"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1312 E., 2022/2133 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İnegöl 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/653 E., 2020/91 K.
Taraflar arasındaki davacı kadın tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin bağımsız bir konut temin etmediğini, gerekli ilgiyi göstermediğini, gece hayatına da ara vermeden devam ettiğini, arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih ettiğini, eşinden çok kendi ailesi ile vakit geçirdiğini,evliliğin 5-6. yıllarında solvent kaçakçılığından yargılanarak 9 ay cezaevinde kaldığını,hayatlarının daha güzel olacağından bahsettiğini, sözler verdiğini ancak çıktıktan sonra aralarında tartışmaların devam ettiğini, başka kadınlarla mesajlaştığını gördüğünü, çocukların gözü önünde şiddet uyguladığını, şiddetin sürekli olduğunu, erkek ve ailesi tarafından sürekli baskı altında yaşamaya zorlandığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî tazminata ilişkin ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, ailesi ile birlikte yaşamayı kendisinin evlenmeden önce kabul ettiğini, çocuklar için daha iyi olacağını söylediğini, yurtdışı bağlantılı bir iş nedeniyle asılsız olarak tutuklu kaldığını ve sonuçta dava ile ilgisinin olmadığının ortaya çıktığını, bir tartışma neticesinde üzerine saldırdığını, kıyafetlerini yırttığını ileri sürerek boşanma talebinin kabulüne, kadının diğer taleplerinin reddine, velâyetin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların erkeğin ailesinin oturduğu dubleks konutun üst katında oturdukları, oturdukları dairenin ayrı bir kapısı olsa da erkeğin ailesinden tamamen ayrı bağımsız bir yaşantılarının olmadığı, bu şekilde kadına bağımsız bir konut açmadığı, erkeğin genellikle arkadaşlarıyla dışarıda vakit geçirdiği ve eşine ve çocuklarına zaman ayırmadığı, yeterli ilgi ve alakayı göstermediği, eve ara sıra geldiği, kadının çalışmasına engel olduğu ve sigorta primlerini yatırma sözü vermesine rağmen bu sözünü yerine getirmediği, davacı kadının ailesine karşı gerekli saygıyı göstermediği ailesini ziyaret ettiği, ailesinin yanına gittiğinde kadını kendisi almaya gitmekten imtina ettiğini, başka kadınlarla mesajlaşarak sadakatsiz davranışlarda bulunduğu ve davacının bu durumu dile getirmesi üzerine kadına vurmak suretiyle şiddet uyguladığı, belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar 2006 doğumlu ... ve 2007 doğumlu ...nun velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, ortak çocukların her biri için ara karar ile hüküm altına alınan aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 250,00'şer TL arttırılmak suretiyle her bir çocuk için aylık 750,00'şer TL'ye çıkarılmasına, her bir çocuk için aylık 750,00'şer TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak, kararın kesinleşme tarihinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, velâyet hakkı davacı anneye verilen tarafların ortak çocukları ile davalı baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, davacı kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle aylık 500,00 TL tedbir nafakasanın dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası olarak, kararın kesinleşme tarihinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, söz konusu nafakaların davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının maddî tazminat isteminin boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığı anlaşılmakla davacının maddî tazminat istemi bakımından Mahkemenin görevsizliğine, bu talep yönünden İnegöl Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna, kararın kesinleşmesine müteakip iki hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın ayrı bir esas alınarak görevli Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, gönderilmesinin talep edilmemesi ve Mahkememizden ayrıca talepte bulunulması durumunda yargılama harç ve giderleri ile ilgili hüküm verilmesine, davacının boşanmanın fer'îsi niteliğindeki manevî tazminat isteminin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL manevi tazminatın hükmün kesinleşmesinden itibaren davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının ziynet alacağına ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; maddî tazminata ilişkin görevsizlik kararının yanlış olduğunu, mevcut ve beklenen menfaatlerinin kapsamına erkeğin kadının çalışmasına izin vermemesi üzerine sigorta primlerini yatırmamasının da girdiğini, manevî tazminatın az olduğunu, nafakaların yetersiz olduğunu, ziynetin reddinin yanlış olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; velâyet kararının hatalı olduğunu, iştirak nafakasının kaldırılmasını ya da azaltılmasını istediklerini, yoksulluk nafakasının reddi gerektiğini, davacının çalıştığını, manevî tazminata karar verilmesinin yanlış olduğunu, miktarın çok olduğunu, ziynetin reddine yönelik vekâlet ücretinin yanlış hesaplandığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde belirtilen kusurlu davranışlarının dosyadaki deliller ile kanıtlandığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde davalı erkeğin tam kusurlu; olduğu İdrak çağındaki çocukların, velâyetlerinin annelerine verilmesini istedikleri, menfaatlerine açıkça aykırı olmadığı müddetçe yaşı küçüklerin görüşüne önem verilmesi gerektiği, ortak çocuklar hakkında alınan sosyal inceleme raporunda velâyetin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına olacağının belirtildiği, velâyete yönelik verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı; her bir çocuk yararına iştirak nafakası bağlanmasına yönelik şartların oluştuğu, Mahkemece verilen iştirak nafakası miktarının az olduğu; boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince hakim tarafından gerekli olan eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden alınması gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden itibaren kadın ve çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin ve miktarının yerinde olduğu; kadının kusurunun bulunmadığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilme şartlarının oluştuğu; kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafaka miktarının az olduğu; kadının dava dilekçesinde maddî zararlarına karşılık fazlaya ilişkin haklar ve ıslah hakkı saklı kalmak olarak 10.000,00 TL maddî tazminat istediği, bu isteğin 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinde yer alan nitelikte boşanmanın eki niteliğinde olmadığı, bu taleplerin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’undan kaynaklandığı, Mahkemece davacının maddî tazminat talebine ilişkin görevsizlik kararı verilmesinin yerinde olduğu; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen kişilik hakları ile hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, kadın yararına manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu; kadın yararına hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğu; kadının düğünden sonra takıların alınarak kendisine iade edilmediğini somut deliller ile ispatlayamadığı, davacı kadının, babası ile birlikte ortak haneden ayrıldığı, evden ayrılma sırasında ziynetlerin kendisinden alındığına, buna engel bir durumun yaşandığına ilişkin bir hususun da davacı kadın tarafından ispat edilemediği, yemin deliline de açıkça dayanılmadığı, ziynet alacağına yönelik verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL manevî tazminata; erkeğin tüm, kadının diğer itirazlarına yönelik istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının tam kusurlu olduğunu, velâyetin anneye verilmesinin doğru olmadığını, manevî tazminat, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafaka şartlarının oluşmadığını ve miktarlarının yüksek olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, velâyetin anneye verilmesinin hatalı olup olmadığı, manevî tazminat tedbir, iştirak ve yoksulluk nafaka şartlarının oluşup oluşmadığı ile miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 335 inci, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü ve 12 nci maddeleri, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.