Logo

2. Hukuk Dairesi2023/1219 E. 2023/4263 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının ve çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının uygunluğu ile kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ve ihlal edilen menfaatler gözetilerek maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle davacı kadın yararına Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1007 E., 2022/1828 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/379 E., 2021/210 K.

Taraflar arasındaki davacı kadın tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak eksikliklerin giderilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına ve fer'îlere karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin hakaret ve küfür etmesi nedeniyle 2005 yılında boşandıklarını, çocuğun sağlık problemleri nedeniyle 2007 yılında tekrar evlendiklerini, erkeğin davranışlarında bir değişim olmadığını sinirli ve saldırgan davranışlarını, şiddetini arttırarak devam ettirdiğini, kadına ve ailesine küfür ve hakaret ederek, kapıları yumruklayıp eşyalara zarar verdiğini, ağzını burnunu kanatıncaya kadar dövdüğünü, çocukları korku içinde bıraktığını, yıllarca kadının maaş kartını alarak ekonomik şiddet uyguladığını, 2014 yılı Aralık ayında kadına darp etmesi üzerine önleyici tedbir kararı verilere evden uzaklaştırıldığını, arkadaşlarının araya girmesi ve davalının pişman olduğunu söylemesi üzerine yeniden biraraya gelmeyi kabul ettiğini, 2015 yılı Haziran ayında çocuk ...'e bağırıp çağırarak yastık fırlatıp başına vurduğunu, başparmak larıyla şakaklarından sıkıştırdığını, korkudan müdahale edemediğini, çocuğun ağlama sesini duyan komşularının polise haber verdiğini, son olarak 14.06.2015 tarihinde kaburgasında kırık, burnu ve gözünde morluk oluşacak şekilde dövdüğünü hastane polisinin davalıdan aldıkları müvekkilinin maaş kartını teslim ettiklerini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuk ...... yararına aylık 1.000,00 TL, ortak çocuk ... ... yararına aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının son zamanlarda sinirli ve saldırgan davranarak kavga çıkarmak amacı ile hareket ettiğini, adi, şerefsiz, o....u çocuğu şeklinde hakaret ederek üçüncü kişilerle kıyasladığını, sıklıkla evi terk ettiğini, fikrini almadan çocuklar ile birlikte annesinin evinde kaldığını, memur olan davalı erkeği Valiliğe şikâyet ederek rencide olmasını sağladığını, son olayın ise ev içerisinde yaşanan her olayı, özel sorunlarını üçüncü kişiler ile paylaşması ile hakaret ve tahrik etmesi nedeniyle yaşandığını ileri sürerek boşanmayı kabul ettiklerini, velâyetin babaya verilmesini, kadının diğer taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 21.11.2017 tarih ve 2015/344 Esas, 2017/690 Karar sayılı kararı ile erkeğin, eşine karşı sürekli bir şiddet eğiliminde olduğu, sürekli hakaret ve küfür ederek şiddet uyguladığı, son yaşanan olayda davacı kadının kaburgasında burnunda ve gözlerinde morluk olacak şekilde etkili eylemde bulunduğu,gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuk... yararına aylık 600,00 TL, ortak çocuk ... ... yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, çocuklar ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesis edilmesi yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, gerçekleşen kusurlara göre belirlenen tazminat miktarlarının az olduğunu, çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının az olduğu yönünden; davalı erkek vekili ise kusur belirlemesinin hatalı olduğu, kadın yararına tazminat koşullarının oluşmadığı, çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarlarının yüksek olduğu ile rapor alınmaksızın ve çocukların görüşlerine başvurulmaksızın velâyet konusunda karar verilmesinin hatalı olduğu yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 28.05.2019 tarih, 2018/843 Esas, 2019/997 Karar sayılı kararı ile ortak çoçuklardan ...’in yargılama sırasında ve ortak çocuk ...’in ise inceleme tarihi itibariyle idrak çağında olduğu, çocukların görüşünün alınmadığı, tarafların yaşadıkları yerinde incelenmesini içerir şekilde sosyal inceleme raporunun bulunmadığı gerekçesi ile boşanma hükmünün kesinleştiği dikkate alınarak diğer istinaf başvuruları incelenmeksizin belirtilen eksikliğin giderilmek üzere hükmün kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin , eşine karşı sürekli bir şiddet eğiliminde olduğu, sürekli hakaret ve küfür ederek şiddet uyguladığı, son yaşanan olayda davacı kadının kaburgasında burnunda ve gözlerinde morluk olacak şekilde etkili eylemde bulunduğu; alınan sosyal inceleme raporunda babanın ebeveynlik becerilerine ve motivasyonuna sahip olduğu, her iki ebeveyn ile de kişisel ilişki kurmalarının daha sağlıklı olacağının belirtildiği, dosya içinde mevcut diğer raporlarla birlikte değerlendirildiğinde velâyetin anneye verilmesine, çocukların babalarına karşı tepkili olmaları, yatılı kişisel ilişki kurulmasının çocukların ilk aşamada psikolojilerini etkileyebileceği değerlendirilerek çocuklar ile davalı baba arasında yatısız kişisel ilişki kurulmasının gerektiği gerekçesi ile; boşanma hükmü kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 500,00TL tedbir nafakasına, kesinleşmeden itibaren ayrı ayrı aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, çocuklar ile baba arasında ; her ayın 1 inci ve 3 üncü haftası cumartesi günü, sabah saat 10.00'dan akşam 18.00'e kadar, dini bayramların 2 nci günü sabah saat 10.00'dan saat 18.00'e kadar, her yıl babalar gününde sabah saat 10.00'dan akşam 18.00'e kadar çocukları yanına almak suretiyle kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin 14.06.2021 tarihli tashih şerhi ile 13.04.2021 tarih ve 2019/379 Esas, 2021/210 Karar sayılı kararın gerekçeli kararının hüküm kısmının 4 numaralı bendinin; "Ortak çocuklar ...... ve ... ... için ayrı ayrı aylık 300,00'er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmün kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı 100,00 TL arttırılarak 400,00'er TL iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine (mahkememizin 16.12.2015 tarih ve 8 nolu ara kararı ile takdir edilen tedbir nafakası ile mükerrer olmamak kaydıyla) '' şeklinde yazılması gerekirken sehven takdir edilen tedbir nafakalarının aylık 500,00'er TL olarak yazıldığı anlaşılmakla; kararın hüküm kısmının 4 numaralı bendinin '' Velayetleri davacı anneye verilen ortak çocuklar ...... ve ... ... için ayrı ayrı aylık 300,00'er TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmün kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı 100,00 TL arttırılarak, 400,00'er TL iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, (mahkememizin 16/12/2015 tarih ve 8 nolu ara kararı ile takdir edilen tedbir nafakası ile mükerrer olmamak kaydıyla) '' şeklinde 6100 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesi uyarınca tashihine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; talep olmaksızın tahsis kararı ile nafaka miktarlarının değiştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, gerçekleşen kusur durumuna göre kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu, çocukların ihtiyaçları gözönüne alındığında belirlenen iştirak nafaka miktarlarının az olduğunu, çocukların baba ile görüşmek istemediğini, yaşadıkları travmaları olduğunu kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın 23.06.2015 tarihinde açıldığı, ortak çocuk ...nün babasına karşı olumsuz duygular beslediği, aradan geçen uzun zamana karşın bu duygusunu sürdürdüğü, gerek sosyal inceleme raporlarında gerekse 25.11.2019 tarihli talimat yolu ile alınan beyanında kesin biçimde baba ile görüşmek istemediğini belirttiği, babanın anneye yönelik şiddet ve şiddet içeren davranışlarına çocuğun da tanık olduğu ve bu nedenle duygusal olarak örselendiği, çocuğu istemediği bir kişisel ilişkiye zorlamanın çocuğunun ruhsal ve duygusal gelişimi açısından sakıncalı olduğu, bu nedenle kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğu, kişisel ilişkiye dair ilamların maddî anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceği; ortak çocuk ......'nün ergin olduğu; 6100 sayılı Kanun'un 304 üncü maddesine göre nihai karardaki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların düzeltilmesinin tashih yoluyla düzeltilmesinin mümkün olduğu, ancak anılan maddenin nihai kararın düzeltilmesi hususuna ilişkin olup yeni ve değiştirilen nihai bir hüküm niteliği taşımaması gerektiği, bu nedenle tahsisi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulünün gerektiği; İlk Derece Mahkemesi’nin ilk kararına karşı sadece kadın vekili tarafından iştirak nafakası ve tazminat miktarları ile sınırlı olmak üzere istinaf kanun yoluna başvurulduğu; ...... 15.08.2003 doğumlu olduğu, inceleme tarihi itibariyle ergin olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, erkeğin kadına yönelik hakaret ve küfürleri yanında, kemik kırığı oluşturacak derecede uyguladığı ağır şiddet, boşanmaya yol açan olaylardaki kadının kusurunun bulunmadığı, evlilik süresi, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk ...’in velâyeti kendisine bırakılmayan baba ile kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına, 15.08.2003 doğumlu ...... yararına dava tarihinden hükmün boşanmaya ilişkin kısmının kesinleşme tarihine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakası, hükmün kesinleşme tarihinden ergin olduğu 15.08.2021 tarihe kadar aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, 01.01.2010 doğumlu ortak çocuk ... yararına dava tarihinden hükmün boşanmaya ilişkin kısmının kesinleşme tarihine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kesinleşme tarihinden sonra ise aylık 800,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 60.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre tazminat miktarlarının az olduğunu, çocukların yaşları gereği belirlenen iştirak nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; dosyada mevcut raporlara göre velâyeti alabilecek motivasyonun olduğunu, kişisel ilişki kurulmasının çocuklar yararına olduğunun belirtildiğini, kişisel ilişkinin kaldırılmasının hatalı olduğunu, belirlenen tazminat miktarlarının hakkaniyete aykırı olarak yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında belirlenen kusurlu davranışlara göre kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı ile çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı ve kişisel ilişki düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesi, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci, 328inci, 329 uncu ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminatın miktarları yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2. Davalı erkeğin tüm, davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran davacıya iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.