Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10035 E. 2024/6286 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, kusur durumu, nafaka miktarı ve kişisel ilişki tespiti hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamı değerlendirildiğinde, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, davalı erkeğin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1679 E., 2023/1408 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Erzurum 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/524 E., 2022/177 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının sürekli yalan söylemesi maddî konularda sorumsuzca davranması, şans oyunları oynaması, faturaları ve kirayı ödememesi nedeniyle tarafların 12 defa ev değiştirdiklerini ve bu nedenle davacının yıprandığını, davalının sürekli çevreye borçlandığını, davalıya karşı 2011 yılında boşanma davası açtıklarını ancak davadan vazgeçtiklerini, davalının şiddet içerikli davranışlarda ve hakaret içerikli sözlere başvurduğunu, davacının çalıştığı iş yerine gelerek davalının sorun çıkardığını ve para istediğini, davacıya şiddet uyguladığını, tefecilere borçlandığını, hayatında başka birisini olduğunu söyleyerek davacıyı evden attığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının 3 yıldır psikolojik tedavi gördüğünü, erkeğin çöpte çalıştığından dolayı kadının kendisinden utandığını, eşine daha ucuz bir evde oturmasını teklif ettiğinde kendisin tehdit eder gibi babasının evine gideceğini bildirdiğini, kendisinin amirinden para istediğini, davacı eşinin 4 kez evi terk ettiğinde ve her seferinde evine geri geldiğini, kendisinin eşine fiziksel şiddetinin olmadığını belirterek eşini sevdiğini ve tekrar eve gelmesi haline mutlu huzurlu yaşam geçirmeyi talep ettiğini, çocukların velâyetlerinin ortak kullanmak istediğini, nafaka ödeme gücü olmadığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 10.04.2018 tarihli kararı ile özetle; her ne kadar davacı davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı bu nedenle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş ise de, davacıya iddialarını ispatlaması yönünde tanık ve delillerini bildirmek üzere usulüne uygun olarak verilen süreye rağmen davacı tarafından tanık ve delillerini bildirilmediği, buna göre dava dilekçesinde davalının üzerine atılı kusurlu davranışların hiç birisinin usulünce ispat edilemediği, davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve ortak hayatın artık kendisi için çekilmez hale gelmesine neden olaylarda davalının kusurlu ya da eşit kusurlu olduğu ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 10.04.2018 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı kadın vekili davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.10.2019 tarihli kararı ile özetle; somut olay incelendiğinde, dava dilekçesinin davalıya tebliğinde haber bırakılan komşunun isimden imtina ettiği belirtilmiştir. Bu şekilde dava dilekçesinin davalıya tebliği 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17 inci ve Yönetmeliğin 26 ıncı maddesi hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüzdür ancak davalı tarafça öğrenme ile dava dilekçesinin tebliği usulüne uygun hale gelmiş ve bu şekilde davalı tarafça verilen cevap dilekçesi süresinde verilmiş sayıldığı, davalının vermiş olduğu cevap dilekçesinin tebliğinde; tebliğ memuru tarafından, tebligatın yapılması gereken avukatın tevziat sırasında belirtilen adreste bulunup bulunmadığı ve bulunmama sebebi belirlenmeden tebligatın muhatap olan vekil yerine çalışanına tebliğ edildiği anlaşılmakta olup, bu durumda tebliğ işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 17 inci ve Yönetmeliğin 26 ıncı maddesi hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu, ilk derece mahkemesince cevap dilekçesi davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden yargılamanın zorunlu aşamalarından dilekçelerin teatisi aşaması yöntemince tamamlanmadan ön inceleme aşamasına geçilmesi emredici usul kurallarına aykırılık teşkil ettiği, öncelikle cevap dilekçesinin davacı tarafa usulüne uygun olarak tebliği, davacının cevaba cevap dilekçesi vermesi halinde bunun davalıya tebliği ve son olarak davalının ikinci cevap dilekçesi vermesi halinde bu dilekçenin de davacıya tebliği ile dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması usulüne uygun şekilde tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün belirlenerek taraflara tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tarafların tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet etmek ve bu şekilde taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama ve son sözlerini söyleme hakkı tanıyarak dava hakkında bir sonuca ulaşmaktan ibaret olduğu, yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf isteminin sair yönler incelenmeksizin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 355 inci maddesi uyarınca usulden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılarak karar verilmek üzere ilk derece mahkemesince gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; davacı tanıklarının beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının müşterek evin faturalarını ve kirasını ödemediği bu nedenle evlilik birliği içerisinde birçok kez ev değiştirildiği, davalının etraftan borç aldığı ve bu borçları ödemediği, borçlular ile davacıyı muhatap ettiği, davacıya hayatında başka kadınlar olduğunu söylediğine dair maddî olayları doğrular ve destekler somut görgüye dayalı beyanlarda bulundukları, mahkememizin kabulünde olduğu üzere davacı kadının, davalı eşin kusurlu davranışlarına yönelik iddiaları nedeniyle boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğunun ispatlandığı, davalı tarafın ibraz ettiği cevap dilekçesi ile davacı kadına eve dön çağrısı yaptığını beyan ettiği Uyap sistemi üzerinden yapılan araştırmada davalı asilin 09.05.2017 tarihinde Erzurum 2. Aile Mahkemesinin 2017/187 D.İş Esas 2017/187 D.İş Karar sayılı kararı ile davacı asile terk ihtarı gönderdiği, davalı erkek tarafından çekilen terk ihtarı ile davacı kadının önceki kusurlu davranışlarını affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerektiği ve davacı kadının müşterek evden ayrıldıktan sonra bir daha müşterek konuta dönmediği ve taraflar arasında fiili ortak yaşamın tekrar başlamadığı böylece davacı kadının ihtardan sonra gerçekleşen başkaca bir kusurunun varlığı da ispatlanamadığından davalı erkeğin cevap dilekçesi ile davacı kadına kusur olarak izafe ettiği davranışlarının çekilen ihtardan önce olduğu ve çekilen ihtardan sonra tarafların bir araya gelmedikleri anlaşılmakla, davacıya atfedilecek herhangi bir kusurlu davranışın olmadığı, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu, davalı erkeğin cevap dilekçelerinde maddî tazminat ve manevî tazminat talebinde bulunmadığı, davalı erkeğinin 09.02.2022 tarihli duruşmasında maddî tazminat ve manevî tazminat talebinde bulunduğu davacı kadının ise bu taleple ilgili olarak açık bir muvafakat beyanında bulunmadığı, davalı erkek tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığı, bu halde davalı erkek tarafından talep edilen maddî ve manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında iki haftada bir yatılı, dini bayramların ikinci günü ve babalar günü olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve erkeğin maddî tazminat ve manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kusur incelemesi, kişisel ilişkinin süresinin kısa olması, nafaka miktarının fazla olduğu ve boşanmak istemediği gerekçeleri ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişkinin süresinin kısa olması, nafaka takdiri ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın ve ortak çocuk yararına nafaka takdirinin ve miktarlarının isabetli olup olmadığı, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresinin çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu, 175 inci, 176 ıncı, 182 inci ve 323 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.