Logo

2. Hukuk Dairesi2023/10081 E. 2024/6915 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanma davasının kabulü ile hükmedilen nafakalar, tazminatlar ve velayet hususunda karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ancak, davalı-davacı kadın yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmeyerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının vekâlet ücreti yönünden bozulmasına, diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1907 E., 2023/2028 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/397 E., 2023/505 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın ve karşı davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili Bölge Adliye Mahkemesi'nin kaldırma kararı sonrasında sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarını kabul etmediği, erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek erkeğin davasının reddini istemiş, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin İlk Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 12.11.2021 tarihli kararı ile özetle; davacının tanıklarının beyanından "davalı ve davacının uzun süredir ayrı yaşadığı ve anlaşmazlıklarının uzun zamandır var olduğu davalının çocukları ile beraber annesi ve babasının yanında yaşadığı, evlilik birliğinin fiilen bittiği" anlaşıldığı, davacı ve davalının evliliklerinde uzun süredir anlaşmazlıkların olduğu ve davacının ayrı yaşamasıyla davacı ve davalı arasındaki evliliğin aslında fiilen bitmiş olduğu kanaatine varıldığı, ortak çocuklar Hayrunisa ve ...'nın velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar Hayrunisa ve ...'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin 12.11.2021 tarihli kararına karşı davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın tebligatın usulsüz olduğu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, erkeğin iddialarını kabul etmediğini beyan ederek kararın kaldırmasını ve davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İlk Derece Mahkemesi 22.03.2022 tarihli ek kararı ile özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 12.11.2021 tarihli 2021/19 Esas ve 2021/996 Karar sayılı kararın davalı tarafından verilen dilekçe ile istinaf edildiği, davalının vermiş olduğu istinaf başvurusu süresinde olmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci ve 346 ıncı maddelerine göre istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

3.İlk Derece Mahkemesi'nin 22.03.2022 tarihli ek kararına karşı süresi içinde davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın İlk Derece Mahkemesi'nin 22.03.2022 tarihli ek kararının kanuna aykırı olduğu, dava dosyasında kendisine gönderilen tebligatların usulsüz olduğu, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, erkeğin iddialarını kabul etmediğini beyan ederek, İstinaf başvurusunu reddine ilişkin 22.03.2022 tarihli ek kararın ve 12.11.2021 tarihli asıl kararın kaldırmasını ve davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

4.Bölge Adliye Mahkemesi'nin 16.05.2022 tarihli kararı ile özetle; 7201 sayılı Tebligat Kanunu 'nun (7201 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinde tebligatın, tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresine yapılması gerektiği belirtilmiş, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edileceği belirtilerek tebligatın buraya yapılacağı düzenlendiği 7201 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi uyarınca muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz iseler tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini, muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak imzalanması gerektiği, gösterilen şekil geçerlilik koşulu olduğu, (Y.H.K'nun 29.12.1993 tarihli 1993/18-778/876 sayılı kararı) dava dilekçesinin davalıya, davacı tarafından bildirilen ... Mah. 343. Sok. No:.../2 .../Niğde adrese yapılan tebligatın 20.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiş ise de; dava dilekçesinde kadının söz konusu adresten ayrıldığının sabit olduğu, gösterilen adreste tarafların evlilik birliğini sürdüğü adres olduğu, yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasında, kadının adresinin İlhanlı mahallesi 1. Sok. ... apt.kat:1 daire:1 Merkez/Niğde olarak belirlendiğinin sabit olduğu, davalıya çıkartılan tebligat geçersiz olup yapılan yargılama adil yargılama hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, bu durumda ilk derece mahkemesince yapılacak işin; kesinleşme şerhinin iptalinin sağlanarak dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğinin sağlanması, dilekçeler teatisinin tamamlanmasından sonra ön inceleme duruşması için gün tayin edilip, yasanın emrettiği şekilde ön inceleme duruşmasının yapılması, tarafların göstermeleri halinde tüm delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, gerçekleşecek sonucuna göre karar vermekten ibaret olduğu, açıklanan nedenlerle davalı kadının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinin birinci fıkrası ve 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kabulü ile esası incelenmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının bütünüyle kaldırılmasına, yukarıdaki açıklamalar ışığında usulüne uygun olarak yargılama yapılıp, sonucu uyarınca yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen tüm talepler yönünden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf taleplerinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; tanık ifadelerinden, özellikle müşterek çocuğun ifadesinden anlaşılacağı üzerine, davacı karşı davalı erkeğin, davalı karşı davacı kadına şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, tehdit ettiği, kadının evin ve ortak çocukların ihtiyaçlarını gidermediği, ortak çocuklara da şiddet uyguladığı, onlara psikolojik baskı uyguladığı, ortak çocukların kız olması nedeniyle onları kabullenmediği, tüm bu yönleriyle davacı karşı davalı erkeğin kusurlu olduğu, davalı karşı davacı kadının ise; yılda bir kez ama uzun süreli müşterek konuttan ayrılarak annesinin yanına gittiği, uzun süreli olarak orada kaldığı, bu nedenle evliliğin kendisine yüklemiş olduğu bir arada yaşama yükümlülüğünü ihlal ettiği, bu yönüyle davalı karşı davacı kadının kusurlu olduğu, davalı karşı davacı kadına yüklenen, davacı karşı davalı erkek adına banka hesabı açtırıp kredi kullandığı yönünde ki iddia ise dosya kapsamına göre sübut bulmadığı, kusur karşılaştırmasında davacı karşı davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabul edildiği, evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; asıl davanın ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararda kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının davasını ispat edemediğini ve tam kusurlu olduğunu, yerel mahkemece verilen kararın kaldırılmasını yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı karşı davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur incelemesi, asıl davanın reddi, karşı davanın, tazminat taleplerinin ve nafakaların tam kabulü, kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller uyarınca; tarafların arasında uzun zamandır geçimsizlik bulunduğu, davalı- davacı kadının kök ailesine uzun süreli gidip kaldığı, birlikte yaşama yükümlülüğünden kaçındığı, davacı- davalı erkeğin ise; eşine ve ortak çocuklarına fiziki şiddet uyguladığı, kadına hakaret ettiği, tehdit ettiği, kadının evin ve ortak çocukların ihtiyaçlarını gidermediği, çocuklara gerçek olmayan varlıkları görüyormuş gibi davranarak onlara psikolojik baskı uyguladığı, ortak çocukların kız olması nedeniyle onları kabullenmediği, cimri olduğu, çöpten topladığı eşleri evin alt katındaki inşaat halindeki boş dairede biriktirdiği, eşi ve çocuklarının sağlık ve ihtiyaçları ile ilgilenmediği belirlediği, bu kapsamda belirlenen kusurlu eylemler neticesinde tarafların evliliğinin sonlanmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadın daha az kusurlu olduğu, tarafların arasında yaşanan olaylardan dolayı tarafların evlilik birliği temelinden sarsıldığı ve çekilemez hal aldığı, tarafların evliliğinin devamında taraflar, çocuklar ve toplum yönünden yarar kalmadığı, tarafların boşanma davalarının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca ayrı ayrı kabulü kararında ve tarafların kusur derecelerinin belirlenmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte davalı- davacı kadının kusur eyleminin tesbitine dair istinaf başvurusunun kabulü ile gerekçenin kaldırılarak açıklanan şekilde düzeltilmesi gerektiği, tarafların ortak çocuğu, 12.09.2005 doğumlu ...'nın yargılama esnasında ergin olduğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin ortak çocuk ...'nin velâyetine ve bu çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasına ilişkin düzenlemenin geçerliliği kalmadığı, bu nedenle bu yöndeki hükümlerin re'sen kaldırılmasına, ortak çocuk ...'nın velâyeti ve iştirak nafakası hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın ve ortak çocuklar yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yukarıda da açıklandığı üzere ortak çocuk ... 12.09.2023 tarihinde reşit olduğundan lehine hükmedilen tedbir nafakası bu tarih itibariyle kalkar. Bunun yanında geçimini sağlamakta yeterli geliri ve hiç bir malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla kusurlu olmadığı belirlenen kadın yararına TMK.nun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına ve velâyet tarafına verilen ortak çocuk ... lehine iştirak nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, kadının ve ortak çocuk ... ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, kadın ve ortak çocuk ... için hükmedilen nafakaların miktarları yetersiz olduğu, erkek tarafın istinaf başvurusu yerinde olmadığı, davalı- karşı davacı kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yoksulluk ve iştirak nafakalarına ilişkin hükmün kaldırılmasına, talepler yönünden yeniden hüküm kurulmasına, yapılan değerlendirme neticesinde kadın lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk ... için 1.500,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verildiği, davalı-karşı davacı kadın vekilinin maddî ve manevî tazminatların azlığına dair istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede; hükmedilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkek vekilinin tüm istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, davalı-karşı davacı kadının kusur belirlemesine, lehine hükmedilen yoksulluk ve ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakaların azlığına ve lehine hükmedilen maddî-manevî tazminatların azlığına dair istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kısmen kabulü ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 07.07.2023 tarih, 2022/397 Esas, 2023/505 Karar sayılı ilamının gerekçe kısmının kaldırılmasına, gerekçenin, kusurların ve belirlenen kusurlara göre tarafların kusur derecelerinin yukarıda açıklandığı gibi düzeltilmesine, ayrıca ilamın hüküm kısmında bulunan (2),(3),(4),(5) ve (6) nolu bentlerin kaldırılmasına, kadının talepleri hakkında yeniden hüküm kurulmasına; ortak çocuk ...'nın velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk ...'nın yargılama esnasında ergin olduğu anlaşıldığından velâyeti ve iştirak nafakası hususunda karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ... için; dava tarihi olan 18.01.2021 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakası ile kararın kesinleşmesinden sonra geçerli olmak üzere aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuk ... için dava tarihi olan 18.01.2021 tarihinden çocuğun reşit olduğu 12.09.2023 tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadın için dava tarihi olan 18.01.2021 tarihinden geçerli olmak üzere 1.000,00 TL tedbir nafakası ile kararın kesinleşmesinden sonra geçerli olmak üzere aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın için 60.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının iddialarını ispat edemediğini iddia ederek kusur incelemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur incelemesi, asıl davanın reddi, karşı davanın, tazminat taleplerinin ve nafakaların tam kabulü, kadın lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına nafaka ve tazminat miktarlarının isabetli olup olmadığı, çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarının vekâlet ücretinin ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 323 üncü, 332 nci, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 182 nci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- davalı erkek vekilinin tüm, davalı- davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinde belirtildiği üzere kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. Vekâlet ücreti de yargılama giderlerindendir. İlk Derece Mahkemesince verilen kararda kadının karşı davasının kabulüne verildiği halde işbu davada kendini vekil ile temsil ettiren davalı- davacı kadın lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücreti takdir ve tayin edilmesi gerekirken, bu yönün nazara alınmaması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına vekâlet ücreti yönünden BOZULMASINA,

2. Davacı karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde Arzu'ya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Ömer'e yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.