Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1163 E. 2023/1970 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Velayeti annede olan çocuğun, annesinin soyadını kullanmasının çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı annenin, çocukların farklı soyadı kullanmaları nedeniyle yaşadıkları zorlukları somut olarak ispatlayamaması ve çocuğun üstün yararına aykırılık bulunmaması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki davacı tarafından açılan çocuğun velayet sahibi annenin soyadını kullanmasına izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı asıl tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı asıl dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; çocuklarla soyadlarının farklı olmasının çocukların psikolojisini bozduğunu, farklı soyadlarını kullanmalarının, çocukların okul arkadaşları ve veliler arasında duyulduğunu, kendisinin boşanmış olduğu bilgisinin okulda herkese yayıldığını ve çocukların sınıf arkadaşları ile öğretmenlerinin dahi sürekli yorum yaptıklarını, bazen acıyarak bazen kınayarak bakabilen bireyler sebebi ile soyadı farklılığının, mahkeme kararı ile ortadan kaldırılarak özel hayatlarına ilişkin ihlallerin önüne geçilebilmesi, kırılma,utanma,üzülme gibi duygulara maruz kaldığını, çocukların, mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini, babanın da soyadını değiştirdiğini, baba soyadının kullanılmasının cinsiyete dayalı eşitlik ilkesine aykırı olduğunu iddia ederek davasının kabulü ile ..., ... ve ... ...'ın soyadlarının ... olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; soyadının aile soyadı olup yaklaşık 70 yıldır bu soyadı kullandıklarını, işi gereği muhasebeci olması, üç ortak ofisi ve şirket hissesinin olması münasebetiyle hayatın olağan akışına göre soyadı değiştirmekle bu külfete girmeyeceğinin açık olduğunu, sadece velayet anneye verildiği için soyadının değiştirilmemesi gerektimeyeceğini, çocuğun ustün yararının ispatlanması gerektiğini, saygın bir çevresi olan insani ilişkileri gelişmiş, seviyeli ve düzeyli birisi olduğunu, çocuklarıyla yakından ilgilendiğini, dolayısıyla açılan davanın kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller, düzenlenen sosyal inceleme raporu ve yapılan yargılama neticesinde davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde müşterek çocuklar ile kendi soyadının farklı olmasının çocukların hayatında oluşturduğu zorlukları dile getirmiş ise de tanık dinletmek istemediğini yazılı olarak bildirerek ve bu şekilde tanık dinletmemiş olmakla bu iddialarını somut olarak ortaya koyamadığı, Mahkememizce resen alınan sosyal inceleme raporunda da küçüklerin soy isminin değiştirilmesinin çocuğun üstün menfaatine aykırı bir durum teşkil etmeyeceği gibi çocukların menfaatine bir katkı sağlayamayacağı tespit ve kanaat bildirildiği, tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde talep edilen soyadı değişikliğinin çocukların üstün menfaati için gerekli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asıl istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı asıl istinaf dilekçesinde özetle; özel ve resmi tüm işleri ile tek başıma ilgilendiğini boşanmadan sonra kızlık soyadını kullanmaya ... olduğu ve çocukların soyadının davalı babanın soyadı olması nedeni ile de çeşitli devlet kurumları, okul, hastaneler ve özel hayatlarında çocuklarım ile birlikte soyadı farklılığı nedeni ile çeşitli sorunlar yaşamaya başladıklarını, sürekli olarak sorgulayan gözlerle bakıldığı, çocuklarına ve kendisine özel sorular sorularak psikolojik olarak rahatsız edilmeye başlandığını, evlilik süresince ve boşanmadan sonra da çocukların hiçbir maddi ve manevi gereksenimi ile ilgilenmediğini, bununla birlikte gelirimin azalması hatta gelirimin ortadan kalkması ve bu şehri terk etmesi için tüm iş ilişkilerimi zedelemeye çalıştığı ve bunun da kadının gelirinde büyük ölçüde azalmaya yol açtığını, kişisel münasebet gün ve saatlerine uymadığını, müşterek çocukları ile hiçbir surette görüşmediğini, soyadının velayetindeki çocukların soyadı olarak kullanılmasının çocukları açısından hiçbir gerekliliği olmadığını, kadının çabaları neticesinde bir yıl içerisinde ancak üç dört defa ve en fazla birer saatlik görüştüğünü, o bir saat içerisinde de çocuklarına hakaret edip küfürler söyleyip gıyabında kadına küfrederek çocukların eve ağlayarak gelmesine yol açtığını, hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden sadece tanık dinletmemiş olmasından ötürü reddedilmesinin Anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davanın reddine dair kararın doğru olduğu anlaşıldığından, davacının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı asıl temyiz başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararlarında gerekçenin olmadığı, esas yönünden inceleme yapılması gerekirken sadece usul değerlendirmesinin yapıldığını, çocukların adli görüşmeci ile görüşmesi sonunda soyadlarının değiştirilmesini istediklerini beyan ettiklerini, adli görüşmecinin raporunda anne etkisinde kalmadan bu beyanları verdiklerini tespit ettiğini belirttiğini ancak sonuç kısmında gözlemlerine ve çocukların beyanlarına dayanarak değil de kendi kişisel görüşüne göre kanaat bildirdiğini bu nedenle itibar edilemeyeceğini, kadın ile erkek arasında var olması gereken hukuk önünde eşitlik ilkesi gereği erkeğe tanınan hakkın, kadına da tanınması yönündeki anayasal hak talebini, tanık delilinden vazgeçmiş olmasına bağlayarak tanık delili yokluğundan reddilmesi ve başkaca hiçbir araştırma yapmadan karar verilmesinin hatalı olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi’nin de hiçbir gerekçe belirtmeden esastan ret hükmü kurmasının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ortak çocuğun velayetinin annede olması nedeniyle yanında kaldığı annesinin soyadının kullanılmasının çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 10 uncu, 20 nci maddesi, 41 inci maddesi ile 90 ıncı maddesi; 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 11 Nolu Protokol ile Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmeye Ek 7 Nolu Protokol 5 inci maddesi; Anayasa Mahkemesi'nin 8.12.2011 tarihli ve 2010/119 esas, 2011/165 karar sayılı iptal kararı.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.