabul edilen yönlerden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin birleşen zinaya dayalı davasının kabulüne, tarafların eşit kusurlu olduğunun tespiti ile kadının tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı erkek vekilinin diğer, davalı-karşı davacı kadın vekilinin ise tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı-karşı davacı kadın vekili erkeğin kabul edilen birleşen davaları, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı bir arada incelendiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve bu suretle zina eyleminde bulunduğu vakıasının ispat edilemediği ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğe yüklenen kusurlu davranışın ise temyiz edilmeyerek kesinleştiği, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davası ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabul şartlarının oluşmadığı ve erkeğin birleşen davalarının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, ancak kadının davasında verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleştiğinden, erkeğin boşanma talebinin konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda erkeğin birleşen boşanma davalarının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, 6100 sayılı Kanun'un 331 inci madesi hükmü gereği davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder. O halde bu husus gözetilerek davacı-karşı davalı erkeğin birleşen boşanma davalarındaki boşanma talepleri hakkında, konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında, birleşen davaların açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3.Yukarıda (2.) paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı -karşı davalı erkek tam kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları koşulları oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı- karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının erkeğin birleşen boşanma davalarının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,
2.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17,100,00 TL vekâlet ücretinin Erdoğan'dan alınıp Işıl'a verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,