"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1801 E., 2023/1821 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıkaya Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/55 E., 2023/91 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 2006 yılında evlendiklerini, bu evlilikten çocukları olmadığını, ilk başlarda iyi giden evliliklerinde 2015 yılından itibaren geçimsizliklerin başladığını, davalının Boğazlıyan İlçesinde çiftçilik yaptığını, büyük çiftçilerden olduğunu, durumunun iyi olduğunu, müvekkilinin kayınvalidesi ile birlikte yaşadığını, davalının 2015 yılından bugüne kadar eşi ile hiç İlgilenmediğini, ona karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, hiç harçlık vermediğini, elbise gibi ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının müvekkilini bayramlarda, cenazelerde, düğünlerde hiç anne babasının ve kardeşlerinin evine göndermediğini, çocuğu olmadığı için bu baskılara maruz kaldığını, müvekkilinin herhangi bir yere gitmek istediğini söylediğinde davalı tarafın "git bir daha gelme orada kal" diye cevap verdiğini, yakın zaman önce davalının yeğenin yüzük takma merasimi olduğunu ve müvekkiline bunu dahi söylemediklerini, en son olayda ise müvekkilinin 5 adet yumurta haşladığını ve kayınvalidesinin de kendisine bir kısmını kastederek bunları sen ye dediğini, davalının da cehennemin dibini yesin o, sen ye anne diye söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin Boğazlıyan da bulunan ablasının yanına gittiğini ve ardından Sarıkaya'ya kardeşinin yanına geldiğini, bu süreçte bir kez dahi davalının müvekkilinin arayıp sormadığını, davalının müvekkiline karşı sürekli psikolojik zaman zaman da fiziksel şiddet uyguladığını, evliliğin başında takılan tüm ziynet eşyalarını davalının zorla aldığını, müvekkilinin kişisel eşyalarını dahi almadığını, müvekkilin kişisel ihtiyaçlarını sattığı el işlerinden kazandığı para ve kardeşlerinin yardımı ile sağladığını, hatta evde bulunan televizyon, masa halı ve sehpa gibi bazı eşyaları müvekkilinin kendi parası ile aldığını, en ufak kahvaltılık talebinde bile davalı tarafın param yok sözü ile karşılan müvekkilinin artık bu evliliğin yürümeyeceğini anladığını ve boşanmaya karar verdiğini, tüm bu sebeplerden dolayı tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, ayrıca 50,000,00 TL maddî tazminat ile 50.000,00 TL manevî tazminatın müvekkiline ödenmesine, yine aylık 2.000,00 TL nafakanın dava devam ederken tedbir nafakası olarak dava sonuçlandıktan sonra yoksulluk nafakası olarak devam etmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesi ile karşı davaya cevaba cevap dilekçesinde;mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili Mahkemenin Boğazlıyan olduğunu, davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, bunun dinlenilecek tanıklar ve sunulacak deliller ile ortaya çıkacağını, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtildiği gibi çok zengin olmadığını aksine geçim sıkıntısı yaşadığını ve bu nedenle de davacı tarafça aşağılandığını, oturdukları evin 3 katlı olduğunu, bir katta kiracının, bir katta kardeşi ve annesinin bir katta davacı ile müvekkilinin yaşadığını, davacı tarafın yakınlarıyla sürekli görüştüğünü ve bir çok kez evi terk ettiğini, tarafların 2006 yılında evlendiklerini ve ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin evlilik gerektirdiği sorumlulukları bilecek bir bilince sahip olduğunu, psikolojik şiddete davacının değil müvekkilinin maruz kaldığını, "bana koca çok, kocam hazır, dünürüm var, evi terk edeceğim," gibi birçok söylemlerle müvekkilinin gururunun ve psikolojisinin incindiğini, davacının evin temizliği, yemeği gibi konularda ihmalkar, özensiz ve kusurlu davrandığını, davacının müvekkilinin yanında sürekli telefonda konuştuğunu, kiminle konuştuğunu dahi müvekkiline söylemediğini, davacı tarafın kusurlu tarafı müvekkili olarak göstermeye çalıştığını, çocuk olması için hastanelere gittiklerini, her iki tarafın da çocuk olmasına engel teşkil edecek sağlıksal bir problemlerinin olmadığını doktorların söylediğini, hatta bir doktor tarafından davacının hamile olduğunu ancak kullandığı bir hap yüzünden çocuğun eridiğini söylediğini, çocuğun olmadığı ibaresinin asılsız olduğunu, davacının darp gördüğünü iddia etmesinin de asılsız olduğunu, sürekli darp gören birisinin evi terk etmesine rağmen hastaneye gidip de darp raporu almama ihtimalinin bulunmadığını, bu iddialarının tamamının asılsız olduğunu, davacının sayısız kez evi terk ettiğini, en son olarak da 2021 yılı Mart ayı içerisinde konutu terk ettiğini ve müvekkili ile irtibatı kestiğini, bu duruma ilişkin olarak da Boğazlıyan Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile 09.03.2022 tarihinde davacıya terk ihtarı yapıldığını ancak ihtar üzerinden 1 ay geçmesine rağmen davacının ihtara herhangi bir cevap vermediğini, ortak konuta dönmediğini, zaten dava dilekçesinde de evi terk ettiğini ikrar ettiğini, yaşadıkları ilçenin küçük olduğunu, davacının dünürlerinin olduğunu hatta imam nikahlı olarak evlendiğinin dahi duyulduğunu belirterek öncelikle yetki itirazları neticesinde dosyasının yetkili ve görevli Boğazlıyan Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, davacının açtığı davanın reddi ile kendi açtıkları davanın kabulüne karar verilerek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkili lehine 100,000,00 TL maddî, 100,000,00 TL manevî tazminatın davacıdan tahsili müvekkiline verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; tarafların 16.08.2006 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden çocuklarının bulunmadığı, tarafların evlendikten sonra davalı karşı davacının annesi ile beraber yaşadıkları, tarafların aralarının evliliğin başında iyi olduğu ancak sonradan taraflar arasında anlaşmazlıkların yaşanmaya başladığı, erkeğin kadına karşı ilgisiz davrandığı, kadını kızlarının bulunduğu ortamda korumadığı ve destek olmadığı, kadının ise; ev ile ilgilenmediği, erkek ile aralarındaki problemleri çözmek yerine evden ayrılıp evi terk ettiği, sürekli telefonla ilgilendiği ve telefon görüşmeleri yaptığı, erkekten gizli doğum kontrol ilaçları kullandığı, dinlenen tanıkların da tüm bu hususları doğruladıkları, tarafların yaşanan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile temelinden sarsılan bu evliliğin taraflar ve toplum adına korunmaya değer bir yararı kalmadığı belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; evliliğin bu hale gelmesinin sebebinin davalı-karşı davacı olduğu, kadına yüklenen kusurların yerinde olmadığı, maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiği ve lehine hükmedilen nafaka miktarlarının düşük olduğunu belirterek verilen kararın kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafaka miktarları yönlerinden kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin kusurunun bulunmadığı, kadının tam kusurlu olduğu gözetilmeden lehine nafakaya hükmedilmesinin doğru olmadığı erkeğin boşanma talebinin kabulü ile lehine tazminatlara hükmedilmesi gerektiği, kadının evi sayısız kez terk ettiği ve ortak konuta dönüş yaptığı, 2021 yılı Mart ayında son kez ortak konutu terk ettiği, Boğazlıyan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/41 D.İş sayılı dosyası aracılığı ile 09.03.2022 tarihinde davacıya terk ihtarı yaptığı, kadının terk ihtarına her hangi bir karşılık vermediği, kadının da evi terk ettiğini ikrar ettiğini belirterek kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, reddedilen tazminat talepleri ile nafakalar yönünden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından, davalı-karşı davacı erkeğe "davacıyı kızlarının bulunduğu ortamda korumadığı ve destek olmadığı" kusur olarak yüklenmiş ise de, toplanan deliller ve alınan tanık beyanlarıyla sabit olmadığı değerlendirilerek erkeğe yüklenen kusurun kaldırılması gerektiği, erkeğe yüklenen bu kusurun gerçekleştiği, davalı erkek tarafından Boğazlıyan Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2021/41 D.İş sayılı dosyası aracılığı ile 09.03.2022 tarihinde kadına terk ihtarı gönderilmesi nedeniyle ihtardan önceki döneme ait kadının kusurlarının erkek tarafından affedildiğinin, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği, kadının ihtardan sonra gerçekleşen başkaca bir kusurunun varlığının da ispatlanamadığı nazara alınarak İlk Derece Mahkemesi tarafından kadına yüklenen kusurların kaldırıldığı, ayrıca toplanan deliller ve alınan tanık beyanlarıyla sabit olduğu değerlendirilerek erkeğe "kadının ihtiyaçlarını karşılamadığı, ailesi ile görüşmesini kısıtladığı, kadının ameliyatı ve hastalığı ile ilgilenmediği" vakıaları kusur olarak yüklendiği, belirtilen gerekçeler ile boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin boşanma davası yönünden kadına atfı kabil kusur bulunmadığından karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı, ancak karşı davada verilen boşanma kararı davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf edilmediğinden bu husus kaldırma sebebi yapılmamış yapılan yanlışlığa değinilmekle yetinildiği, tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, kadın yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği, yine kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesi ile kadının bu yönlere ilişkin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata ve aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin sair yönlere ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı kadın tam kusurlu olup, lehine nafaka/tazminata hükmedilmesi ve boşanma talebinin kabul edilmesi hukuka aykırı olup kadının davasının kabulü, nafakalar, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ve aleyhe hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadının davasının kabulü, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerinin reddinin ve kadının tazminat taleplerinin kabulünün doğru olup olmadığı, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlara hükmedilmesinin yasal koşulları oluşup oluşmadığı var ise miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.